..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Bilmezlik ile ne hoştum; hayalimde ne güzellik, ne de aşk vardı." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Başkaldırı > Emre Erbatur




27 Haziran 2005
Antilop  
Emre Erbatur

:BJCD:
                              c için

kurutularak korunmuş klasik bir masaldan
lâl kıpırdanmalar
ezilmiş yaban otları dal çatırtıları
toprağın insan kanının damarlarındaki hançerle
ısınıp ıslandığı beden kıvrımlarıyla
devrilerek katledilen ve kat edilen
matah metruk ve ıssız bir tahakküm ormanı

açlık yok ve yarın ve sonra hep doyacak karınlar
ısınmak için ateş susuzluk için arı su
ancak bazı gözler bedenleri kadar doygun değil
bazı gözler ellerin sevdiği insanların varlıklarında
tutunduğu sıcak bakıştan yoksun
bazı eller yüzlerde ışıyan günü
yaprak gibi salınan insanı
usul usul saklandığı kovuktan kovuğu iştahla oyarak çıkartacak denli
silahsı halis haris

belki de bu yüzden yüzlerde ağız tadında
dudakların bir kıvrımında
yarım kalan bir gülüşün bir duruşun
bir lokmanın bir hırkanın
çalınmasındandı aklın mağarasında
yarasalardan sözcüklerin
lav kıvamında akarak kav kavramlarla düşündürmeleri
yoksulluğu açlığı üşümeyi

bu yüzden olabilir binlerce vaşağın
ellerin malzemesinde
bilinmez bir kaderi kaşıması

nedeni belki de budur
bedenlerin koyu kuyularına siperlenmiş
yüzlerce kavşağın uzun çatallı dönemeçleriyle
uçurumsu dilleriyle gözlerin anlatılarında
bir yarasa ve vaşak kokusu taşıyan
endamlı damarlı şuh fraksiyonların tadını almaları

belki de bakışlardaki saydam maddeden
süzülerek uzaklaşanın
kimilerinin bedenlerindeki acıyla öyküledikleri
kırmızı bir antilop olması bu yüzdendir
yaşamın kimi yerlerde sönmüş
bir dere yatağına dönüşmesi
dölün sürekli gayba ilişkin
kayıp bir zamanı kurup durması
yanıtlayamadan daha sorarken
damakta paslı bir gemi artığı
bir jilet kavşamış bir ciklet tadı bırakan
soruları yan öyküleri olan bir kar suyu gibi
kulaklara kaçırış ve sonra gözlerin dilsizleşmesi ellerin körleşmesi
hep bu yüzden olsa gerek

belki de devrim bu yüzden sarı kısık gözleriyle
bütün kedilerin ve kurtların geceleri izlediği
tutkusunu kürklerinin kabzalarına gizlediği
çakarak varolageldiği yerden seken ve
ilk çalılığın ardında kaybolan
bir serap esareti ile sarhoş
kırmızı kürklü kımızı kaçak ve kekre
yaban kaplansı bir antiloptur

kim bilir belki de antilop işte bu yüzden
gafil avlanan yabani bir devrimdir









Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın başkaldırı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kadın
Gard

Yazarın şiir ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Havuz
Haz Yazı


Emre Erbatur kimdir?

Faucault yüzsüzlüğü aramıştır hep. Bense yüzlülüğü. Olabildiğince çok yüz katmanını aynı ifadede taşıyabilme sancısı. Akla Pavese'nin günlüğüne bir arkadaşımın yazdığı yorum geliyor: Hazım meselesi. Bir de Tehlikeli Oyunlar'da Hikmet'in hayatının her şeyini tek seferde bitirmek, tatmak ve sonrada herkesin burnundan getirmek istemesi. Yaşamın bütün kitaplarını bir seferde okuyabilme aç gözlüğü. Bunun imkânsızlığıyla yüzleşebilme tok gözlülüğü. Yüzsüz bir yüzlülük. . . En sevdiğim sözlerden biri eski bir Afrika atasözüdür: Seni kovalayandan kaçabilirsin ama içinde koşuşturup durandan kaçamazsın. Bir tür kaçamama, kaçmama. İnsanın kendi katmanlarına çırılçıplak teslim olması.

Etkilendiği Yazarlar:
Sokaklarda sessiz evsizler, her ATM'ye yönelişimde Pavlov, Rüstem Duyuran'ın kütüphanesi, Edip Cansever, Oğuz Atay ve Kemal Tahir...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Emre Erbatur, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.