Yaşamım boyunca, ondan birşey öğrenemeyeceğim kadar cahil bir adamla karşılaşmadım. -Galilei |
|
||||||||||
|
Çocukken bana anlatılan masalların, sonunun hep mutlu biteceğini umarak dinlerdim. Masallarda, sevimli canavar yuvasına kavuşacak, dağlar kralı oğlunu bulacak, kül kedisi prensine kavuşacak, hayat daimi mutlu kılınacak… Büyüdükçe gerçeklerin daha acı, sevgilerin daha yüzeysel ve “sanal”(bugünkü tabirle), insanların ağızlarından dökülen sözcüklerin aslında birer kurmaca olduğunu öğreniyorsunuz. İnsanın büyüdükçe hayalleri de küçülmeye başlıyor. Çocuk yaşta düşlediğimiz onlarca şeyin aslında gerçek yaşamda yeri olmadığını, öyle bir yeryüzünün varolamadığını, en hakiki olarak nitelediğiniz bir çok sevginin bile çıkar için doğduğunu öğrenince, sukût-u hayaller peşinizi bırakmıyor. Bunları görmezden gelip, canlandırma sinemada olduğu gibi, kendi çizdiğimiz karakterlere farklı ruhlar atıyoruz. Bizim için değişilmez, varılmaz, sevgisi paylaşılmaz diye addettiğimiz ruhların, gerçek yüzünü göremiyoruz. Yaşınız kaç olursa olsun, yaş aldıkça bu hayattan, her şeyin sahteliğini anlıyorsunuz. Buna sakın karamsarlık demeyin, sadece bu kelimeyle olanların üstünü örtüyoruz. Yaşanan gerçekleri görmezden gelip, kurmaca dünyamızda yaşıyoruz: “Ama o taşıdığımız ruh bizim değil! Sevgi sözcüklerinin altındaki şeytani gülüşleri görmeden oyuna devam edemeyiz! Yer altında kaybolmayı yeğleyerek, tamamen gerçeği, tamamen samimi, tamamen insancıl kimliklerle hareket etmeliyiz!” Bir kayın fidanını diker büyütürsünüz. Rüzgârla dans edişini izlersiniz. Sizin için büyük bir mutluluk ve gurur kaynağıdır. Hem doğa, hem de insan için. Ama bir gün biri gelir umursamadan fidanı kökünden koparır ve gider. Verdiğiniz onca emek, sevgi ve umut saniyeler içinde yok olur. İşte sevgide böyle bir şeydir. Onu beslersiniz, sizin için değişilmez bir parça yaparsınız, sonunda biri gelir bir sözle, bir hareketle, her şeyi tarumar eder gider. Haykırışlarınızı duyuyorum. Diyorsunuz ki bana, “eğer sevginin sağlam temeli olsaydı, bir söz, bir hareket yıkamazdı.” Evet, haklısınız. Ama daha fidanken o kadar sağlam olamıyorsunuz. Büyüdükçe, kökleriniz toprağın derinliklerini sardığı zaman güçleniyor sevgi. Emek ve zamanla. O zaman dünya dursa karşınızda, o kök, o topraktan ayrılmaz…. Hepimiz aynı nehre akan suyun içindeyiz; kimimiz geriden akıyor, kimimiz derinden. Elbet değişimler ve sahtelikler geç olmadan görülecektir. İnsanoğlunun en önemli isteği aslında, dürüstlük ve öz sevgidir. Çok şey mi istiyorum? Sadece kelimelere giydirdiğimiz yalancı ifadeleri, gerçeğe çevirelim. Bu istek çok mu?...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ozan AKGÜL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |