Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk |
|
||||||||||
|
Aşk; karşı cinsten birisine duyulan farklı hissedişler olarak algılanır. Halbuki Aşk, karşı cinsten birisine duyulan o farklı hislerle sınırlı bir dugudan ibaret değildir. Erkekseniz çok güzel bir bayan, bayan iseniz çok yakışıklı bir erkek ile karşılaştığınızda, kendinizde farklılık hissedersiniz. Bu farklılık, düşlerinizi böler. Ama bunun adı kesinlikle ''Aşk'' değildir. Hissedilen sadece beğenme duygusunun verdiği bir değişimden ibarettir. Beğendiğiniz bu insanlar tanışırsınız, tanışma süreci içerisinde yaptığınız görüşmeler esnasında karşılaştığınız her türlü davranış ve yaklaşım biçimi size hoş gelir, ''Aşık'' olduğunuzu düşünmeye başlarsınız ama bu da aşk değil. Sadece beğeninin devamındaki, hoşlanma duygusudur. Kişile geçen zaman içerisinde karşılıklı söylemler ve farklı hisler ortaya çıkar. Kaşını, gözünü, burnunu vs. herhangi bir yönünü beğendiğiniz insana, ''Seni çok seviyorum'' dersiniz. O da size ''Benim en çok neyimi seviyorsun?'' veya ''En çok hangi özelliğim hoşuna gidiyor?'' diye bir soru yöneltir, sizde o kişinin en çok sevdiğiniz yönünü veya yüzeysel görüntüsündeki bir tarafını sevdiğinizi söylersiniz. Bu durumda kendiniz zaten itirafta bulunuyorsunuz, siz karşınızdaki insanı değil, belirli bir yönünü ve özelliğini beğeniyorsunuz. Belirli bir aşama sonrasında yine karşı cinsten kişiye karşı özlem duyarsınız, istek duyarsınız. Rüyanızda görürsünüz. Farklı, hem de çok farklı duygulara bağlı, kavuşma, birlikte olma isteği artar. Bu da ''Aşk'' değil. Bunun adı da istektir. Bir insanı istemek, arzulamaktır. Aşk mı? İsteğe bağlı bir duygu değildir. Hani derler ya ''Aşk insanı kör eder.'' Aşk insanı kör etmez, aşk insana güç verir, kuvvet verir, akıl ve mantık gelişimini sağlar. Karşınızdaki insanı çok iyi tanırsınız, riyasız, maskesiz. Mecazi anlamda çırılçıplak tanıdığınız bu kişi size huzur verir, güç verir. Bu kişiyi hissedersiniz, karşılıklı olarak beraber olmadan da yaşarsınız. Onun için her şeyi yaparsınız, tıpkı Ferhat gibi. Ama Mecnun gibi tutkunun esiri olursanız, bunalıma girersiniz. Şimdilik bu kadar...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Seyfi Çelikkaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |