..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Egoistlerin en güzel yanı başkaları hakkında konuşmuyor olmaları. -Lucille S. Harper
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > Ercan Körpe




19 Aralık 2006
Her Yol Aşka Çıkar  
Ercan Körpe
Ne olduğunun önemi var mıydı sahi, yoktu elbette. Mutluydu, hem de hiç yaşamadığı kadar. Gözlerindeki nemli küçük ışıltı süzülerek mum ışığına düştü. Adam bakamadı bu sefer. Gözlerini kaçırarak en kolay olanı yaptı ve bakışlarını kadehine çevirdi. Çok geçmeden de cam kadehte raks eden aleve takılıp gitti.


:BBBA:
İsteksizce gözlerini ayırdı ve yemeğinden küçük bir parçayı daha özenle alarak dudaklarının arasına götürdü. Bakışlarını bir anlığına da olsa kaçırmanın mahcup ifadesiyle tekrar kadının gözlerinin içine bakmaya başladı. Bir süre sonrada yakamozu izlercesine derin mavinin ışıltılarında kaybolup gitti. Yüzeye çıktığı o kısacık anda bile nefes alamadığını hissetmişti. Tıpkı bundan önce defalarca olduğu gibi. İlk tanışma gününde ortaya çıkan ve sürekli tekrarlanan o tuhaf, tanımsız heyecanı ve titremesi geçmek üzereydi. Kadını her gördüğünde olan bir şeydi ve kanıksamıştı artık. Tenine, kemiklerine, kalbine işlemişti adeta. Kadehini kaldırdı ve yavaşça ileriye doğru uzattı.

“İkimize kelimesini sevmiyorum! İki ayrı insanı, ayrılığı çağrıştırıyor bana, birlikte var ettiğimiz sevgimize”

Kadında kadehini kaldırdı. Aşka inanır mıydı, inkâr eder miydi veya daha önce yaşamış mıydı gerçekten anımsayamıyordu. Hatırladığı tek şey, böyle bir tanışmaya ve aşka şiddetle karşı olduğu, hatta inanmadığıydı. Şimdi ise bedeni ve ruhu aşkla büyülenmiş gibiydi.

“Sevgimize! İşyerinde her saniye seni düşünür oldum, akşamları iple çekiyorum ama zamanın bu denli uzun olabileceğini hiç aklıma gelmezdi, bir türlü geçmek bilmiyor” dedi kadın biraz daha eğilerek.

Dünyanın en güzel varlığı karşısında dünyanın en şanslı kişisi olduğunu düşündü birden. Titremeler yeniden şiddetlenmişti. “Zamanın ihanetini de, dostluğu da çok sarsıcı” dedi adam. Kadehinden bir yudum aldıktan sonra masaya bıraktı ve yavaşça ayağa kalktı.

“Gelene kadar sakın hediyeni açma” diye ekledi ardından. Salondan çıktı ve hızlı adımlarla mutfağa doğru yöneldi. Geri döndüğünde elinde gümüş kaplamalı bir şamdan tutuyordu. Salonun lambasını kapattı ve oda birden kırmızı mumların gizemli ışığıyla aydınlandı. Genç kızlar gibi salınan alevler odada ışık huzmeleri oluşturuyor, adamın ince gölgesi kadının üzerine düşüyordu. Yerine oturdu, şamdanı hemen kadehinin yanına bıraktı. Yüzyıllar boyunca unutulan dini bir ritüeli tekrar canlandırıyordu sanki.

“Açabilirsin” dedi adam, şefkat dolu bir sesle. Kadın çokta büyük olmayan, kare biçiminde ki hediyesini yaldızlı ambalajına zarar vermeden açmaya başladı. Sessizliği sadece hışırtılar dolduruyor, merakını ve heyecanını bastırmaya çalışırken ambalajı bile örselememeye özen gösteriyordu. Nihayet kutuya ulaştı, soluğunu tutarak bir çırpıda kapağını açtı. Çığlık atmamak için kendini güçlükle dizginledi. Hayatında aldığı en güzel hediye duruyordu karşısında.

Ne olduğunun önemi var mıydı sahi, yoktu elbette. Mutluydu, hem de hiç yaşamadığı kadar. Gözlerindeki nemli küçük ışıltı süzülerek mum ışığına düştü. Adam bakamadı bu sefer. Gözlerini kaçırarak en kolay olanı yaptı ve bakışlarını kadehine çevirdi. Çok geçmeden de cam kadehte raks eden aleve takılıp gitti.

Aşkları aleve döndü gecede. Saatlerce konuştular, sohbet ettiler, sustuklarında sessizliği paylaştılar, birbirlerinin gözleri içinde keşfedilmemiş diyarlara yolculuğa çıktılar. Zaman su gibi akmış, salona yansıyan sabahın ilk ışıkları, mumların sönmek üzere olan hayalsi ışıklarını alıp götürmüştü. Kadın üzüntülü bir ses tonuyla,

“Seni özleyeceğim, tekrar akşam olur mu bilemiyorum” dedi.

“Benim içinde katlanılması çok zor, hep seni düşüneceğim, bugün sıra bende değil mi? Canımı acıtıyor, istemiyorum”

“İkimiz içinde zor ama en iyi çözüm buydu biliyorsun”

“Evet, haklısın… Seni çok seviyorum” dedi adam ve elini ileriye doğru uzattı. Titreyen işaret parmağını “Esc” tuşunun üzerine getirdi, kadının gözlerinden bir daha ki görüşmeye yetecek kadar ışıltıyı ödünç aldıktan sonra tuşa dokundu. Derin bir nefes çekti içine ve dizüstü bilgisayarının ekranını kapattı. Ayağa kalktı, hala masada duran yemek tabağını ve kadehini alarak mutfağın yolunu tuttu. Şu bir aylık sürede yaşadıklarına inanamıyordu.

İngiltere’de yüksek lisans eğitimini yapan kadınla chatte tanışmalarını, kelimeler yetmemeye başladığında görüntülü sohbete geçişlerini, onca mesafeye karşın kadının sıcaklığını, doğallığını ve içtenliğini, aşkını ilk ilan edişini, aşkına karşılık buluşunu tek tek yeniden hatırladı. Durdu. “Sen misin sanal aşklara burun kıvıran, arkadaşlarınla dalga geçen, çoktan beri böyle bir derse ihtiyacın vardı” diye kendini payladı. Altın sarısı güneş gözlerini kamaştırırken dudaklarında hafif bir gülümseme belirdi. Sabah oluyordu.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Od / Aşk, Ateş Demekti [Roman]


Ercan Körpe kimdir?

Düş kuran ve ne olursa olsun düşlerinden vazgeçmeyen herkese merhabalar. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Jules Verne, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Paul Auster, Oğuz Atay, Peyami Safa


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ercan Körpe, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.