Şeytanlar dans ediyor yağmurun altında
Ve ben seyrediyorum içim yana yana
Oysa yağmuru tutabilsem .. Biraz yaklaşabilsem
Size göre değil burası derdim ..
Yazık etme kendini sen o kadar güzelsin ki ..
Harcama kendini der alıp kaçırırdım onu
Tutamadım ..
Şeytana döndüm yüzümü .. Çık burdan burası bana ait Bırak beni benimle ve yağmurumla dedim
Biraz ıslanayım üşütsün bedenimi içime işlesin tüylerim diken diken olsun .. Gözlerime kadar ıslansın bütün bedenim…
Şeytan şöyle bir baktı ve
Ben burdayım sen elimden alabiliyorsan al dedi.
Yüreğimi uzattım.. İçine bak dedim .. Sevgim sana yetmez mi
Yetmezdi.. Onlar danslarına devam ettiler
Anlamadılar beni
Meydan okuyordu bana.. Tüm gücüyle
Çabaladım …ama nafile
Tek kişilik dansıma devam etmem gerekti belkide
Yanlış yerde duran bendim..
Sonra döndüm kendi içime baktım ..
Yaşanacak bütün duygular kayıp gitmedimi
Kaçmaktan yorulmadın mı
Bakışlarını bile sorgular oldun
Nereye kadar siz dansınıza devam edin ben aranızdan geçip giderim diyebileceksin
Diyemedim işte ..
Önce şeytanı çektim bir kenara
Bak dedim..
Ben faniyim bir gün toprak olup gideceğim ..
Oysa sen hep burdasın ..
Bırak tüm yağmurlar benim olsun ..
Sen fani değilmiş gibi yaşayanlarla sürdür ölümsüzlüğünü
Bu dans benim olsun
Sen kavalyeni bana ver..
En azından vazgeçen o olsun benden
Yağmur duydunmu beni.. Ne kadar yalvardım senin için ..
Hadi ver elini
Şeytanı şeytanlara
Kendini benim kollarıma bırak..
:: Bizler gerçek şair değiliz. |
Gönderen: ALİ ÖZEV / Adana/Türkiye
|
17 Mayıs 2005 |
|
| Sevgili Ebru,herşeyden önce eline,yüreğine sağlık..Şiir yazmak,okumak,düşünmek ne güzel şey.Küçük hatalar olsa da onları toparlayarak daha güzel şeyler yapacağından eminim.Eleştirilere gelince,imla hataları dikkatsizlik sonucu olabilen şeylerdir,düzeltilemiyecek şeyler değil..
Necat kardeşim çok güzel şeyler söylememiş,söyledikleri beni üzdü.Kendisini bu konuda ne kadar deneyimli görüyor ki gerçek şairlerin varlığından bahsedebiliyor.Bir de takıldığım bir nokta, ''gerçek şair''ne demek? Bu işe yüreğini koyan insanları bir kalemde çizebilmek bu kadar kolay mı?Ben kendi adıma, bir kelime dahi olsa, bir şeyler yazanları kutluyorum.Bu siteden ve diğerlerinden yazan herkesi elimden geldiği kadar okumaya ve ömrüm yettiğince de yazmaya devam edeceğim.
Ebru,yazdığın herşeyi takip edeceğim
Sevgilerimle
Ali Özev |
:: EBRU YAZMAYA DEVAM EDECEK, YAZDIKÇA OKUYACAK, OKUD |
Gönderen: Ömer Şanlı / İstanbul/Türkiye
|
26 Ocak 2005 |
|
| Sn. Necat DİLAVER.. yine de güzel, yazmak; doğru/yanlış … YAZMAK GÜZEL, Sırf bu yüzden size saygımı esirgememeliyim. O kadar azki zamanımızda yazan, düşünen….. Ancak demek isterimki; Burada asıl hedef yazanları veya yazmaya çalışanları daha farklı, teşvik edici yönde eleştirmek olmalıdır. Yazılarınızdaki Türk Dil Bilgisi ile ilgili konulara ukalalık olarak görülebileceği korkusuyla pek girmek istemesem de; Duyarlılık kelimesi Türk Dil Kurumu Kayıtlarına çoktan girmiştir ve İSİM OLARAK YER ALMAKTADIR. Ama merak etmeyin, bu kelimenin kök dizinini Duyarlık oluşturmaktadır. Dedim ya ne olursa saygı duyulmalıdır yazanlara ve yazılanlara... Aksi halde yazınızın dil bilgisi kuralları açısından -yine- gözden ve elden geçirilmesi gerektiği konusunda sayfa dolusu yazmak gerekebilir. Şiir kendi başına bir kültür değildir KÜLTÜR kelimesi, halk dilinde bilgi birikimi olarak isimlendirilip amacına doğru hizmet ediyor olsa da, birincil ve bilimsel anlamını bireyin yada halkın bütün maddî ve manevî değerlerini ve bunları sonraki nesillere aktarma biçimi oluşturur. Örneğin bir kişinin, şiirden hiç anlamaması veya sevmemesi, serseri olması veya kötü giyinmesi kültürün ta kendisidir. Demekki şiir tek başına kültür değildir. Şiirin bir fikir olduğuna aynen katılıyorum. Fikir, ne tesadüfdür ki DUYARLILIK veya sizin de kullandığınız gibi DUYARLIKLA çoğu kez örtüşüktür ve duymaktan sonra gelir. ÖNCE DUYULUR. DUYDUĞUNUZU, DUYGULARINIZI, İNANÇLARINIZLA, BİLGİLERİNİZLE, SAPLANTILARINIZLA, KENDİNİZE AİT KÜLTÜRÜNÜZLE, DONANIMLARINIZLA VB. YOĞURURSUNUZ VE SİZE AİT FİKİR ORTAYA ÇIKAR. Hayat o zaman, Ölüm o zaman, mücadele o zaman ortaya çıkar. Yani çok net biçimde NEDEN SONUÇ İLİŞKİSİDİR BU. Hertürlü soyut/somut varlığa olan hassasiyet, duyarlılık, duyarlık, fikri oluşturur. Evet mücadele olabilir, hayat olabilir, ölüm olabilir, ama…… yazdıklarınızdan hiç biri olmayabilirde. Famous Violin Concertos’u nasıl bir müzikal bir eser ise bir dağ kasabasında yakılan feryat ta müziktir. İnsanın bişeyleri nasıl duyduğuna bağlıdır kısaca. İşte şiirin temel taşını da bu oluşturur. Ve asıl konumuz, asıl konumuz olması gereken Ebru’da da bu temel taş vardır. Ve yine kendi yazınızdaki ''Çok şiir okumak duyarlı olmayı-duyarlılığı değil-sağlamaz ama kelimeleri öğretir'' cümlesi gramer olarak yanlış olsa da verdiği mesaj olarak çok doğrudur. Bir önceki yazımdaki '' İnsanın çok şiir okuması ile duyarlılığının gelişmesi ve genişlemesi arasında doğru bir orantı yoktur '' cümlesi, çok yalın bir cümle olmasa da, sizin cümlenizin ana fikrini zaten içine almaktadır.
EBRU, İÇİNDEKİ ŞİİRSEL YANINI, ÇOK İYİ YAZILARLA, ŞİİRLERLE DIŞA VURACAKTIR. VE YUKARIDAKİ ŞİİRİ DE BU BAŞLANGICA ÇOK İYİ BİR ÖRNEKTİR. ''mu'' soru ekini bir ara düzelt EBRU… başına bela olacak yoksa.:) Sevgiler.
|
:: Şiir tanımı tartışılsa da 'mu' eki tartışılamaz. |
Gönderen: Necat Dilaver / Ordu/Türkiye
|
25 Ocak 2005 |
|
| Öncelikle 'mu' eki tartışmaya açık değil. Ayrı yazılır- Duydun mu -
Şiir tanımı tartışmaya açık olmakla beraber duyarlılık(?) şiire yol açmaz. Öyle olsaydı -benzetme için özür ama benzetme de kusur olmaz- filin ölen yavrusunu yerden hortumuyla kaldırması da şiir olurdu. Şiir kültürdür, fikiridir, mücadeledir, hayattır, ölümdür ama en son duyarlılıktır. Aslında Türkçede duyarlılık diye bir kelime yok. Duyarlı var, hassas eşanlamlısı. Duyarlık var, hassasiyet eşanlamlısı. Bir de bundan 'duyarlıklı' türer, o kadar. Duyarlılık diye bir kelime Türkeçede yok.
Çok şiir okumak duyarlı olmayı-duyarlılığı değil-sağlamaz ama kelimeleri öğretir. Saygılarımla. |
:: ZORUNLU BİR CEVAP |
Gönderen: Ömer Şanlı / İstanbul/Türkiye
|
24 Ocak 2005 |
|
| Kuşkusuz Ebru’nun dizelerinde eleştirilebilecek tespitlerde bulunulabilir. Ancak tespitlerimizi eleştirisel bir dile dönüştürürken anlatımımız ve bu anlatımımızda kulllandığımız gramerin yapısı/doğruluğu önemlidir. Daha da önemlisi Savunduğumuz fikirle örneklemeler arasında da bir illiyet bağı olması gerekir.
Sn. Necat DİLAVER’in aşağıdaki yorumuna saygı göstermekle birlikte, yukarıda yazdığım gerekçelerle bu yorumuna katılmadığımı özellikle belirtmek isterim. İnsanın çok şiir okuması ile duyarlılığının gelişmesi ve genişlemesi arasında doğru bir orantı yoktur. İnsanın var olan duyarlılığını daha iyi algılaması arasında ise tam anlamıyla doğru bir orantı vardır. Duyarlılık, içinde otomatik olarak Şiirsel Yönü barındırır. Ebru’nun kullandığı cümlede de, bir çok insanın günlük diline bile yansıyan duyarlılığı zaten vardır. Bu da Ebru’nun yapmak istedikleri için temel taştır. Kısaca, örnek olarak verilen cümle bu şiirselliği içinde barındırmaktadır. Burada üzerinde durulması gereken konu ''mu'' ekinin ayrı yazılması gerekliliğinden daha çok yağmura seslenirken Yağmur kelimesinin cümle içinde nasıl yer alması gerektiğidir ki bu da kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Örneğin ben bu cümleye; '' Eyyy Yağmur! Duyuyor musun'' şeklinde başlayabilirdim. Özellikle bir şairin ismini vererek yönlendirme çabası da yanlıştır. Okuyucu yazarını, çoğu kez kendi şiirselliği doğrultusunda kendisi seçer. Var olan bu şiirselliğini geliştirmak için ise (YANİ CÜMLELERİNE EDEBİ BİR AHLAK KATMA İÇİN) okur. Mevlana, Edip Cansever, Namık Kemal veya Nazım Hikmet …… Ayırt etmeden okur. Ve bu okudukları nette, kitaplarda yada herhangi bir duvarın üzerinde olabilir. Yazarın gerçek olup olmadığına da yine OKUYUCU KENDİSİ KARAR VERİR.
Asıl, Sn. Necat DİLAVER’in yazısının (cümlelerini toparlayarak anlayabildiğim kadarıyla) gramer, edebi ve etik yönden eleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Yazmaya hep devam et Ebru. Sevgiler…
|
:: Üzgünüm ama bu şiir değil |
Gönderen: Necat Dilaver / Ordu/Türkiye
|
17 Ocak 2005 |
|
| Üzgünüm size tavsiyem daha çok şiir okumanız. Edip Cansever'i okuyun mesala.
Örneğin şu dizenizin şiirsel yönü yok ve yazım yanlış var. 'Yağmur duydunmu beni..
Ne kadar yalvardım senin için ..
Hadi ver elini '
Duydunmu değil duydun mu olmalı.
Ayrıca bu dizelerin edebi hiç bir değeri yok. Üzgünüm. Dediğim gibi, daha çok şiir okuyun ama gerçek şairlerininkini.
Kitaplardan okuyun, sitelerden değil.
|
:: ZORUNLU SONUÇ |
Gönderen: Ömer Şanlı / İstanbul/Türkiye
|
14 Ocak 2005 |
|
| Senin gibilerin olduğunu gördükçe kendimi delilikle pek suçlamıyorum. Çoğu insanı anlayamamın zorunlu sonucu yalnız seni ve senin gibilerini anlayabilmek. ZORUNLU BİR SONUCU BEYNİNDEKİ FORMÜLLERİN BÖYLE GÜZEL CÜMLELERE EŞİT ÇIKMASI. DAHA BİRÇOK KELİMELERİNİ TANIMALIYIM EBRU. İyiki varsın. |
:: Ebru Selam ! Ben Şeytan ! |
Gönderen: Tamer Gülel / İstanbul/Türkiye
|
13 Ocak 2005 |
|
| Yüreğini aç bi daha göreyim, belki o zaman yağmurdan vazgeçerim... İnsan bu yazı-şiiri okuyunca böyle bir yorum yazası geliyor... Yüreğindeki sevginin yüceliği ve ışığı seni her zaman yağmurunla bıraksın..Yağmurun seni gözlerine kadar ıslatsın.. Yaratıcılık ve hayalgücü işte bu yazdıklarında bunları görüyorum ben ve Hoşgeldin diyorum.. |
|