Herkes aynı notayı söylediğinde uyum elde edilmiş olunmuyor. -Doug Floyd |
|
||||||||||
|
Çocuklar kadınlardan doğar. Çocuklar vardır, hem kendi kendilerini hem de annelerini büyütürler. Hayat her kadına annelik bağışlamıyor, her doğuran kadını da anne kılmıyor. Bunu bilmeyen bir kadinsin sen anne! Sana beddua etme demiyeceğim ama beddualarını duymaması için allaha yalvarıyorum. Söylediklerine pişman olmanı istemiyorum. Seni şimdiden bağışladım, bunu bil.Kardeşlerime ve bana, memelerinden emzirdiğin sütün hatırına seni bağışlıyorum. Haklısın anne, evet hayat bir yangın yeri, ama o yangına tek sen düşmedin, bak bu yangında bir evladın yanmakta ve sen o ateşe dönüp bakmıyorsun bile. Unutma, ben o ateşe senin için girdim, nereye gidiyorsun şimdi bensiz? Canın sağolsun, git anne, ben seni bağışlıyorum. Senin sözündür „ sizi ben doğurdum", ne kadar da bilgesin be anne, bir tek ögrenemediğin, bu can allahın, senin değil anne. Annelik görevlerini yerine getirmiş bir kadın olarak ne kadar da gururlusun, gururun kırılmasın diye savaşıyorum anne, bunu bilmesen de olur. Kanım senin için aksın anne, yeter ki sen beslen ve aç açık kalmasın o yüksek mertebe gururun, sen benim yaşamam icin yeminlerinden sakın vazgeçme anne, ben yaşamasam da olur. Çocuklar vardır, anneleri için ölürler, bazı anneler de yaşamaya yeminlidirler, yaşatmaya değil. Senin hayat hikayende evlatların yer almasa da olurdu. Sen ve hayat elele çok mutlu olurdunuz, sanıyorsun. Seni yalnız bir kadın olarak tanımak isterdim. Göğsünde bir bebecik barındırmamış bir kadın olarak. O zaman hayata nasıl bakardın anne, sen bunu hiç düşünmedin biliyorum. Ben seni çok düşünüyorum anne. Sana kıyamıyorum, dilini kesemem anne, sözlerin varsın beni yaksın. Tek özürün yaşamamışlığın diyeceğim ama onu da diyemiyorum. O kadar çok yaşamışlığın var ki, başka yaşamlar olabileceğini hayal bile edemiyorsun, sen ve yaşamın, sen ve yaşamın, her yaşamın ve her insanın pergeli ve cetveli olmak zorunda, yaşamışlığın cok anne, doğruların çok ve yanlışların da çok, görmediğin yanlışların çok anne, hayal bile edemiyeceğin kadar çok, artık sen bunu bilmesen de olur, ben seni bağışladım anne. Çocuklar kadınlardan doğar. Çocuklar vardır, hem kendi kendilerini hem de annelerini büyütürler. Üstümde ayak sesleri, eziliyorum. Birileri beni durmadan tekmeliyor. Bir kapı açılıyor, gözlerime ışık doluyor, arkamdan birileri adımı söylerken, birileri beni içeri alıyor. Sevgi bahçesine giriyorum. Benim gibi binlerce çocuk var burada, annelerine kıyamamış. Sen yaşa anne, ben ölüyorum. Ama hiç önemli değil, nasıl olsa cennet senin ayaklarının altında. Yakana taktığın gülde, evladının kanı var, sen bunu bilme anne. Cennetin, senin ayaklarının altında olduğunu sana öğretenlerin bir bildikleri vardı ki; sana bu gerçeği söylemediler. Cehennem senin dilinin altında, bunu ben biliyorum. Sen bunu bilme anne!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Murat Kayali, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |