Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush |
|
||||||||||
|
Derken bir patlama her yer kan revan her yer şarapnel... Bazen bir adım sonrasında kaldığın yerden başlayamazsın; araya duygularının koyduğu bir uçurum açılır zihin melankolisiyle keskinleştirir bu uçurumu. Kalabalığın ortasında kalıveren beden, ruh için bir siluette dönüşüverir, bu kalabalık içerisinde söylenen sözler, görülen insanlar anlamsız birer cümbüşten ibarettir; Cesaretin kaybolur, ruhun içinde bulunduğu gel gitler engel olur kendini bırakmaya o uçurumun dibine, dönüşü olmayan adımlar atmak, girdiğin yolun bir çıkmaz olduğunu bilmek korkutur insanı, öğretilerin tamamı umut üzerine kuruludur yaşanan bu oyunda, sana cennet bahçesi vaadedilmiştir ve ızdırap kutsal sayılmıştır birkere. Kendini bırakamazsın o uçurum diplerine. İhtiyacın olan tek şey sukunettir kendini bir adım gerinde duran uçuruma bırakmamak için, oysa içten içe bilirsin gerçek bir sukuneti ancak o uçurumun koynuna kendini bıraktığında yaşayabilirsin. Durursun! Bir adım öncesi artık yoktur, bir sonraki adımı atamazsın; zaman durur, rüzgar durur, akıntı durur yokluğun içinde bakışların durur... Zihinde kesik kesik hatıralarla sahne yeniden açılır ve başlarsın uçurum açılmadan önceki adımları sayıklamaya; bundan öncesi bir oyundu ve unutturdu umut kandırmacası zamanın gerçek görevinin insanı kanatmak olduğunu, zaman akıp gitti bizler sürüklendik, kolaydı akıntıya koyu vermek kendini, etrafında dönen dünya başını döndürür insanın; döner başın, saatin kolları döner, savrulur bir kenarlarına hayatın; yaşam dersin adına. Oynayabileceğin oyuncakların ve büyütemediğin bir yüreğinle narkozlu bir nefes alış süreci geçer durur.. Birgün umut biter, oyuncakların kırılır düşlerinde, uyanmak istersin ama uyanamazsın. Suflör anka kuşunun kendini kendi külünden yarattığını fısıldar kulağına elindeki son kozu oynayarak, oysa içten içe bilirsin anka kuşunun kendini her külünden yarattığında aslında bir kez daha ölmüş olduğunu; ama yinede aldandır yüreğin zekan görmekten acizdir gerçeği. Bir adım sonrasının hayatla kıyaslandığında o küçücük yeri hayatın bundan sonraki akışında kocaman bir varoluş sebebi olacaktır... Yıkım başlasın sözünün tetikçisidir artık o attığınız son adım! Kabullenir yürek ve zihin unutmak üzere kurar planlarını yeni bir kandırmacanın. Anka kuşunun bir sonraki, cinayeti tüm ayrıntılarıyla planlanır, unutmak üzerine kurulu bir komplodur aslında içinde bulunduğun yer ,tüm tekrarlar ve bu yaşananlar büyümek diye bir şey olamayacağının en büyük kanıtıdır, zihin unutmaya proğramlı bir mayındır sadece, zamanın geçmesi, düşülen uçurumlar, kaos, acı, ve tüm o duygu yıkımlarının ardından yepyeni bir şehir kurar gibi yeni bir hayat kurulacaktır bireye. Bir sonraki patlamanın nerede nasıl ve neden olacağını kimse bilmesede... Bir patlama olmuştur ve bir uçurum açılmıştır artık toz bulutları yükselir, kendi sesinin bile kendine yabancı geldiği bir yol ayrımında buluverirsin kendini bir tarafa dönersin diğer tarafta ne olduğunu bile merak etmeden bitsin istersin bu acı, doğmuşsundur ve çektiğin ilk nefes ile oksijen ciğerlerini yakmıştır geriye kalan tek şey ağlamaktır bu doğumla beraber; artık savaş bitmiştir malubun ve galibin, Habil ile Kabil’in ilk kanı kimin döktüğünün, neden döküldüğünün hiçbir önemi kalmaz, yeni dünya kurulmuş ve zihninin o koca yıkımlardan geriye bıraktığı tuğla taşları ancak kaldırım kenarlarını süslemek ve tecrube edinilmiş izlenimi vermek için bırakılan izlerden ibaret kalmıştır ve sen geçmişe dair her gördüğün kaldırım taşında sadece tanımadığın bir yabancıyı gördüğünde simayı birine benzetiyorumuş hissine kapılacaksındır. Hiçbir yürek kaldırım kenarını süsleyen bir taşın bir zamanlar seni göklere çıkartan merdiven taşı olduğunu kabul edemez. Eski bir harabenin bir zamanlar gönlünün mabedi olduğunu kabul edemez hiç kimse, bir adım atmışsındır ve hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktır artık. Şimdi durup yüreğime sorduğumda tüm bunları bilseydin yinede atarmıydın o son adımı diye bırakın cevabı sesimin yankısını bile duyamamaktayım; ama adını aşk koydum bu oyunun bir sonraki adımın bana nelere malolacağını peşin bir hükümmüş gibi çakıp alnıma, aldanıyorum birkez daha bu masala...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hasan İLKİLİROĞLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |