"Leyla'nın işi naz ve işve; Mecnun'un gözü yaşı çeşme çeşme..." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
Böyle dedi ve gitti Mehmet. Kendince haklıydı. Davası, inandığı bir şeyi , amacı olmalıydı insanın. Evinde oturmakla, işine gelip gitmekle olmuyordu bu işler. Sessiz kalınmamalı, düzenin değişmesi için düzenli hayat feda edilmeliydi. "İnandığınız şeyin peşinden gidin" diye öğretmemişler miydi okulda? Mehmet de bunu uyguluyordu işte... "Sen benim parçamsın oğul... Canımsın. Canımın ta içisin.. İçimden parçamı alınca beni nereye koyacaksın?" dedi Hafize kadın. "Ana etme... Bırak!.. Zincirleyecek misin beni?" "Kadın bırak oğlanı. Nereye, hangi cehenneme gitmekse niyeti gitsin..." Tek göz odalı eve Mehmet gideli karanlık çökmüştü. Mehmet giderken aydınlığı da götürmüştü. Ve sokaktan geçenleri de almıştı yanına; kedi bile geçmiyordu sokaktan. En uzun geceydi o. En sıkıntılı, en karanlık, en soğuk.. Bir adam bir de kadın vardı o tek göz odalı evde, hatta o sokakta, o şehirde ve hatta dünyada... Uyku girmiyordu gözlerine. Göz kapaklarını tutuyordu birileri... Ve önlerine binlerce görüntü geliyordu. Oğullarını en korkunç sahnelerde oynatıyorlardı beyinlerinde. Birer birer silmek istiyorlardı görüntüleri.. Sanki tuvale çiziyordu ressamın biri; "Bak" diyordu." Güzel olmuş mu?" Söküp atıyordu Hafize kadın resmi. "Mehmet!! Gitme Mehmet!!" Salih Usta'nın kaçıncı kabusuydu bu.. Her defasında; oğlu, bir kalenin içine giriyordu. Yılanların olduğu bir kuyuya atlıyordu sonra hiç düşünmeden. Ve adam bağırıyordu arkasından; "Mehmet!! Gitme Mehmet!!" Mehmet ise o saatte her yerde hissediyordu kendini. Kurtarmak için çaba sarfedenlerin arasındaydı. Mutlu ve umutluydu gelecek kuşaklar için. Aralarına kattıkları Mehmet'e ilk gün; "Ölümden öte köy yok" demişlerdi... Mehmet anlamıştı ne olduğunu. Ölümden de ötesinden de korkmuyordu... Günler geçti. Belki gün dediğimiz Üç-dört- beş diye sayılırdı; ama bu evde öyle sayılmıyordu. Mehmet gittiğinden beri dünya takvimiyle hesaplanmıyordu günler.. Cehennem hesabıyla bir günün karşılığı kırk gündü. Aylar geçiyordu da Mehmet yoktu ortalarda. Bir haber bile çıkmamıştı.. Haberleri izledikçe dayuanacak güçleri de bitiyordu artık. Her gün davası olanların(!) ölüm haberleri vardı televizyonlarda ve gazetelerde. Kabuslarında görmüşler miydi bunları da ana babaları. Onların da içleri yanmış mıydı böyle? Ne zaman bitecekti bu dava? Kim haklı kim haksızdı? Memleketi hangisi, nasıl kurtaracaktı? Bu belirsizlik, bu soğuk, karanlık günler sona ersin istiyordu herkes. Ulak, geç vakit getirdi Mehmet'in ölüm haberini. Bomba koymuşlardı arabanın altına. Kafası, bacağı olmayan insanlarla dolmuştu olay yeri.. Çoluk çocuk, kadın demeden kesivermişlerdi biletleri oldukları yerde. Yoldan geçenleri mühürlemişlerdi sanki; pamuk helva isteyen çocuk, akşam kocasına yemek yapma telaşında olan kadın, doğum günü partisine yetişmeye çalışan genç kız... Biletleri kesilivermiş oracıkta. İki telle bağlanan bomba parçalamış bedenleri.. "Davamız" dedi ulak. Davamız uğruna öldü Mehmet. onun gibiler; bizim çocuklarımızı torunlarımızı rahata kavuşturacaklar... Bizim kavgamız.." Bağırdı Salih Usta; "Uğruna öldüğünüz insanlar, öldürdüğünüz insanlar... Bu nasıl kavga ki içinde olanı da olamyanı da alıyor.. Lanet olsun sizin kavganıza.." Belirsizlik bitti.. Mehmet'in ölüm haberi geldi ve bitti.. Davası bitti Mehmet'in.. Ölümle birlikte kabuslar da sona erdi.. Karanlıklar, aydınlık olmadı gerçi tek göz odalı evde.. Ama dedik ya Mehmet'in yeri bilindi , belirsizlik de kalktı böylece... "Kimse kızmasın, haklıyım ben. Bir davam var. Yoluma çıkmayın..." Şubat 05
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © öykü Merih, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |