..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sanatçý, toplumda uzun çalýþma ve çabalardan sonra alnýnda ýþýðý ilk duyan insandýr. -Atatürk
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > 7nci Sanat (Sinema) > rey'an yüksel




18 Aðustos 2009
Ýnsan Ruhunun Belgeselini Yapmayý Amaçlayan Bir Yönetmen: Zeki Demirkubuz  
rey'an yüksel
Zeki Demirkubuz son dönem baðýmsýz, minimalist Türk sinemasýnýn, çoðunlukla toplumun dýþýna itilmiþ erkeklerin gözüyle hayatýn, aþkýn, tutkunun, nefretin, ihanetin, kýsacasý insan doðasýnýn anlatýldýðý karanlýk, kirli ve gerçekçi filmlerinin yönetmeni…


:CEBD:
Zeki Demirkubuz son dönem baðýmsýz, minimalist Türk sinemasýnýn, çoðunlukla toplumun dýþýna itilmiþ erkeklerin gözüyle hayatýn, aþkýn, tutkunun, nefretin, ihanetin, kýsacasý insan doðasýnýn anlatýldýðý karanlýk, kirli ve gerçekçi filmlerinin yönetmeni…


Hikâyelerinde insan doðasýný anlatmayý özellikle seviyor yönetmen, iyiyle kötüyü, ihanetle tutkuyu, sevgiyle nefreti hep dengede tutuyor. “Ýyi olmadan kötü var olamaz” düþüncesiyle filmlerindeki çoðu kötü olduðunu düþünebileceðimiz insanlara dört büyük din kitabýnda geçen isimleri veriyor: Ýsa, Musa, Meryem, Harun, Yusuf…

“Ýnsanýn doðasý böyle çünkü. Ýyilik kötülük kavramlarýný nasýl anlayacaðýz? Karamazov Kardeþler'de iki kiþi konuþur. Biri var, hayat adýna iyi þeyler isteyen. Öbürü de kötülükle daha yüzleþebilen. Biri 'her þey iyidir' diyor, öbürü 'olur mu?' diyor, 'her yerde kötülük var'. Diðeri 'yok diðer her þey iyidir' diyor gene. 'Peki' diyor 'çocuklara tecavüz etmek de mi iyi?' 'iyidir' diyor. 'Çocuk için kötüdür ama tecavüz eden için iyidir. Zaten iyi olmasa yapmaz'. Beriki 'bunu nasýl savunursun! Ýnsan olmak nerde kaldý?' deyince 'Ama þu da var.' Diyor, 'O tecavüzcüyü öldürmek de iyidir'. Buradaki 'iyidir' bir ironi. Totalde hayat kötüdür. Bir þekilde dünyaya gelmiþsek bu hayatý yaþamak zorundaysak ve bu hayat iyilikten daha fazla kötülükse, tatlý kadar acýysa, burada ayrým yapma þansýmýz yok. Doðamýz bu, yapacak bir þey yok. Bunu savunmak veya karþý çýkmak hakkýmýz var ama bu hakikati görmezden gelemeyiz. Beklentilerimiz, özlemlerimiz, ideal arayýþlarýmýz ne olursa olsun, gerçek hepsinin üstünde ve hepsinden daha mutlaktýr, büyüktür. Bunu kabul etmek zorundayýz. O yüzden Zagor'u iyilikle- kötülükle açýklayamayýz. Arkadaþý için canýný verdi. “


der Demirkubuz ve aslýnda Fihimafih’de Mevlana da…


Kötülüðü, iyiliði yapan bir midir, iki midir diye (birisi) sordu.

(Mevlânâ) cevap verdi:

Karþýlýklý konuþurken, iþkile düþünce kesin olarak iki olur. Çünkü hiç kimse kendisine aykýrý olamaz, kendisiyle karþýlaþamaz. Bu yüzden de kötülük, iyilikten ayrýlamaz. Çünkü iyilik, kötülük olmadýkça olmaz. Anlaþýyorlar ya, iyilikten vazgeçmek de kötülükle olur; kötülüðe düþkünlük olmasaydý kötülükten vazgeçmeye de kalkýþýlmazdý; hiçbir þey de meydana gelmezdi. Hani Mecûsîler derler ya; Yezdan, iyilikleri yaratandýr, Ahriman kötülükleri, istenmeyen þeyleri yaratan. Cevap verir de deriz ki onlara: Sevilen þeyler, sevilmeyen, istenmeyen þeylerden ayrýlmaz ki. Çünkü istenmeyen, sevilmeyen bir tarafý olmayan sevgili bulunamaz. Zâti sevgili, istenmeyen, hoþlanýlmayan þeyleri bulunmayan kiþidir; fakat istenmeyen, hoþlanýlmayan þeylerin yok olmasý, o çeþit þeyler olmadýkça mümkün deðildir. Sevinç, gamýn yok olmasýdýr hani; amma gamýn yok olmasý, gam olmadýkça mümkün deðildir; þu halde her ikisi de, birbirinden ayrýlmayan tek bir þeydir


diyerek tam da benzer þeyleri yaklaþýk 800 yýl önce söylemiþtir…


Sinemasý üstüne müzik eklemez Demirkubuz, müzik yerine, insan sesi, araç sesi, dýþ ortamýn sesi, kalabalýðýn sesini kullanmayý sever, týpký hayatýn kendisindeki gibi. Bunu açýklarken de:


“Sinemayla müzik kötü bir evlilik... Tuhaf bir evlilik... Hiçbir kriteri olmayan aþaðýlýk bir evlilik derecesinde birbirini kullanan evlilikler vardýr. Ýnsanlar birbirlerini kullanmak için o iliþkinin içinde kendilerini bulurlar. Günümüzde müzikle sinema iliþkisi biraz da buna benzedi. O onun pisliklerini eksikliklerini kapatýyor, diðeri de onun pisliklerini kapatýyor. Bunu böyle görüyorsam, bu konu benim dikkat etmem, hatta dikkat etmemden öte tavýr göstermem gereken bir konu. Bir sahneyi yeteri kadar olmasý gerektiði gibi anlatamazsýnýz yine ayný þekilde mizansenini sahnenin yazýlma amacýný anlatamazsanýz müzik devreye girer"

der.


Dýþ ses olarak kullandýklarýndan en önemlisi televizyon sesidir, hemen her filminde çoðunlukla sahnenin gereðine uygun, televizyonda bir film oynamaktadýr. Bazen, seyrettiðimizin bir film olduðunu bize özellikle inandýrmak ya da hatýrlatmak ister gibi, daha önce çektiði ama kronolojik olarak daha gerçekleþmemiþ olaylarý içeren filmini arka fonda bize dinletirken, bazen de film seyrederken üzülen otelciyi sakinleþtirir kahramanýna “abi film bu ya” dedirterek. Aslýnda her ne kadar olaylarý film kurgusunda bize sunsa da bizden birileridir hikayelerindeki, belki yaþadýklarýmýza benzer þeyler deðildir yaþadýklarý kahramanlarýnýn, ama sokakta yanýndan geçerken hiç haberdar olmadýðýmýz birçok insanýn hayatlarýdýr anlattýklarý.


Yapaylýðýn hiçbir türüne izin vermediði için, sinemasýndaki ýþýk da müzik gibi doðal olarak buna yansýmaktadýr, fazladan ve doðal olmayan bir ýþýða yer vermez, Demirkubuz filmlerinde. Genellikle belki bizim evimizde uyuduðumuz saatlerin olaylarýný çektiði için de doðal olarak filmleri hep karanlýktýr. Mesela Yazgý’da defalarca eve girme sahnesinde Musa’yý kapkara bir ekranýn arkasýndan izleriz, ya da Masumiyet’te otel odasýnýn kapýsý hep zifiri karanlýkta açýlýr.


Kapýlara karþý özel bir zaafý vardýr yönetmenin, özellikle kapanmayan kapýlara… Masumiyet ve Yazgý’da savcýyla konuþma sahnesinde kapanmayan kapý sahnesine þahit oluruz. Kader’de Bekir ile Uður’un oteldeki konuþma sahnesinde de o kapanmayan kapýlarý görürüz, imzasý gibidir bir nevi kapanmayan kapýlar. Sinematografik olarak özellikle uzun diyaloglu sahnelerde bu tür sahnelerinin gerçekliðini verebilmek için böyle bir yola baþvurduðunu söyleyen Demirkubuz, bence bunu imzasý yapma konusunda kararlý gibi görünüyor.


Her filminde kahramanýnýn bir kez uzun konuþmalarýna izin veriyor, onun dýþýnda genelde sinemasý çok konuþulan filmler deðil daha çok duyguya aðýrlýk veriyor, duyguyu oyuncularýn oyun gücüne


Týpký Hitchcock’un kendi filmlerinde bir iki sahne görünmesi gibi Demirkubuz da filmlerinde figüranlýk yapmaktadýr, bunun da bir ego tatmini olduðunu söyleyecek kadar da açýk yüreklidir ayný zamanda.


Filmlerinde yoðun bir Camus, Nietzche, Dostoyevski hayranlýðýný görürüz, özellikle Camus “Yabancý”dan esinlenerek çektiði yoðun bir nihilizm hissedilir. Gerçi o bunu nihilizm gibi deðil de beklentilerinden kurtulup özgürleþmek olarak da okunabileceðini söyler ve ekler:


“Beklentileriniz gerçekleþmediði zaman çok büyük acý çekerseniz, çaba gösterdiniz fedakarlýk yaptýnýz, bir bedel ödeyip de yalnýz kaldýðýnýz zaman, bu beklentilerin kurbaný olmanýz çok kolay. Gerçekleþmemiþ bir sürü beklentim hayatý yaþamaktan vazgeçirmedi beni, ama pek çok arkadaþýmý tam tersi noktalara ittiðini gördüm.”

Bazen o hiççilik yerini Masumiyet ve Kader’de olduðu gibi inanýlmaz bir tutkuya býrakýr. Her þey aslýnda olabildiði kadar gerçektir, gerçekçidir. Bunu da þöyle açýklar Demirkubuz:

“Ben bunlarý gerçek hayattan diye sunmak istemem. Oradaki mesele bunun hayatta rastlanýr olup olmamasý deðil. Hiç rastlamayýz ama gerçeklik duygusu yüksektir. Bir þeye de her gün rastlarýz ama anlatýrken hiç gerçeklik duygusu yoktur. Çünkü sinema benim için zaten gerçektir, korkularým da özlemlerim de gerçektir. Özlemlerimden yola çýkarak hiç yaþamadýðým, görmediðim olaylarý anlatabilirim.

Mesela Yazgý'daki Musa için "Hakikaten böyle insan olur mu?" sorusu soruldu. Bu bana sorulacak soru deðildir, insanlar kendilerine sorsunlar. Ben ne diyeyim! "Olur" demem lazým ama ayýp olur gibi geliyor utanýyorum. "Ben yaþadým, vardý bu adam" Bunlar tartýþmayý kýsýrlaþtýrýr, ben oraya inmem. "Olmaz" der keserim. Gururuma bile yedirmem bunu açýklamayý. Demek ki eðer sinema, üzerine düþüneceðimiz, sorguladýðýmýz bir þeyse yönetmenin sorgulandýðý gibi seyirci de sorgulanacak. Ben zaten sorgularým, onun için böyle filmler yapýyorum. Çünkü benim için seyirciyle sorunum var. Seyirciyi yadsýmýyorum çok önemli. Ama hangi seyirci? En kuþkucu, en uzaktan bakan, en karamsar, en karanlýk adama film yapýyorum.”

Anlaþýlmayaný, karanlýðý anlamak için film yapan Demirkubuz, aslýnda bunlarýn ihtiyaçtan doðduðunu düþünüyor bir yanýyla çünkü O’nun için acý, korku, aþk, ihanet, kader belirsizlikten, muðlâktan, anlaþýlmayandan kaynaklanýr. Kansere çare bulunmak üzereyken aþk acýsýna, ihanete, yalnýzlýða en ufak bir çare bulunamamasýnýn belki sinemayla en azýndan yol gösterici olabileceði bir alan olacaðýný savunuyor.


Son çekeceði filmi “Kýskanmak” Serhat Tutumluer, Berrak Tüzünataç ve Nergis Öztürk’ün rol aldýðý bir roman uyarlamasý... Yazar Nahit Sýrrý Örik’in 1946 yýlýnda yazdýðý ayný adlý romanýndan senaryolaþtýrýlan film, 1930’lu yýllarýn Zonguldak’ýnda geçiyor. Bu Demirkubuz’un ilk dönem filmi. Filmlerinde genellikle belli bir dönemi anlatmaksýzýn, neredeyse zaman kavramý kullanmaya yönetmen bu kez belli bir dönemi anlatacakmýþ “Kýskanmak” filmiyle.


Her haliyle yine bir insan doðasý filmi olduðunu söyleyen Demirkubuz en büyük farkýnýn anlattýðý dönem itibarýyla mekanýn, kostümlerin, atmosferin sýfýrdan yapýlmþ olmasýna dikkat çekiyor ve filmin konusun özellikle çirkin olmakla ilgili olduðunu söylüyor. Filmin 2009 yýlýnýn sonunda vizyona girmesi bekleniyor.



“Yine insanýn doðasýyla ilgilenen bir film hazýrlýyorum. Bu anlamda da tema ve mesele olarak diðer filmlerimden farký yok. En büyük farký anlattýðý dünya, atmosferi ve dönem olmasý. Dönem filmi olunca diðer filmlerimde olduðu gibi bir þey deðil... Çok daha fazla talepleri olan bir film. Mesela film için kullandýðýmýz ev sýfýrdan yapýldý, Ýstanbul’dan kamyonlarca eþya getirildi. Tüm kostümler dikildi.


Çirkin olmanýn nasýl bir þey olduðu üzerine çok kafa patlattým. Çirkin olmaktan güzelliðin nasýl göründüðünü görmeye çalýþtým ama çok büyük emek verdim bu konu için. Gündelik hayatta hiç fark etmediðimiz, adam yerine bile koymayacaðýmýz bir insanýn sýradan hatta çirkin bir kadýnýn hatta kurumuþ bir kadýnýn dünyasýnda neler olabileceðini hatta bir gün fýrsatýný bulunca ne gibi trajedilere yol açabileceðini çok merak ettim. Zaten romaný çekmeye karar verince diðer her þeyi unuttum, tamamen buna odaklandým.


Genel olarak sevsinler ya da sevmesinler iliþki kursunlar ya da kuramasýnlar... Benim istediðim þey de budur zaten. Bir kiþiliði hissetmelerini saðlamak. Bir insanla tanýþýrsýnýz.

Ýsterseniz bu insaný çok sevin, isterseniz nefret edin; eðer bu bir kiþilik uyandýramamýþsa sizde sevginiz ya da nefretiniz birkaç gün sonra geçer. Ama bir kiþilikse hangisi olursa olsun, sizde bir þey uyandýrýr. Bir duygu yaratýr sizde . Benim amaçladýðým þey zaten böyle bir þey. Yurtdýþý ya da yurtiçinde bu fark etmiyor. Sadece böyle bir kiþiliði hissettiklerini görmek istiyorum ve görüyorum.”

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Türk Sinemasý Auteur Döngüsü
Gönderen: murat uþun / , Türkiye
21 Þubat 2010
Zeki Demirkubuz, Camus ve Dostoyevski'ye ilgisi,toplumumuza tuttuðu aynanýn berraklýðý ve cesaretiyle hayranlýk uyandýran, ilginç bir auteur (bir filmin yapýlan ve yapýlamayanýndan sorumlu yönetmen). Sayýn Demirkubuz vesilesiyle son dönemde farkettiðim bir döngüyü dile getirmek istiyorum. Takdir edersiniz ki bu döngü önermesi sadece bir gözlem, hatta aslýnda önerme bile sayýlmaz. Örnek vermeye çalýþýrsam; Çaðan Irmak'ýn, Karanlýktakiler filmindeki, eski mahalle insanlarý öykülerinin sizi saran samimiyeti, Reha Erdem'in Korkuyorum Anne filmindeki sýcaklýðý çaðrýþtýrýyor. Reha Erdem'in Hayat Var eserindeki panoramik görsellik, istenmeyen yaþamlarýn geçmek bilmezliðinin yarattýðý bezginlik de Nuri Bilge Ceylan'ýn tarzýný çaðrýþtýrýyor. Nuri Bilge Ceylan'ýn Üç Maymun eseri ise Zeki Demirkubuz'un üçüncü sayfa insanlarýnýn kýyýcýlýðýný ortaya döken ve çýplak gerçeði adamýn kafasýna çarparak sunan doðrudan anlatýmýný çaðrýþtýrýyor.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn 7nci sanat (sinema) kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Trainspotting
Dikkat! Þehvet

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Felsefik Þiir [Þiir]
Metronom [Þiir]
Kör Nokta [Þiir]
Bulanýk Þiir [Þiir]
Oyun Gibi [Þiir]
-miþ [Þiir]
Kaptan I [Þiir]
Soðuk Þiir [Þiir]
Maratoncu [Þiir]
Kurdeleli [Þiir]


rey'an yüksel kimdir?

Aslýnda her ne kadar Türkçe yazmayý çok sevsem ve onun gerektirdiði tüm yazým kurallarýna son derece dikkat etsem de ismimi küçük harfle baþlatýyorum uzun yýllardýr ve sonralarý öðrendim ki e. e. cummings de öyle yapmýþ, sevinmeli mi ya da yine birileri benden önce düþündüklerimi uygulamýþ diye üzülmeli miyim bilmiyorum. Militan ruhluyum ve bir gün ismimin içindeki bir harfi attým bir kýzgýn anýmda, harfin yerine konacak bir apostrof çýktý sonra "ben buradayým" diye, onu da berime aldým ve reyan oldum, öðrendim ki meðer rey'an Osmanlýca'da herþeyin öncesi demekmiþ, reyhanýn fesleðen olduðunu bilirsiniz. Yazýn dilinde bu ismi kullanýyorum ve bir çok dostum beni böyle bilir.

Etkilendiði Yazarlar:
Yaþar Kemal ve Cemal Süreya


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © rey'an yüksel, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.