..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ölümden önce yaşam var mı? -Duvaryazısı
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Gülfem Elif Hanhan




19 Nisan 2002
Son Ejderha 1- Aşk ve Ölüm  
Gülfem Elif Hanhan
Flanemeth aşık olmuştu. Hem de en olmaması gereken varlığa : bir insan-kadına!


:CCEC:
Sevmek de güzel severek ölmek de,
Sevda şehidi mi dersin
Sevdiğinin elinden ölene?


Flanemeth mağarasından kafasını uzatıp yükselmekte olan güne baktı... Neredeyse öğlen olacaktı ve karnı zil çalıyordu. Gerçi karnının açlığına rağmen kendisini bir şey yiyebilecekmiş gibi hissetmiyordu. Kafasını çevirip mağarasına doğru baktı. Bu arada başını duvara çarpıp homurdandı. Pek fazla erzağı kalmamıştı. “Artık avlanma zamanı geldi” diye söylendi keyifsizce. Eskiden yaptığı birçok şey gibi –herşey?- avlanmak da onu mutlu etmemeye başlamıştı.

Gerisin geriye mağarasına döndü; kuru ve güzel kokulu otlar, bir zamanlar avlamış olduğu kuşların tüylerinden oluşan döşeğine kuruldu. Havanın açıklığı keyfini iyice kaçırmıştı. Dışarı çıkmak için fazla dikkat çekmeyeceği kapalı, puslu havaları ya da geceyi tercih ederdi. Ancak bir süredir kendini iyi hissettiren tek şeyi geceleri yapamazdı.

Derin bir soluk alıp verdi, soluğu mağarayı titretti. Cesaretini topladı ve tekrar dışarı çıktı. Çok kısa bir an düşündükten sonra kanatlarını açtı ve cüssesinden beklenmeyecek bir zerafetle neredeyse hiç ses çıkarmayarak havalandı.

Flanemeth soyunun en güzel ejderhalarından biriydi. Eğer soyları tükenmemiş olsaydı, bayan ejderhaların onun yolunu gözleyecekleri kesindi. Bir aylık uçuş mesafesinde bir avuç ejderhanın yaşadığı bir bölge olduğunu duymuştu. Ancak ne onları bulmak için bir merakı ne de yaşadığı toprakları terketme isteği duyuyordu.

Flanemeth aşık olmuştu. Hem de en olmaması gereken varlığa : bir insan-kadına! Ve şimdi bir süredir neredeyse her gün yaptığı gibi onu görebilme şansının olduğu yere gidiyordu – elbette bu açık havada farkedilip delik deşik edilmeden oraya varabilirse- .

Flanemeth dikkatlice aşağıda uzanan ormanı süzdü. Etrafta herhangi bir tehlike yoktu. Bu insanların kendisiyle ne alıp veremedikleri olduğunu anlayamıyordu. Onlara kendisine saldırmadıkları sürece incitmezdi. Onun avları yaban domuzları, geyikler ve zaman zaman çitfliklerinden kaçmış besili koyunlardan ibaretti. Kahvaltısını ise sarth ağacının iri ve sulu meyveleriyle yapardı – kahvaltı yapmayı düşünebildiği zamanlar tabi ki-.

Flanemeth her biri iki insan boyunda zarif kanatlarını hafifçe eğdi. Yavaş yavaş alçalmaya başladı. Zaten bulutsuz gökyüzünde saklanabileceği herhangi bir yer yoktu. Sağlıklı tüylerinin parıltısı kilometrelerce öteden görülebilirdi.

Flanemeth gittikçe heyecanlanıyordu. Uzaktan tahta, eski ev görünmüştü. Geniş bir alana yayılmış tarlada ekili çeşit çeşit sebzeler olgunlaşmış toplanmayı bekliyordu. Uzun kuzguni saçları omuzlarına dökülen bir kız kuyudan su çekiyordu. Flanemeth’in kıza aşık olmasına şaşmamak gerekirdi. Kız çok güzeldi, değil bir ejderhayı, zamanının bütün prenslerini kendine aşık edebilirdi.

Bir an kız ejderhayı farketti. Bu kocaman yaratığı görmeye alışmamaış olacak ki korktu, kovayı elinden düşürdü....ama tuhaf bir şekilde kaçmadı.

Flanemeth bu sefer kıza iyice yaklaşmayı kafasına koymuştu. Gözlerinin içine bakmak istiyordu kızın. Kızın onun gözlerine bakmasını istiyordu. Kız bir kere gözlerine baksa, ona asla zarar vermeyeceğini anlayacağını biliyordu. Bu kocaman yaratığın belki de en güzel yeri gözleriydi. Gözlerine bakan, onun bir ejderha olduğunu unutur, hüzünlü bir şair, acılı bir aşık sanar, çok yufka yürekli olduğunu anlardı. Flanemeth iyice alçaldı, kızın yanına ulaşmasına saniyeler kalmıştı.

Flanemeth yine çok zarif bir hareketle kızın yakınına “kondu”. Başını kaldırıp kıza bakamıyordu. Bir an kızın kıpırdadığını hissetti. Tüm cesaretini toplayıp kıza baktı. Kız çok garip hareketler yapıyordu. İki elini kaldırmış, gökyüzüne bakıyor ve dudaklarını kıpırdatıyordu. Flanemeth “Gözlerime bak lütfen “ diye içinden yalvarırken, kız birden ona baktı. Flanemeth ürperdi. Kız bu sefer yüksek sesle anlaşılmaz bir şeyler söyleyerek ellerini Flanemeth’e doğru uzattı. “Sonunda yeteri kadar yaklaşabildin!” diye bağırdı Flanemeth’e. Flanemeth bir an çok mutlu oldu, gülümsemek istedi...başaramadı. Sonra kanatlarını kıpırdatamadığını farketti, ve sonra yürüyemediğini. En sonunda yavaş yavaş bilincini kaybettiğini hissetti. Son bir çabayla kıza baktı. Kız gülümsüyordu, ama bu gülümsemede ne şevkat ne de sevgi vardı. Vahşi, korkunç bir gülümsemeydi bu. Flanemeth ölmeden az önce sevdiği kızın bir büyücü olduğunu anladı. Uğruna hayatını tehlikeye atacak kadar çok sevdiği kız, onun hayatını alan bir büyücüydü.

Flanemeth’in dev cüssesi kızın saçlarını uçuşturan bir rüzgar yaratarak devrildi....






Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın fantastik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Son Ejderha 2- 21. Yüzyıla Yolculuk
Medth Efsanesi 3- Beyaz Kale
Medth Efsanesi 4- Rhuanda Kabilesi
Medth Efsanesi 1- Flanemeth'in Doğumu
Son Ejderha 4 - Kaderleri Bağlananlar
Medth Efsanesi 5 - Savaşın Eşiğinde
Son Ejderha 3- Blanca Kabilesi
Medth Efsanesi 2- Flanemeth ve Seelkhan


Gülfem Elif Hanhan kimdir?

Kendimi bildim bileli bir sokak şairiydim İstiklal’in her bir taşında ucunu kırdım kalemlerimin Şairliğimi olmasa da serseriliğimi ispat etti geçmişim Küçüktüm, kalbim boğazını sıkanın ne olduğunun daha farkında değildi Üstüme bir ağlamak çökmüş bir daha gitmemişti Dünya bu yüzyılda böyle bir sevmek görmemişti Büyüdükçe, öğrendikçe daha çok yarım kaldım Ve, artık anladım Olmayan bir şey peşinde koşan bir şaşkınım. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Nicolas Poussin (ressam), Cemal Süreya, Özdemir Asaf, Anne Mccaffrey, David Eddings


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Gülfem Elif Hanhan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.