Şiir, seçmek ve gizlemek sanatıdır. -Chateaubriand |
|
||||||||||
|
Artık tamamen yaşadığı dünya ile bağlantısını kesmiş, elleri ve gözleri daha önce kendilerine öğretildiği gibi arabayı kullanmaya başlamıştı. Kendini hiç bu kadar zorladığını hatırlamıyor, fakat beyninde dolaşan onca soru onu buna mecbur kılıyordu. Oldukça bulanık saçma sapan şeyler görüyor ve bunlara hiçbir anlam veremiyordu. Şimdilik kendini daha fazla zorlamasın bir anlamı olmadığını düşündü. Kendisine geldiğinde genç kadın hala uyuyordu. Durmaması gerektiğini düşünüyor ve gideceği yere bir an önce varmak istiyordu. Şimdi de kafası, yanında neredeyse kış uykusuna yatmış olan kadına takılıyordu. Acaba kimdi, nerede tanışmışlardı, onu ne kadar tanıyordu, ona ne kadar yakındı. Uyandığında ona nasıl davranmalı, birden bire soru yağmuruna tutmanın çok aciz bir görüntü yaratacağını çok iyi biliyor ama beynini yiyip bitiren bu sorulara cevap bulması gerekiyordu. Çok yorgun olduğunu bu yüzden bazen kontrolünden çıkan beynin ona oyun oynayabileceğini düşünüyordu. Çok garip ilk defa başına gelen bu olay onu çok fazla etkilememişti. Bunların nasıl başına geldiğini değil de nereye gittiğini ve yanında ki genç bayanın kim olduğunu merak ediyordu. Ama şu dakikadan itibaren kendine başka soru sormama kararı aldı. Çünkü hayatında ilk defa kendi kendine sorduğu sorulara cevap alamıyordu, buda çok az kaldığını hissettiği gücünü yok ediyordu. Acaba yol kenarındaki bir motele girip biraz güç mü toplamalı, belki de hiç durmadan yola devam etmeli. Beyni artık ona son darbelerini vurmaktadır. Zayıflığından yararlanarak onu tamda istediği bir ikilem içine sokmuştur, artık beyninin kontrol altından çıktığını bile hissedememektedir. BAAAAAAM…….. Bu sefer kendine geldiğinde az da olsa bir şeyler hatırlıyordu. Fakat hatırladıklarının onu bir yere götürecek şeyler olmadığını çok iyi biliyordu. Evet şimdi hatırladıklarını bir düzene koyması gerekiyordu, yarım kalan birasını bitirerek bardaki kızdan bir bira daha istedi. Birasını yudumlarken olan olayları şöyle bir düşündü bu ona üçüncü defa oluyordu, sürekli birileri, tam bir şeyler yakalayacakken onu etkisiz hale getiriyor, buda baya canını yakıyor, zıvanadan çıkmış bir saat kadranına döndürüyordu. Her zaman ayıldığında kendini aynı otel odasın da buluyor, tabii rezervasyonu daha önceden yapılmış ve parası ödenmiş. Acaba bu kadar istekli neyin peşinden gidiyordu. Ceketinin cebinde kendine ait olmadığından emin olduğu oldukça değerli bir yüzük vardı. Daha önce hiç evlenmemişti. Kolunun biraz ötesinde duran notluk dikkatini çekti. Önce ona uzanarak içendekileri okumak istedi. Ama bu notluk onun olmayabilirdi ve onu okursa başkasına özel şeyleri okumuş olacaktı. Çareyi garson kıza sormakta buldu, garson kız bugün bara kendisinden başkasının oturmadığını söyledi. Küçük defter parçasını alıp bardan çıktı. Kafasını tamamen boşaltabileceği bir yer arıyordu. Kendini oldukça dinç hissediyordu, bu yüzden uzun bir yürüyüş yapmaya karar verdi. Hiçbir şey düşünmeden yürümeye çalışıyordu bunda bazen başarılıda oluyordu. Yürümek onu gerçekten çok rahatlatıyordu, bütün vücudu ve beyni huzura kavuşmuştu. Yeni bir fikir üretti, aklını tamamıyla boşalttıktan sonra aklına gelen ilk soru üzerinde yoğunlaşacaktı. Bu fikir çok hoşuna gitmişti, bunu bir an önce uygulamak istiyor fakat bu yeni keşfini düşünmeden yapamıyordu. Sanki yeni bir düşünce akımı bulmuş bir filozof gibi hissediyordu kendini. Birden iradesinin ne kadar zayıfladığını fark etti. Kendi kendine telkinler vermeye başladı. Bulutların üstünden inmeyi nihayet başarmış ve kafasının içindekileri yavaş ve oldukça özenle kapı dışarı etmeye başlamıştı. Bunu yapabilmeyi öğrenmek yıllarını almıştı. Çünkü onun hiç durmadan düşünen ve üreten bir beyni vardı, kafa tasının içindeki yumuşakçaya sözünü geçirebilmek için çok acı çekmişti. Bunun karşılığında da onun gibi birisinin alabileceği en büyük hediyeyi almıştı. GÜÜÜÜM….. Aklına gelen ilk soru o arabayla nereye gittiği sorusuydu. Ama hayatının hiçbir döneminde araba kullanmamış ve asla öğrenmek istememişti. Peki bu neyi ifade ediyordu bununla neyi hatırlayıp çözmesi gerekiyordu. Acaba bu beyninin onun için hazırladığı bulmacayı çözmesi için verdiği bir ipucumuydu. Eğer bunu yaptıysa yine yapabilirdi yani araba kullanabilirdi. Otomatik öğreti olarak öğrendiği şeyleri beyin asla unutmazdı. Her ne kadar sevmese ve istemese de araba kullanmayı denemek zorunda idi. Bunu yapmak onun için hiç de kolay olamayacak ve eğer kullanabilirse büyük bir sorunla karşı karşıya kalacaktı. Bunu öğrenmek için önce bir araba bulması gerekiyor ama nasıl ve nerden bulacak bu arabayı. Düşüncelerinden sıyrılıp kendine geldiğinde şehrin yaklaşık 24 km. dışındaki nehrin kıyısına geldiğini fark etti. Sanki oraya gelenlerin oturması için özenle yapılmış koltuk şeklini andıran kayaya gelişigüzel bir şekilde kendini bırakıverdi. Akşam olmak üzereydi ve şehrin ışıkları nehrin sularından yansıyarak yüzüne vurmaya başlamıştı bile. Bu güzel görüntü karşısında kendini kaybetmek üzereydi ki birden yürümekten şişen ayaklarını suya sokma hissi uyandı içinde. Yavaşça oturduğu kayadan ayaklarına doğru eğilerek ayakkabılarının bağcıklarını çözdü. Ayaklarını sıkan ayakkabı yürüdüğü yolun etkisiyle ayaklarında inanılmaz bir sancıya yol açmıştı. Çıplak ayakları ile ıslak otların üzerinden yürürken içini çok hoş bir serinlik kaplamıştı. Ayaklarını suya bırakarak sırt üstü yüzünü ve vücudunu gıdıklayan otların üzerine uzanmış, yıldızları seyrediyordu. Daha ne kadar bu soruları cevap bulmadan arabayı kullanmayı sürdürebilirdi. Neden bu yolda hiçbir sapak veya bir motel yoktu. Nereye gittiğini gösteren bir tabelada yok bu yolda yada bir trafik işareti görseydi. Sanki sadece bilmek zorunda kalanların gittiği bir yoldu. Kendine geldiğinden beri yaklaşık 24 saattir araba kullandığının farkına vardığında bunu anlamak için çok uğraştı fakat bir anlam veremedi. Çünkü güneş hep aynı yerdeydi ve arabanın benzin ibresi yerinden hiç kımıldamamıştı. Yanında uyuyan kadın hiç hareket etmemişti fakat nefes almaya devam ediyordu. Şiddetli bir bulantıyla yavaş yavaş kullandığı maddenin etkisinden çıkmaya başlamıştı. Kafasının içinde sanki su aygırları yağlı güreş yapıyor; kafatasının içindeki yumuşakçadan sızan yağlar da suratını sırılsıklam olasıya kadar ıslatıyordu. Bir anda gördüğü rüya yada yaşadığını sandığı şey her neyse o aklına geldi. Ne garip bir olaydı diye söylendi kendi kendine, sağ tarafında henüz kendine gelememiş sevgilisi dikkatini çekti. Onun doğum günüydü ve onun kutlamak için buluşmuşlardı. Sırf bu doğum günü için dünyanın yolunu yemişti suratına. 24 yaşına girecekti ve bu onun için çok önemliydi. Saatine baktı saat 24’ü gösteriyordu, tam bir gündür bu evde olduklarını anladı. Dün gece ona evlenme teklifi yaptığını hatırladı ama verdiği cevabı bir türlü hatırlayamıyordu. Birden aklına gördüğü rüya yada yaşadığını sandığı şey her neyse o aklına geldi. Orda ki kadın sevgilisiydi, fakat onu o an için tanıyamamıştı. Ve o yol neyin nesiydi, birden bütün parçalar yerine oturdu ve bir anda sanki dünyanın yok oluşunu seyretmiş gibi hissetti kendini. Yavaşça yarım yamalak uzandığı yerden doğruldu. Sevgilisinin yanına yaklaşarak annesinin 24 yaşında evlenirken babasının ona verdiği kolyeyi boynuna taktı. Kolyenin parlak gümüş yüzünde Fransızca bir gün yazılıydı. Arabasına atladığı gibi oradan uzaklaştı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ÇAĞIL KARDEŞEN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |