"Gülün dikene katlanması onu güzel kokulu yaptı." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Sadece bahar mıdır insanın duygularını şahlandıran, bulamaz mı insan yeşili olmayan bir “bahar”; ya da takvimlerden çıkaramaz mı nedensiz baharı. Bir insanın mutlu olması için neden başka hayatların sönmesi gerekir. Hayat bizim bilmediğimiz, kapılarını sımsıkı kapalı tutan, eşiğinden içeri girilmesi imkânsız bir şey midir yoksa? Yoksa bizim bildiğimiz bu “hayat” değil midir? Neden sevince boğulmak gibi bir şansımız yok ya da olmuyor. Sevgi bu kadar vefasız mıdır? Uğramaz mı yürek kervanımıza. Alıp götürmek istemiyor mu yoksa umutlar bizi başka diyarlara? Yalnızlık aynı zamanda paylaşım değil midir? Ya da paylaşıma yalnızlık demek ne derece doğru olur? Bunca sevinç varken, insan, neden hüzünsüz yaşayamaz? Hüzün müdür bizi kederlendiren yoksa biz miyiz kederi, kadere çeviren? Neden bizim de alnımızda kaderin çizgisi yok? Yoksa bu yüz hatlarımız kederden mi çizili? “Bir insanı sevmekle her şey başlıyor” ise onca insanı sevmek nedensiz mi? Bir amaca hizmet etmiyorsa akıl, akıldan üstün değil midir? Bunca yoksul varken, bunca acı, hüzün, keder duruyorken karşımızda neden üstün bir akıl çıkıp da halledemiyor onca sorunu? Her şeyi bilmek bir marifet midir? Yoksa asıl marifet tarifsizlik mi? Saatin, hain akrebe sözü neden geçmez? Zaman hep böyle hızlı mı geçer; insan neden zamansız çekip gitmez ya da neden zamansız bir ölümü bekler… Bir baba, bir anne, bir çocuk bir aile olmak için yeterli mi? Neden sevgisizlik tohumları saçar insan, etrafa? Konuşmak ihanet midir yoksa? Neden konuşunca hain ilan edilir insan? Bir nedeni var mı ihanetin? Nedensiz sevilemez mi insan? Bir acıyı dindirmek için ağlamak yeterli mi? Ya da ağlamak gözlerdeki nemi silemez mi? Silebiliyorsa, neden kimse görmüyor kanayan yarayı? Büyüdükçe çocuk kalmayı neden ister insan? Büyümek, insanı düşlerinden ayırmak için bir tuzak mı? Çocuk kalmak bu kadar güzelse, neden hep azar işitir büyüğünden? Kızıl ve kara, kimi zaman mavi örtüsüyle üstümü örten gökyüzü! Gözyaşlarımın çatlattığı yeryüzü! Ey, kinimi püskürten dağ! Ey, oyalanıp giden şehir!.. Sana sesleniyorum insanlık!.. Nerdesin? Ey, acılarımın besleyip bir türlü büyütemediği yalnızlığımın kendinden daha yalnız çocuğu; tekrar kanatmakta yüreğimi kimsesizliğin. Beyaz bir aleve dönüştürüyorum içimdeki yanmaya hazır külleri. İçli bir yağmur gibi çaresizliğin üstüne yağdırıyorum gözyaşlarımı ve sana bakıyorum çocuk... Acını tarif edemem ki, bağışla beni. Sevenin Allah’ı varsa, zalimin yok mu? Zalimlik bu kadar kötüyse neden dünyada bunca zalim var? Zulmetmek bu kadar iyi mi? Ben neden zalim olamıyorum? Deli olmak, akıldan yoksun olmak mı? Peki, aklı olduğu halde düşünemeyenlere ne demeli? Mesafe, özlemi azaltıyorsa neden özlem duyar insan başka şeylere? Özlemek, sadece birine duyulan vuslat hissi değil midir? Ayrılık sevilmeyen bir şeyse neden insan onsuz yapamaz? Ayrılık, ölümden beterse neden kimse ölümü tercih etmez? Her defasında karayı, aka yeğlememek neyin karı? Seçme hakkı varsa kişinin, neden en kötü seçimler bizi bulur? Susmak haksızlığa alkış tutmaksa haksızlık diz boyuysa neden vazgeçmez insan hak yemekten? Her kaçış birer bozgun mu? Yenmek yenilmek gibi bedel vermek değil midir? Savaşlar demokrasi içinse neden IRAK bize çok uzak? İnsan bedel vermeden bir şeyi elde edemiyorsa eşitlik nerde? Kardeşlik sadece aynı evin bireyleri arasında olmayan bir kavramsa açlıktan ölen kardeşlere ne demeli? Hırs en kötü akransa, ihanet kaçınılmaz değil mi? Güneş iliklerimize kadar ısıtıyorsa bizi, üşümemiz nedensiz mi? Güneş oradan doğduğu hep karanlık mı olur bu doğu’m? Allah tarafından görmek için bahşedilmişse gözler, kimse görmez mi tüm olanları? Hep kör mü bu insanlık? Gören gözden sakınmak niye? Nedensiz gidilemez mi bir yere? Acı mı insanı yüceltir, insan mı acı karşısında çaresiz kalır? Bi-çare insanlığa çare siz! “Kaybetmeyi onursuz bir kazanca” yeğlemeyi öngörüyorsa bilginler, onursuz kazanç peşinde koşuşturmak niye? Vicdan, merhamet için en önemli şeyse neden cebe ihtiyaç duyar insan? Merhamet, insanı yüceltiyorsa neden herkes küçülüyor; Din’ler, insanlığa bir düzen getiriyorsa neden kimse düzen peşinde gitmek yerine düzensizliği tercih ediyor? Medeniyet… zorlu bir soru!! Hak ve özgürlük-(?) Ve delilik… Sorgulamak, deliliğe bir nedense, BEN DELİ’yim!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © fırat taş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |