..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hata! Klavye bağlı değil. Devam etmek için F11'e basın...
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar > Mustafa CİLASUN




6 Ağustos 2007
Hafta Sonu Tatilinden Sonra Tuhaf Bir Yorumu Sildim.  
Haftanın tatil gününü efradım ve dostlarımla önceki bir zaman diliminde bir programlanan haliyle icara etmek için hazırlıklarımızı olanca titizliği ile yapmıştık.

Mustafa CİLASUN


Haftanın tatil gününü efradım ve dostlarımla önceki bir zaman diliminde bir programlanan haliyle icara etmek için hazırlıklarımızı olanca titizliği ile yapmıştık. O vakte kadar gelen dost ziyaretçi ahbaplarla genel değerlendirmek için sohbeti koyulaştırmıştık.


:AGHA:
Haftanın tatil gününü efradım ve dostlarımla önceki bir zaman diliminde bir programlanan haliyle icara etmek için hazırlıklarımızı olanca titizliği ile yapmıştık.



O vakte kadar gelen dost ziyaretçi ahbaplarla genel değerlendirmek için sohbeti koyulaştırmıştık.

Bu arada arkadaşlarım olan en sevgili çocuklar kendileri için hasredilen bir zaman için sürekli müracaat yapıyorlar ve melülleşerek o güzelim yüzleriyle bana nazar ediyorlardı. Artık mazeretim tükendiği için müsaade almak durumunda kaldım dostlarımdan.

Nasıl bir oyun oynayalım deyince, hep bir ağızdan yakın temas, bir saldırıya kaşı yapılacak mutat çalışmalar idi. Tabiî ki güreş, judo ve kültürfizik çalışmaları her zaman yapılanlardı.

Zihni fırtına ve bir anlamıyla beyin jimnastiği en çok yaptığımız ve fevkalade beğenilen gayretlerimizdendi, çocuk (10–15) arkadaşlarım sanki bir yarış içine girerlerdi.

Resim, musiki ve konuşama dilinde ki beceriler de ayrıca bu çalışmadan olanlardı.
Ama onların gülmelerine ve sevinmelerine vesile olmak benim yorgunluğumu ve stresimi tahliye etmem için çok güzel uğraşlardı.

Müşterek ve kolektif çalışmaların zenginliğinin tesisi için fedakârlığın, sabrın, nezaketin, paylaşımın ne kadar elzem olduğunu ve bunu tercih ederken neleri illet için kullanacağımızı konuşarak paslaşırdık.

Nihayet bir ter atmak ve muhabbete katkı sağlamak çalışmalarımız ikram ve izzet için ara verilmişti program için gitme vaktimizde gelmişti.

Dört aileden müteşekkil bir kalabalıkla (16 kişi) yola koyulmuştuk saat 17.00 civarında. On kilo metre uzaklıktaki mesafede bulunan mekâna doğru gidiyorduk.

Çok müstesna bir yer, sanki terkedilmiş bir harman yeri, havlayan köpekler, ötüşen kuşlar, selviler, alkım söğütler, susuz kalan dereler, oylayan hayvanlar, kadim dostlarımız buluna karıncalar.

Çocuklar şehir kültürünün yaşatmamak için uğraş verdiği bir monotonluktan kurtararak çok hoş çalınan bir kavalın sesine, akşamın hüznüne, gecenin matemine, nazar eden mahın hayranlığına, umudu muştulayan yıldızlara, hicaz makamında okunan muhteşem ezana hayran kalmamak mümkün olmayan hallerdi.

Yamaçlarda etrafımızı çevreleyen mamurluğum ve sabrın muhayyilesinde ki dağlar tam kaşımızda bir Erciyes, yanı başında âli dağ, onun eteklerinde hasan dağ, batısında yılanlı dağ, kuzeyinde Erkilet tepesi o kadar çok mana haykırıyordu ki sinemdeki tefekkürü kamçılıyordu, hasretlerime, özlemlerime, reddiyelerime, temennilerime, unutmaya çalıştığım hatıratlarıma, akıbetim için bekleyen zamana derken…

Gece saat 24.00 kadar yazının ortasına, ışıkların aydınlığında yapıla bilecekler dâhilinde her şey yeri geldikçe yaşanıyordu.

Muhabbetimiz zirve yapmıştı finale doğru yaşlaşırken hazan ve hüznü kamçılayan nağmeler bir biri ardı sıra mırıldanmaya başlamıştı, gönül fırtınasını dindiremeyenlerde.

Neler yoktu ki bu nağmeler arasında, gecenin matemi, çaresiz derdimin, böylemi esecekti, anlatamam derdimi, ömrümüzün son demi, benzemez kimse sana v.s.

Derken ateşte pişirilen kahvelerimizi içiyorduk, fevkalade güzel ikramlardı.
Toparlandık ve geldiğimiz istikamete doğru vedalaşarak yola koyulduk.

Haylide yorulmuştuk top (maç) oynamak en zevkli ve yarış için seferber olunandı. Tezahürat yapanlarda eksik olmuyordu.

Hafta başı olduğundan, çok önemsediğim işgünü başlamıştı. Tekit ve organizeden sonra hafta başının ilk toplantısı daire başkanlığı nezaretinde ifa edilmişti.

Artık hafta içi planları ve kahve içimi için bilgi sarayı açtığımda biriken mailleri ve yapılan yorumlarla karşılaşmıştım. Ortalama yüz yorumdan 98 i fevkalade müspet olan ve takdirin beyanı niteliğinde yapılanlardı.

Ancak iki yorum vardı ki bu talihsiz yorum haleti ruhiye mi tahrip etmeye yetmişti. Çünkü bu yorumu yapanın güya bir sıfatı vardı, toplum adına çaresiz kalan hastalara ilaç yazandı.

Fanatik bir ruh haleti içinde sürekli saldırılarla okur kitlesine bir türlü ulaşamıyordu, sanki bir zavallılık içinde hamaseti önceliyordu. Kullandığı tabirler, seçtiği kelimeler asla bir tefekkür ehlinin halini yansıtmayandı.

Tahakküm etmek en büyük marifet olandı kendi zannı galibine göre.
Bir paylaşımı bile erkeklik ölçüsü yapabilecek yiğitlik fakiriydi.
Kalıbını şişirirken namertliği marifet telakki ediyordu.

Aslında bu ana kadar kendisini asla muhatap almadım, gerekli görmedim çünkü çok sığlık vardı, ön yargı en çok başvuru kaynağıydı.

Tarihten, maziden atiden, erdemlikten nezaketten anlamayan bir eşkâli gayri kabil olandı. Kişilik zafiyeti bulunduğundan, makamını ve diplomasını ön plana çıkartan bir zavallıydı. Kendisini muhatap almayınca sanki çıldırıyordu ve hala yorum yazmaya devam ediyordu.

Ağzından çıkanı kulağı duymayan birinin yorumun nasıl yayınlardım. Galiz ve hiddet kokan kelimeleri nasıl sayfama koyardım, oysaki bu hadsizliği yapan tıp doktoru olduğunu beyan eden biriydi.

Yani beni tercih hakkımdan dolayı, bir önemli yazarın makalesini paylaştığımdan ötürü o kadar şiddetle ve ağzından saçılan salyalarla hakaret ediyordu ki şaşkınlığım peyda etti.

Çünkü be ne yapmıştım ki bu insana, onu bu kadar kızmasına ve ağza alınmayacak küfürler yapmasına vesile olmuştum.

Sadece bir yazarın makalesini yayınlamak bu kadar mı delirtir insanı, sonra bu ruh haliyle nasıl hasta muayene edecek şaşırdım kaldım.

Beni yiğitliğe davet eden bu kişiyi düşünürken, halindeki perişanlığı için bir kez mazur görmenin gereğine inandım.

Çünkü aynaya bakan birçok insan kendini yiğit zanneder, ta ki hakiki yiğidin sillesini enesinde görünceye kadar.

Yiğitler bağırmaz, akortsuz konuşmaz, halin ne olduğunu bilirler, hareket ve kuvvetin kime ait olduğundan habersiz değillerdir.

Başaklar dolu ise başlarını öne eğerler, boş olanlar ise cahilliğin simgesi olarak sinelerinin boşluğunu dik durmaya çalışarak tatmin olmaya çalışırlar.

Lakin açtır bu insanlar toprağın suya hasreti gibi, yeşilin yağmura ihtiyacı gibi, cahilliğin nişanesi olan serkeşlik gibi…

Eğer bir insan saygıyı zedeliyorsa, nezaketi dışlıyorsa bir militaristtir. Mukallittir.

Hürriyet yalnızca hür olduğunu zannedenlerin değildir.

Hürriyet hür olmanın ne olduğunu idrak edenlerin işidir.

Bu da ancak kulluk bilincinin tezahür iletidir.
Cenabı Hakka karşı kulluk problemi yaşayan canlar, kimlere kulluk ettiklerini çok iyi bilmeliler.

Bu bakımdan huzurunuzdan ayrılırken ayrıştırmak için değil, şoven duygular için değil, tahakküm için değil paylaşım için burada olmalıyız.

Tartışmaktan makat nedir? Delillerin getirilerek doğruların tasdiki ve yanlışların tashihi için verilen bir gayrettir.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Erdemlilik
Merak ve Öğrenmek
Su Azgın mı?
Vuslat Yolcusu
Tasarruf Bilinci!
Kimler Yapmıyor Ki?
Korumalar Akıllandırıyorlar mı?

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Emin Acar Hoca ve Bir Meczup!
Darende Ziyareti ve İzleri…
Beklenmeyen Yardım!
Siz Böyle Düşünürseniz Ben Ne Yaparım!
Liyakat ve Önemi
Bir Akşam Acil Servisi…
Ütopya
İçimi Sızlatan Ne Acıydı!
Şimdi Çaresizce Etrafına Bakıyor!
En Son Giyeceğim Elbisenin İzlerinden!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Buselerimi, Sessizliğin Pervazlarında Gizlerim! [Şiir]
Her Lahzada Bir Fark Var, Sırrını İçinde Saklar! [Şiir]
Beklemek Kar Etmedi, Nasip Sükût Ettirdi! [Şiir]
Yürekte Düğümlenir Sukut Ettiren An! [Şiir]
Ruhumun Suskun Hicranı ve Ah U Zarı! [Şiir]
Ey Hicran Aldanan Ben Olayım! [Şiir]
Kalp Hata Etmez, Nefs Vuslata Eriştirmez! [Şiir]
Söyleyemedim, Kalbimin Figanıyla Yetindim! [Şiir]
Kırdın Ümidimi, Yıktın Şu Gönül Lânesini! [Şiir]
Gönül Hüzne Ram Olunca Neyleyim! [Şiir]


Mustafa CİLASUN kimdir?

Düşünmeye hassaten zaman ayıran, naifliği önceleyen, estetiği seven, güzelliklerden şevk alan, gönüllerin deşifresiyle uğraşan, halin dilinden haz alan, aşk için meşkin zaruretine inanan, hilkatin ve aidiyetin serinliğinde yazmaya çalışan bir can.

Etkilendiği Yazarlar:
Mehmet Akif Ersoy,Sezai Karakoç,Necip Fazıl Kısakürek, Cemil Meriç


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mustafa CİLASUN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.