Kendinden daha uyanık insanları işe aldığın zaman, senin onlardan daha uyanık olduğunu kanıtlamış oluyorsun. -R. H. Grant |
|
||||||||||
|
ertesi. Lamekan yalnızlığım; yersiz, yurtsuz, sensiz ben... Yılların geçkinliği koparamadı sana bağlılığımı. İçimde sana ayrılan bir yerle doğmuşum.Ne kadar bastırılsa o kadar taşar benliğimden. Yazgım firar ettirmez beni sensizlikten. Kendime ihanetimle başladın bende. Büyüdün çığ gibi,sonsuzluğu başlattın, sınırsızlığım, kendime haksızlığım oldun. Umuda varan bütün yollar, senden geçiyordu. Ve ben sırtlayıp ağırlığını yılmadan defalarca geçtim bu yollardan. Faili meçhul aşk cinayetleri, yitirilmiş heyecanlar, yıpranmış sevda bozgunları sarmışken etrafımızı, alışılagelmişliğin dışında tutacaktım seni. Sadece görmeye yarayan bir çift göz değildi gözlerin;dipsiz derinliklere inmekti,ölümsüzlüktü.Herşey bir fazlaydı sende. Yarınlara dair bütün tasarılarım seninle şekilleniyordu. Sensiz kalma olasığı olamazdı aklımda. İki kişilik yazılmıştı kaderim. Senin payına düşeni de yüklenmiştim. Bir mermer parçasına kazınana dek adım namıyla taşıyacaktım adını. Gurbet kelimesi yoktu haznemde. Gitmene ihtimalim yoktu. Zamansız gidişinin tesellisini bulamadım ellerde. Tutunamadım hayata ellerin olmadan. Hala sesin kulaklarımda bir kadeh şarapta arıyorum kokunu. Medet umuyorum sarhoşluğumdan bir an olsun unutturur belki uzaklığını. Mecburi karamsarlığımla bekliyorum neyi beklediğimi bile bilmeden. Senin şehrinde, sana uzak yüzlerce silik insan siması arasında tek başına dalıyorum meçhule. Hayalinin düşüncemden ayrılmaması, hafifletir mi yokluğunun ezikliğini? Nereye gidersem gideyim peşimde anılar. Kaç bahar geçti dinmedi ağıtlarım, uykusuz gecelerin yerini sessizce devrettiği seher vaklitlerinde karıştı yakarışlarım ezan sesine. Günlere, aylara böldüm gözyaşlarımı. Krizantem sarısı baharda hasretin. Hasretin kor alev,yara derinden en sığ duygularına inat. Heybetinden geçilmez dağların, aramızda yollar ağlar. Bulut ağlar üstümüze, toprak umut kokar. Cebimde sana sakladığım mutluluğum, dilimde hasret türküsü, sılanda gurbetim sana. Kaç yaprak dökümü daha kaldırır yorgun bedenim, kaç sonbahar daha dayanır sensizliğe lamekan yalnızlığım... Ben... Umutlarım? Belki bir sabah gözümü açtığımda güneş aydınlatır odamı. Bir kuş konar pencereme baharı müjdeleyen. Günlük ağacının yaprakları daha bir kırmızı olur. Sen olursun yanımda. Gurbet bizden uzak olur. Bu bahar belki de yeniden dirilişim olur...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © deniz yavuz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |