..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Tanrı insanı yarattı, insan da sanat yapıtını. -Oscar Wilde
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Düşler > Taylan Özkan




17 Ocak 2009
Düş Krokileri  
Taylan Özkan
Böyle olmalıydı hayat diyerek hazırlanmış düş krokileri bulunuyor yüksek rakımlı, az bakımlı evlerde. Hafızalara kazınmış kaybedişler. Gözaltında kaybolmuş bir kozmetik ürünü hayat. Sürersin, gömersin geçer gider..


:BAEF:
Böyle olmalıydı hayat diyerek hazırlanmış düş krokileri bulunuyor yüksek rakımlı, az bakımlı evlerde. Hafızalara kazınmış kaybedişler. Gözaltında kaybolmuş bir kozmetik ürünü hayat. Sürersin, gömersin geçer gider..

Bir belediye anonsu köy kentin semalarında. Sayın vatandaşlara önemle arz edilen önemsiz cümleler dalgalanıyor kulaktan kulağa. Kar yağıyor saçkırandan muzdarip şehrin parçalı bulutlu saçlarına. Halkı hayattan soğutma cezası verilmiş bir mahkum izliyor parmaklıklar ardında beyaz şöleni. Pencereyi açıp kollarını uzatıyor, avuçları gökyüzüne selamda. Sevgilinin saçları gibi süzülüyor tenine kar taneleri, eriyor tüm hayalleri.

Özgürlüğün tadını çıkarıyor şehrin italik duruşlu erkekleri kaldırımlarda. Oysa yazı gibi yaşam da imlaya gelmez. Düzene sokulan kelime ne derece yapaysa, anlamsızsa, düzene sokulan insan da öyle. Bordrolarla hizaya geçmiş mahlukatların oksijen tüketmesi dururken, ineklerin metan gazlarına takılarak dünyayı güzelleştireceğini sanan kilim adamları örmeye devam ediyor duvarları.

Adres soruyor takım elbisesinin altına kravatı görünecek şekilde gri süveter giyen ve sırf bu kılıktan dolayı beni betimleyeme küstüren adam. Sanki varacağı adres hayatında kelebek etkisi yaratacakmış gibi yönlendirilmek istiyor. Oysa her sokak çıkmaz. Çıkarsa hayat olmaz..

Fırça atıyor ayaklara en kral fetişist gibi bir ayakkabı boyacısı. Zevk değil, ekmek parası için. Ocağına çam ağacı dikmişler yeni yılda. Süslemişler en gerçekçi acılarla. Yalnız en üste bir sevda oturtmuşlar hafifletsin diye hüznü. Gece olunca karısının beleş bedenine boşaltıyor tüm yorgunluğunu..

Ve bir kadın yatağının yalnızlığında düşlüyor sevgilisinin uzak bedenini. Kim bilir kaç alarm erteledi bölünen rüyaya içerleyip. Hep bir kalkış saati var düzen adına, oysa ne uçaktı ne tren, insandı bahsi geçen..

Güneşin tersten doğuşu olacak seninle başlayan günün sabahı. Kızıla boyanmış denizlerde yakacağız özlemden kanser olmuş hücrelerimizi, alevler yakamoz yapacak. Bir elimizde kahve, diğerinde geçmişimiz gibi acı çikolatalar. Kahkahalarımız delirtecek zamanı. Nasıl da gerçek gibi anlatıyorum aslında gerçek olan rüyamı..

Uzun zamandır rüya görmüyorum. En son piercingli, küpeli bir dede görmüştüm eksi kırk dokuzluk bir soğuklukta. Asasını sallayıp bağırıyordu; “Kanımın özünü hazmedemeden kusmuşlar, yeri gelmiş ahkam kesip durmuşlar, önce gülmüş, sonra fesat bakmışlar.. Yazık, tüm soysuzluklarıyla soyuma isim olmuşlar.” İnsanın kendi yaşlılığını görmesi ne tuhaf!

Hiç gündüz tarifesi açtırmadım hayatımda. Belki de o yüzden yüklü geliyor hüzünler. Yalnızlıkla pişiriyorum beynimi. Yıllardır doğum günlerimi hatırlayan sadece bankalar ve fatura ödediğim kuruluşlar. Bir de göz yaşlarımdan arta kalanlarla elde edilmiş bir yaş pastayı bilinçsizce önüme koyan ve ısrarla tarih sahnesinden silinmiş “mutluluk” temennisini beynime matkap gibi sokan ailem. Nice sahte yıllara!

Hayat bir sınavsa bilmek istiyorum, orta yaş başarı puanım kaç? İleriki yaşlara adımlarımı ne kadar etkiler? Geçmişim ek puan olarak yansır mı ruhuma? Şayet manuel ölümü seçersem kadro verilir mi cennet bahçesinde? Yürütmeyi durdurma kararı alıyorum, zaten yürütülecek bir yanı da yok bu saçmalığın.

Saçmalık dedim de, sahi, bu şehirde benden başka aşık yok mu, neden erimiyor hala karlar? Ateşsiz aşk mı olur? Her şey de devletten beklenmez ki, dağıtılan kömürler ne oldu? Yok yok, bahanelerle kendimizi kandırmayalım. İşin doğrusu; İki sevgili bir aşk edemedik..



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Cehennem Başkalarıdır
Lümpen Akademisi
Bulantı
Özlüyorum Aşktakal
Bilinçaltılı Ganyan

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kukla [Eleştiri]


Taylan Özkan kimdir?

Bir yol hikayesinin ilk adımları. .

Etkilendiği Yazarlar:
Sartre, Bukowski


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Taylan Özkan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.