Eðer bir kelebeði sevebiliyorsak, týrtýllara da deðer vermemiz gerekir. -Antonie de Saint-Exupery |
|
||||||||||
|
Sabah uyandýðýmda baþým çatlayacak gibi aðrýyordu. Kollarýmý oynatmak istedim ama nafile! Yorganýn altýndan baþýmý çýkardým, çýkarmamla beraber tekrar içeri soktum. Odanýn bu denli soðuk olmasýna bir anlam verememiþtim. Bir daha çýkardým baþýmý. Bu kez de çevremi göremiyorum, gözlerim açýlmýyor. Ne kadar içtim akþam ben? diye düþünmeye baþladým. Bir gözüm açýlýýr açýlmaz yataðýn içinde hopladým. Nerdeyim ben? Neresi burasý? Lojmana benzeyen tuhaf bir odada uyandým. Yanýmda bir etajer, bir boþ bardak üstünde. Tam karþýmda bir yatak daha. Bir adam uyuyor. Kývýrcýk saçlý, koca kafalý, býyýklý. Dün akþamki olaylarý aðýr aðýr anýmsamaya baþladým. Didemle buluþacaktýk, yemeðe davet etmiþtim, konuþup niþan tarihini kararlaþtýracaktýk. Sonra cebimi aradý, ben gelmiyorum dedi. Niþan miþan yok, dedi.Sesi çok öfkeliydi. Biri beni fena halde gammazladý, diye düþündüm. Ama nasýl düzeltecektim aramýzý. Ayaklarýmý sürüye sürüye yer ayýrttýðým restorana girdim. Uzatmayayým, bir güzel içtim..içtim. Galiba çok içtim. Film, burada kopuyordu ve sabah, buz gibi bir odada uyanmýþtým. Karþýmdaki adama bakýnca gülmek ile aðlamak arasýnda bir yerde kaldým. - Arkadaþým ! Arkadaþým ! Adam, aðýr bir uykuda sürükleniyor olmalýydý, hafif horlamasýna bakýlýrsa belki de düþ görüyordu. Bir daha bu kez daha yüksekten seslendim. Uyanýr gibi oldu, baþýný bana doðru çevirdi, yarý kapalý gözleriyle cevap verdi. - Ne var ! O kadar rahat bir tipe benziyordu ki bu cevabý beni þaþýrtmakla kalmadý dilim tutulur gibi oldu, adetâ kekeledim. - Ne.. ner.. nerdeyiz biz? - Þimdi yat, daha çok erken, sonra anlatýrým. Yataktan öylesine fýrlamýþtýmki adam da yarý beline kadar doðrulmak zorunda kaldý. - Yaa kardeþim kalksana ! - Yat dedim sana. Hem nereye gideceðizki..bugün cumartesi. - Ne demek istiyorsunuz ? Nerdeyiz biz ? Adamý yumuþatmak için son sorumda siz diye hitap etmiþtim. Evet, gece çok içmiþtim ama bu adamla bir tanýþýklýðým, ir iliþkim yoktuki... Beni kaçýrýp fidye isteyecek birine benzemiyordu, benim gibi bir bürokrata benziyordu. Terörist olamazdý çünkü ne yataðýnýn baþýnda ne de odada silah benzeri birþey görünmüyordu. Aklýma kötü þeyler geldi, hemen koþtum tuvaletteki aynaya baktým, tertemizdi yüzüm. Elim ayaðým da tutuyordu. Demek ki kaza filan da geçirmemiþtim. Odaya döndüm. Dikildim adamýn karþýsýna tekrar. Bana pencereyi iþaret etti. Yeni yeni ayýlýyordum, pencere buz tutmuþtu ve dýþarýsý görünmüyordu. - Þimdi nerede olduðunu anladýn mý ? - Neler söylüyorsunuz? Birþey anlamadým. - Ýstanbuldan 205 km. doðuda Bolu daðlarýndasýn. - Neee !!! - Burasý bir þantiye ben de Mühendis Maruf. Otursan iyi edersin çünkü hikayemiz biraz uzun. - Desene akþam baþýna bela oldum, gecen nasýl geçti kim bilir ? Baþýmýn aðrýsýndan pay biçerek mühendise hak vermeye baþlamýþtým, restoranda dubleleri peþ peþe yuvarladýðýmý da anýmsamaya baþlamýþtým. Didemi de anýmsadým. Niye böyle birþeye baþvurmuþtu? Kim ne demiþti de beni bu denli sarhoþ etmiþti? - Bu restoraný iyi bilirim. Her geliþimde tandýr yerim sadece, dedi mühendis. Sonra devam etti konuþmasýna. - Geldiðimde sen içiyordun ve söyleniyordun..sonra kendi kendine þarkýya baþladýn.. Ben de yemeðimi sipariþ etmiþ bekliyordum. Ben yemeðimi bitiririyordumki pat ! diye bir ses duyuldu. Sen, küt yerdesin. Hani þu kuru temizliyicilerin ütü tahtasý var ya..ayný onun gibi. - Ýyi güzel de burada ne iþim var onu açýklar mýsýn ? - Bak caným kardeþim. Önce hastaneye götüreyim dedim çünkü çok içmiþtin. Bunun alkol komasý var, serumu var, ifadesi var var oðlu var. Olmaz dedim. Garsona sordum tanýyor da nerde oturduðunu bilmiyor tabii. Cebin geldi aklýma aradýk bulamadýk. Sahi hangi, cehenneme soktun onu? - Ya olamaz! Ýç cebimdeydi. - Neyse... karakola teslim etmek de geçti aklýmdan ama en kötüsü buydu. - Ýyi de neden burasý ??? - Bak kardeþim! Ben, Ýstanbula acele iþle geldim. Yukarda þantiyede benim getireceðim yedek parçalarý bekleyen bir grayder bir de vinç operötörü var. Senin ayýlmaný bekleymezdim, aklýma bu pratik önlem geldi. Ne yani çok mu zor, atlarsýn bi arabaya 2 saatte gidersin Ýstanbula. (Devam edecek )
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Gürcan Erbaþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |