"Yumuşak olma ezilirsin, sert olma kırılırsın." -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
O avuçlarımı terleten telefona Numaranı tuşladım defalarca ama Cesaret edemedim aramaya İşte elimde yine ‘kabusum’ telefon Bu defa kararlıyım, konuşacağım seni arıyorum en sonunda Yıllardan sonra ilk defa Telefon çalmaya başlıyor acı acı İçimde tarifsiz bir heyecan, Titriyor her yanım... Sen mi çıkacaksın şimdi telefona İnanamıyorum, yok canım! Nefesimi tutuyorum, heyecanım büyük Ne de olsa ilk telefon konuşmamız bu Sensiz geçen onca yıldan sonra Fazlasıyla geç kalmış bir konuşma “Alo” diyen sesin duyuluyor sonra, öylesine berrak, titrek ve buğulu bir tonda öyle ki, kendimden geçiyorum önce bir yutkunuyorum güzelce ve kendimi tanıtıyorum Bilmiyorum bugüne kadar kaç kişi seslendi bana Adımı kaç kişiden duydum acaba defalarca Ama bu seferki başka, yok yok, bu defa başka Adımı oluşturan o basit iki hece öyle bir dökülüyor ki dudaklarının arasından, Sesinin tınısındaki sihirden midir nedir, Hiç gelmediği kadar anlamlı geliyor O an ismim kulaklarıma … Ben bittim, ben eridim Cevap verecek takatim kalmadı Bastırmalıyım karşı koyamadığım heyecanımı Hayır, daha değil, henüz değil, Anlamamalısın sana olan zaafımı Ama dur, bu konuşan ben miyim ki Böylesine cıvıl cıvıl, hayat dolu, neşeli Bir aksilik mi var nedir? Alışkın değilim ben Herşey bu kadar iyi gitmemeli! … Sonra o neşeli adama hüzün çöküveriyor bir anda gerçekleri idrak ettikçe durum zorlaşıyor ikimiz için de … Biliyorum bu kadar geç kalmamalıydım başka gülüşlere kanmamalıydım yoktan bahanelere takılıp böyle anlamsızca oyalanmamalıydım … Yıllar önce yapılması gereken telefon konuşması Sana anlatmak istediğimden çok farklı cümlelerle İşte böyle yapılıyor… Ve ne yazık ki Yıllar önce söylenmesi gerekenler yine söylenemiyor, yine söylenemiyor ama çok farklı nedenlerle… … Hani açıkça ifade edemezsin ya bazı şeyleri sesin titrer, çatallaşır, duraksarsın Yayılır bir anda kalbinden yüzüne hafif buruk bir gülümseme İşte öyleyiz şimdi ikimiz de konuştuklarımızın yanı sıra konuşmadan da anlaşıyoruz, kalpten kalbe yol alan bir sırrı paylaşıyoruz… … Sonunda ayrılık vakti geldi karşılıklı “hoşça kal” demeler isteksizce söylenen veda sözleri ve huzursuz “görüşmek üzere”ler Benim için bir yıl kadar uzun geçti seninle bu ilk telefon görüşmesi, halbuki hepi topu üç dakika bir şeydi ama yaşadığım ömre bedeldi, hatta her anına bir ömür versem İnan ki değerdi, ve -maalesef- tüketilen her şey gibi o da tüketildi, mazi oldu… ve bitti…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kaan DeKo, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |