..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hala çevrende bulabileceğin güzellikleri bir düşün ve mutlu ol. -Anne Frank
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > Sami Güzel




5 Temmuz 2006
Ne Zaman Canavarlaştınız?  
Ne zaman kaybettiğiniz yüreğinizdeki insanlık kırıntılarını?

Sami Güzel


Sabah işe gelirken gördüm o amcayı. Kaldırımın kenarına öylece uzanmış, sanki her şeyi boş vermiş gibi gökyüzüne bakıyordu. Siyah ve bir giysiden başka her şeye benzeyen pantolonu yırtılmış, dizi kanıyordu. Yanında birkaç polis, amcaya sorular sorarak ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Oysa her şey açık seçik belliydi. Amcanın elindeki simit tablası yola saçılmış, hatta birkaç simidin üzerinden de arabalar geçmişti. Belli ki, arabanın biri amcaya hızlı bir şekilde vurmuş ve durmadan kaçmıştı. Üstelik başka hiçbir araç da durmamış, bu adamcağızı kırılmış dizi, dönmüş başı ve insanlara lanet okuyan kalbiyle kaldırım kenarında yalnız bırakmışlardı…


:BGDH:
Sabah işe gelirken gördüm o amcayı. Kaldırımın kenarına öylece uzanmış, sanki her şeyi boş vermiş gibi gökyüzüne bakıyordu. Siyah ve bir giysiden başka her şeye benzeyen pantolonu yırtılmış, dizi kanıyordu. Yanında birkaç polis, amcaya sorular sorarak ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Oysa her şey açık seçik belliydi. Amcanın elindeki simit tablası yola saçılmış, hatta birkaç simidin üzerinden de arabalar geçmişti. Belli ki, arabanın biri amcaya hızlı bir şekilde vurmuş ve durmadan kaçmıştı. Üstelik başka hiçbir araç da durmamış, bu adamcağızı kırılmış dizi, dönmüş başı ve insanlara lanet okuyan kalbiyle kaldırım kenarında yalnız bırakmışlardı…

Biraz daha ilerleyince, başka bir yaralı anne gördüm, başka bir vicdansızın arabasında. Eski model, arkası açık bir arabaydı. Arkası açık arabada genç bir kadın ve kucağında bir bebek vardı. Araba savruldukça genç kadın yola ve arabaya kusuyor, ağzından çıkan salyalar minik bebeğinin yüzüne gözüne bulaşıyordu. Gözlerinden akan yaşlar da, içinde bulunduğu durumun en açık göstergesiydi. Arabanın ön tarafında boş yer olmasına rağmen neden arkaya oturtulmuştu ve neden bu haliyle ona işkence ediliyordu öğrenemedim. Çünkü arabayı süren kişi ara sokaklara girerek kaçtı…

On dakikalık bir yol boyunca karşılaştığım bu iki hadise, devamlı aklımda olan bir soruyu tekrar canlandırdı. Ne olmuştu benim insanıma? Ne zaman bu kadar vahşileşmiş, hangi nedenden dolayı böylesine canavarlaşmıştı? Bizler, kendimizden başka hiçbir şey düşünmeyen ve kendi rahatımıza en ufak bir zarar gelmemesi için kılını kıpırdatmayan, üstelik daha rahat etmemiz için başka hiçbir canlının yaşama hakkını tanımayan canavar modeline ne zaman soyunmuştuk?

Herkesin kendine birkaç soru sorma vakti…

Siz ne zaman canavarlaştınız sevgili dostlar? Her gün akşam büyük bir keyifle izlediğiniz ve çocuklarınıza da izlettiğiniz, bol vahşetli, kanlı, silahlı yabancı filmler mi bu hale getirdi sizi? Her bir mafya dizisi izlediğinizde, silahlardan çıkan her kurşunla birlikte sizinde mi yüreğiniz nasırlaştı? Yoksa insanları katleden, yüzlerce insanın katili olan bir dizi kahramanını kutsallaştırdığınız için mi böylesi katılaştınız? Kabuk bağladınız?

Ne zaman kaybettiniz insanlığınızı? Birbirine hakaret eden, hatta döven kişilerin katıldığı açık oturumlarda mı? Yoksa iki belediye başkanının birbirine silahlı baskınlar yapıp, mafya savaşı başlattığı haberlerde mi yitirdiğiniz yüreğinizdeki insanlık kırıntılarını? Zalim bir ülkenin bir zalim askerinin kaçırılmasından dolayı dünyanın ayağa kalkması mı tuhafınıza gitti? Bu haberi izleyip, binlerce askerimizin öldüğü vatanımızın yöneticilerinin kılını kıpırdatmaması mı kaybettirdi yoksa size değerlerimizi?

Lütfen sorun kendinize… Evinizde bulduğunuz örümceği dışarı atmak yerine neden öldürüyorsunuz? Karınca yuvalarına neden su tutuyorsunuz? Sokakta gördüğünüz yavru köpeklere neden tekme atar oldunuz? Kedileri ezmemek için neden direksiyonunuzu çevirmiyorsunuz? Yolda gördüğünüz yaralı insanlara hangi sebepten dolayı yardım etmez oldunuz? Çarptığınız amcalara, neden arkanızı bile dönüp bakmıyorsunuz?

Ne olur, nasır bağlamış duygularınızı biraz hareketlendirin. Eğer içinizde ufacık bir insanlık kaldıysa, sırf onun hatırına artık yaşamınıza çeki düzen verin. Kendinizden daha vahşi ve daha katı bir çocuk bari yetiştirmeyin. Karar sizin… Ya her gün şiddet filmleri izleyerek, sarhoş mankenlere imrenerek, yaşar ve elinize yüzlerce insanın katili şeklinde lanse edilen bir zırtapozun yüzüğünü takarak yaşarsınız. Ya da o eliniz ile gider ve birkaç yetimin başını okşarsınız.

Ne kadar insan olacağınız tamamen size kalmış. Eğer yüzük takmayı seçerseniz, şunu hatırlayın ki; dünyada yaşayan hiçbir hayvan, bir diğerinin ölümünden zevk almaz ve asla zevk için diğer canlılara zarar vermez. Eğer yüzük takmayı ve böylesi yaşamayı seçerseniz, lütfen her gece aynada yatmadan önce yüzünüze tükürmeyi ihmal etmeyin… Çünkü sizin, yolda tekmelediğiniz bir köpek yavrusu kadar bile şahsiyetiniz yok… Bunu asla unutmayın…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnsan Olmak Ya da Olmamak

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Üç Ayrı Kişilik, Üç Ayrı Hayat
Cahil Medeniyet
Köpeklerden Alınacak Dersler

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Gözyaşım Kırılmış [Şiir]
Sarhoş [Şiir]
Yağmursuz Bir Sonbahar [Şiir]
Hasrettik [Şiir]
Rüzgar [Şiir]
Uçurum [Şiir]
Ona Yürüdüm [Şiir]
Dile Geliş [Şiir]
Hayat [Şiir]
Kavuşma [Şiir]


Sami Güzel kimdir?

Çatlamış dudaklara yapılan, sulu ve pamuklu pansumandı belki yazılarım. . Belki de çoktan ölmüş hislere yapılan bir otopsi. . Okumadan yaşanmaz, yazmadan anlatılmaz. .

Etkilendiği Yazarlar:
Hersey


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Sami Güzel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.