Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
2005 Ağustos ayının son haftasında ailenin minik bir üyesi olarak dünyaya geleceğinin haberini aldım. Sen anne karnında 45 günlükmüşsün, o sıra bana öyle söylediler. Hem sevindim, hem hüzünlendim. Sevindim çünkü ben insanları ve de çocukları çok seviyorum. Hüzünlendim, çünkü geleceğin dünya huzurlu değildi. Silah ve şiddetle yüklenmişti dünyamız. Kuvvetli olan ben haklıyım diyordu ve istediğini yapmaya çalışıyordu. Haklı olan ise kuvvetli olmadığı zaman sesini kimseye duyuramıyordu. Ve eziliyordu. Yanı başımızda komşumuz Irak’ ta kan gövdeyi götürüyordu. Acımasız terör ve şiddet almış başını gidiyordu. Ülkemizde de Kürt, Türk ayrımcılığı ateşlenmek üzere hazırlanmaya çalışılıyordu. Alevilik, Sünnilik diye birde mezhep ayrılığı belası vardı insanlarımızın. Tarihler boyu çok acı çekmişti insanlık din ve mezhepler yüzünden. Bebeğim senin henüz bunlardan haberin yoktur. Sen şimdi bulunduğun dünyanda her gün büyümeye ve de değişmeye çalışmaktasın. Ben yaşlanmaya doğru ilerleyen, üretim yorgunu deden olarak, senin ve senin gibi sayısız miniklerin yaşayacağı dünyadan dikenleri temizlemeye bıkıp usanmadan devam edeceğim. Özlemini çektiğim şiddetten arındırılmış, barışın hakim olduğu bir dünyanın kurulması için dünyadaki barış yanlılarının safında sivil üretimin içinde adeta meydan savaşı vermekteyiz. Bu yazdıklarımı sen okuyup anlayacağın zaman belki ben çoktan toprak olmuş olurum. Belki de çok yaşlanmış bir ihtiyarda olabilirim. Bu nedenle bu mektubu şimdiden yazdım. Belki de anne karnındaki bebeğe dedesi tarafından yazılan az sayıdaki mektuplardan biridir bu mektup. Bu mektubu yazdığım zaman yaşım 65’ ti. Önemli tecrübelerimi ve hızlı değişimleri bu yaşa sığdırmıştık. İnsanlığın kurtuluşunun çalışmaktan, sivil üretim yapmaktan geçtiğini görebilmeyi geç de olsa öğrenebildik. Bebeğim ben duygularımı zaman zamanda şiirleştirmeye çalıştım. Sana iki dörtlük yazayım. Üretimden bilmez solcuda oldum / Çıkmaz yolda giden yolcuda oldum. Her gelen geçene hancıda oldum / Paspas gibi çiğnenmeyi hakkettim. Eşitlik kurmaktı benim niyetim / Ne teknik derdimdi nede üretim. Birde baktım slogancı illetim / Dost gönlünden silinmeyi hakkettim. Eğer özgür olmak yaşamak için dünyaya gelmek istiyorsan üretimi şimdiden düşünmelisin. Uyu uyu yat uyu ninnileri ile değil, üretimin israfla mücadele etmenin, en kutsal görev olduğunu anlatan dilleri ve öğütleri dinleyerek büyümelisin, bebeğim. Bizim toplumumuz üretime yabancıdır. Tarihinde çobanlık, avcılık, göçebelik, at binip kılıç kuşanmak gibi bir geçmişi vardır. Bizim toplumumuzun bu tarihi geçmişinden dolayı yerleşik hayata yabancılık çekmiştir. Tarihinde ciddi kentler, kültür merkezleri, tiyatrolar kuramamış, dağcılık ve savaşçılık, göçebelik geleneği ile kurulan kentleri işgal ederek, yaratılan değerlere el koyarak tarihe mal olmuş bir toplumdur, bizim toplumumuz. Tarihe de en çok devlet kuran ve hepsini de batıran toplum yoktur, Bizim toplumumuzdan başka. Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün önderliğinde kurulan son devleti eğer üretici devlet haline getirebilirsek, AB devletleri birliğine üye yapabilirsek çok büyük bir iş başarmış olacağız bebeğim. İnsanlığın kurtuluşunun israf belasını kavramasından, israfı yok ederek, tasarruf ve verimlilik üretmesinden geçtiğini anne karnında iken düşünmeye başlamalısın. İsrafın yol açtığı zararları ders olarak okutulan okullarda okumalısın. İsrafın düşman olduğuna inanan eğitimcilerden dersler almalısın. Bütün dünya tarihler boyu ürettiği bütün değerlerin büyük bölümünü israf ederek yok etmiştir. Silaha, şiddete harcanan kaynakları barışa ve kuru çöllerin imarına harcasalardı ne yoksulluk kalırdı nede çekilen acılar. Nice değerleri israfa feda ettiler. Sana yazdığım bir israf şiiri okuyayım bebeğim. GİDİYOR İnsanoğlu düşmüş israf seline / sırıl sıklam aka aka gidiyor. Farkında değil almaz diline / Şaşkın şaşkın baka baka gidiyor. İnsanlık kurtulsa israf derdinden / Yoksulluk kalkardı bu yer yüzünden Gırtlağına kadar israf izinden / Çıkmadan bata bata gidiyor. İnsanlık yaşadı acı günleri / Kan revan içinde geçti dünleri Bitip tükenmeyen derin dertleri/ Türkü yapıp yaka yaka gidiyor. Çare değil hep sızlanıp inlemek / Çözüm hep israfı bilip önlemek Uzak Asya olmuş cihana örnek / Ürününü sata sata gidiyor Milli düşman denmiş orda israfa / Verimsizlik düşmüş sanki sıfıra Bundan telaşlıdır yaşlı Avrupa / Ettiğini çeke çeke gidiyor. Sevgili bebeğim yaşım 64 dörttü. Amca dedenin isteği üzerine Eskişehir’de bir üretim üniversitesine, (Otosan Fabrikasına) gittim. Büyük torunum Taylan yanımdaydı. Birde Sabri Beyimiz vardı. Bir hafta yalın üretim eğitimi aldık. Bu eğitimde DEMİNG isimli büyük bir ABD vatandaşı, ünlü birini tanıdım. Böyle büyük bir insanın önerileri beni çok derinden sarstı. İstanbul Frene döner dönmez her şeye farklı bakmaya başladım. Otosan fabrikasının müdürü Sayın Mahmut Durmaz bir üretim destanı yaratmıştı. Yalın düşünmeyi ondan duyduk. İsraf belasını onun sayesinde öğrendik. Onun çok hoş çok mütevazı önerileri olmuştu. YALIN DÜŞÜNME İsraf denizinde yüzer giderken / Bir dost tuttu kolum dur gitme dedi Çıkmaz yolda ter dökerek yürürken / Yalın düşünceyi öğren git dedi. Kulak verdim inanmıştım sözüne / Yorgun yorgun baktım candan yüzüne Okudukça bir kor düştü özüme / Olan olmuş doğru yoldan git dedi. Bu iki mısrada özetlediğim önerilerini uygulamaya başladım. Bütün enerjimi israfı önlemekte, üretimi artırmakta kullanmaya başladım. İnsanı çok çalışmanın öldürmediğini, üzüntünün insanları öldürdüğünü anlatan güzel kitaplarla tanıştım. Olumlu düşüncenin gücünü okudum. “İçindeki Dev’ i Uyandır” kitabını daha önce Özge ablanla tesadüfen almış, okumuştum. O kitapta da Deming’ den bilgiler vardı. Deming’i Japonya’nın kaderini değiştiren eşsiz bir insan olarak görüyorum Bebeğim. Önerilerini herkes uygulayabilir. Çok kolay, çok basit, çok faydalı. Her zaman... 1) Temizlik, 2) Tertiplilik, 3) Tasniflilik, 4) Tektiplilik, 5) Terbiyelilik Buna 5 T kuralı diyorlar. Kesintisiz ve sürekli küçük küçük iyileştirmeleri yapınız diyor, Deming. İsrafı düşünün hep onu yok etmeye çalısın, verimliliğinizi artırın. Yaptığınız işte farklılık yaratın. Kalitenin önemini hiç unutmayın. Yaptığınız iyileştirmeleri tekrar gözden geçirin yeniden iyileştirin. Zaman kaybınızı israfın pençesinden kurtarın. Özeti bunlar olan, Deming düşüncesinin hayata uygulanmasının kolaylığını insanlar bir kez daha kavrar ise; dünyanın tadı, lezzeti, rengi değişir. Bu düşünceler bütün insanlığın ortak değerleri olabilse, ne doğanın tahrip edilmesi kalır, ne ırkçılık kalır, ne aşiretçilik kalır, ne de din- mezhep ayrımcılığı kalır. Dünyalı olmanın, gerçek insanlık kardeşliğinin heyecanı başlar. Artık, düşünceler öldürme üzerine değil, her şeyi yeniden var etme, yaşatma üzerine projeler yapılır. Seni ve senin gibi sayısız bebeklerin mutlu yaşayacağı bir dünya özlemini hep çektim. Ve de çekerek böyle bir dünyanın kurulması için israfla mücadeleye devam ederek, sizleri dünyamıza bekliyorum, bebeğim. Bu mektubumun cevabını dünyaya geldikten sonra yazarsın. Acele edip şimdi yazmaya çalışma. Hoşça kal, sağlıklı kal. 17 Eylül 2005 Cumartesi Deden Hasan ÇEKMER
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hasan Çekmer, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |