Yaşamak için topu toplam altı haftam kalsaydı ne mi yapardım? Tuşlara daha hızlı basmaya bakardım. -Isaac Asimov |
|
||||||||||
|
Anakonda kırk doğurdu yarı mahrem gölgelikte Bir yavru yırttı önce kanlı zarı, ince deriyi Kokladı havayı, duydu şırıltısını suyun İtti gövdesini ileri Kırk doğurdu Anakonda biçare gölgelikte Yarısı ölü cenin artığı kabuk, yarısı dipdiri Kokladı havayı duydu açlığını gebeliğin Açtı ağzını ileri Beslendi ölü yavrularından Giderip açlığını yedi öbür yarısını Ağzında kaygan bir tat ve acı kaldı Yutarken son cenin pıhtısını Güçlü yavrular kokladılar havayı, duydular suyu Süründüler kendilerini itip ileri Parçalandı Anakonda’nın mahrem gölgeliği Elbet doğurdular sağ kalabilenler Yemek üzere talihsiz ve ölgün ceninlerini Güç kazandılar yarı soğukken Kokladılar havayı duydular suyun sesini İtip gövdelerini ileri, boşluğa süründüler Kırk doğurdu Havva yarı mahrem gölgelikte Her yavru yırttı önce kanlı zarı, ince deriyi Kokladı havayı, duydu şırıltısını suyun İtti Havva yavrusunu bilinmeze Süründü Anakonda’lar, ölü yavrularını yiyip Sürünüşleri açlıktan sayıldı, doğanın bahşettiği Süründü insan, yavrularını ölüme itekleyip Sürünüşleri yürüyüşten sayıldı, doğaya bahşettiği Başka bir hesaba çekildi Âdem çocukları, doğanın bilmediği Kıldan köprü kuruldu, Anakonda’nın geçmediği Irmağın öbür yakasına kuruldu nedense cehennem Anakonda’ya bahşedildi sorgusuz sualsiz bir mahrem Âdem ve Havva, doğaya bahşettikleri cinayete ceza çekerken Alışmışlardı bir kere, yavrularını ölüme itmeye Şarapneller yağdırıp başlarına, binlerce suç ve cezayla Kültürel bir açlık ve cehennemler kuran bir hırsla Hep birlikte ağladılar sonra, Ölüme çiğnetip yuttukları yavrularına Kefenlerken beyaz zar ve ince örtüyle, biçare bir gölgelikte Çiğ yumurta ve yavru tadı acıydı Ve yememiş olsaydı doğurduğu yavrularını o çaresiz yılan Taklit etmeseydi gördüğünü insan Belki de Azrail çaresiz kalır Başka bir görev talep ederdi Tanrı’dan Döndü tiksintiyle başları Tükürdüler yere bulandıkça mideleri Düşündüler yeniden, Anakonda insan değildi Âdem çocukları, Havva yavruları Kıl köprü, öte yaka, bu cehennem yuvası Yediler, bir kez daha yemek üzere; en insan yanlarını Anakonda kırk doğuruyordu yarı mahrem gölgelikte Şu anakondalar, ne biçare ne acayip şeylerdi öyle? Rıfat Gürsoy
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Rıfat Gürsoy, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |