..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ben bir öğretmen değil, bir uyandırıcıyım. -Robert Frost
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > ozan




26 Ekim 2009
Korku Kuyusu  
ozan
Buraya gençliğindeki mutluluğu tekrar bulmaya gelmişti. Yola çıkarken, mutluluğunu burda unuttuğunu düşünüyordu. Anılarını sıraya koydu, görevlinin getirdiği çayı yudumlarken. Uzun uzun, saatlerce tebessüm ederek izledi bütün anıları, kaçıncı çayını ve siğarasını içtigini oda bilmiyordu. Fakat yinede hayatını kabusa çeviren, mutsuzluğun sebebini bulamamıştı anılarının arasında. Yorulduğunu hissetti birden. Acemi bir yazarken buraya geliş sebeini düşündü, başarmış, küstah bir gülümsemeyle.


:BBBC:
....Durun diye bağırdı birden adam oturduğu yerden, Sesi cılızdı ve kimsenin duymadığını zannederek tekrar bağırdı.
Cama yüzünü iyice yaklaştırıp ayağa kalkmıştı, ve arabanın içindeki herkezin şaşkın bakışları altında camı kucaklar gibi,
ellerini iki yana açmıştı. Endişelenen genç muavin, adama temkinlice yaklaştı ve iyimisiniz diye sordu? Adam evet
iyiyim fakat hemen inmek istiyorum, lütfen arabayı durdurun dedi. Adamın sesinde büyük bir ağrı, bir acı vardı sanki. Genç
muavin tekrar sordu, bir yerinizmi ağrıyor, neyiniz var? o sırada şöför arabayı yolun kenarında durdurmuştu, ve herkez cama
yapışmış adama bakıyordu. Arabanın durduğunu farkeden adam hızlı bir hareketle camdan ayrıldı ve koridordan koşarak
geçti. Arabanın açık kapısının önünde durdu. Öylece kapdan dışarıya bakıyordu. Hareketleri artık yorgun bir insanın hareketleri kadar yavaştı.
Sakin adımlarla üç basamaklı merdivenden indi ve hasretle derin bir nefes çekti. Şöförün onu aynadan izlediğini anladı hemen, kafasını sağa çevirdiğinde.
Sol elini havaya kaldırarak gidebilirsiniz dercesine elini salladı adam.
Sakince sağ elini ceketinin cebine attı ve bir siğara çıkardı. Sigarasını yaktığı anda adımlamaya başldı bildiği, ve özlediği bu yolu.
Neyi özleyeceğini şaşırdı birden, ve geçmişte anılarında kalan yolları, denizleri, dükkanları, insanları hepsini aynı anda görmek istedi. Yolun sonu
yaklaştıkça ve deniz göründükçe, yine kontrol edilemez bir heyecan sardı tüm vücüdunu. Onca yıl geçmesine ragmen herşey eskisine yakındı. İskeleye yanaşan
vapur ve yeni gelecek yolcuları, vapurun üzerinde dinlenerek bekleyen martılar. Bu şehri nekadar sevdiğini söylediği sohpetler geldi aklına.
Büyük bir insan toplulu arasında kayarak
onları bekleyen vapura doğru ilerldi. Herzamanki yerini aldı vapurun en arkasında. Anlaşılmaz bir Türkçeyle çay diye bağıran satıcıyı bekldi. Beklediği
satıcı göründüğünde, ögretmeninin onu görmesi için, israrla parmağını kaldıran bir ilk okul ögrencisi gibi, elini salladı satıcıya. Hep yaptığı gibi yasak
olmasına rağmen sigarasını yaktı, çayının yanında. Son yudum aldığı çay bardağına baktı dikkatle, tam 20 yıl önceki bir anı canlandı çay bardağının
içinde, çaya para vermemek için, denize atardı bardağı ve hemen bulundugu yeri değiştirirdi. Hüzünlü bir gülümseme yerini aldı o an yüzünde, ve sıkıca elinde
tuttuğu çay bardağını var gücüyle denize fırlattı, ama bu sefer yerini değiştirmedi ve bunu kaç defa yaptığını düşündü, kendi hesabına göre bunu 50 defa
yapmıştı. Çayın parasını almak için gelecek olan satıcıyı bekldi. Yanına yaklaşan satıcı adamın elinde bardak olmadığını görünce, geri dönmek istedi, o an gençken
bardağı attıktan sonra yerini değiştirdiğine pişman oldu birden '' KORKAK'' dedi kendine. Arkasını dönen satıcıya seslendi ve bardağı denize
düşürürdüğünü söyledi, bardağın parasıyla beraber borcunu ödedi satıcıya.
İskeleye yanaşan vapurdan tekrar büyük bir kalabalıkla beraber kıyıya doğru
kaydı. Vapurdan indikten sonra ne yapacagını bilmeden sağa sola baktı. Aklına sol tarafa doğru yürürse, gençken oturmayı en çok sevdiği yere gidebileceği
geldi. Sola doru yürüdü deniz kenarından, yürürken ne çok anısı olduğunu düşündü, her adımda bir anı canlanıyor. Zihninde hızla haraket eden anıları
sıraya koyması gerektiğini düşündü, çünkü anılar bu şekilde dağınık saldırırsa buraya gelme amacından sapacağını biliyordu. Bunları düşünürken kendini birden
gelmek istediği yerde buldu. İzmirliler buraya balkon der, burasıda sokaga doğru uzanan balkonlar gibi denizin üzerine uzanır. Gençken arkadaşlarıyla
burada çay içerlerdi, ve bazen görevlilerden gizlice şarap. Çok mutlu bir gençliği olduğunu düşündü, görevliye çay siparişi verirken.
Buraya gençliğindeki mutluluğu tekrar bulmaya gelmişti. Yola çıkarken mutluluğunu burda unuttuğunu düşünüyordu. Anılarını sıraya koydu, görevlinin
getirdiği çayı yudumlarken. Uzun uzun, saatlerce tebessüm ederek izledi bütün anıları, kaçıncı çayını ve siğarasını içtigini oda bilmiyordu. Fakat yinede
hayatını kabusa çeviren, mutsuzluğun sebebini bulamamıştı anılarının arasında. Yorulduğunu hissetti birden. Acemi bir yazarken buraya geliş sebeini düşündü,
başarmış, küstah bir gülümsemeyle. Buraya, yazdığı veya yazmayı istediği hikayeleri düşünmek için gelirdi çoğu zaman. Heyecanla Arkadaşlarına anlatırdı hikayeleri
birtek birine anlatmakta geç kalmıştı, sebebini kendiside bilmiyordu. Ne yapıyor acaba ''o' şimdi diye düşündü, halen izmirdemi? Sanmam dedi sonra gülerek, çünkü
o bir deli, asla 20 yıl bir limana demirlemez. Birden neden sadece o aklına geldi diye düşündü. Bir sürü kalablık anı içinde zaten vardı. Neden ayrıca onu
düşündü? Bunu uzun uzun düşünmesine gerek yoktu, çünkü bal gibide biliyordu sebebini. Hep sebebini inkar etmişti, ve bu mutsuzluğa sebep olacak tehlikeyi, ''o''
söylemişti uzun yıllar önce. '' KORKU BİR KUYUDUR, HER DÜŞÜŞTE KANATIR YARANI'' demişti. Korkak olduğunu ilk ''o'' farkettirmişti ona. Korkak olduğunu
biliyordu aslında, evet bazen çok kokrak davranmıştı hayatta, ve yanlızlığa sürüklemişti bu korkaklık onu. Bunu biliyordu fakat yüzleşmektende korkuyordu hep.
Bahaneler üretmişti kendine yıllarca, ''Bu kadar para kazanan bir insan nasıl olurda korkak olabilirdi ki, veya bu denli herkezce tanınan bir yazar,
korkak olsa kim çekerdi hikayelerini filime'' bahanelerine hak vermek istedi yine, fakat biliyordu ki bunlar iyi kurgulanmış birer bahane sadece. Korkak
olduğunu kabullenesi gerekiyordu artık, tam 45 yaşına gelmişti. Para kazanmıştı, hemde bir korkağın yapamıyacagı girişimler sayesinde, ama zaten para
kaybetmekten hiç korkmamıştı, bu bahaneyi hemen saf dışı bıraktı zihninde. Peki yazar olamak, korkak bir insan nasıl olurda hikayelerini vitrine çıkarabilir,
hemen aklına, gençken hikayelerini çaldırmaktan nekadar çok korktuğunu söylediği sohpetler geldi. Evet çok defa hikayeleri çalınmıştı ve her defasında
yenisini yazabildiği için, onları çaldırmaktan korkmuyordu. Yani bu bahaneninde canına okumuş oldu o an. Aşktan kortuğu aklına geldi hemen, evet aşkı
zaten unuttuğu için, bu korkusuna bahane gerekmemişti. Uzun yıllar önce çok sevdiği kadınları incitmemek için onların yanına, nötür oluveriyordu birden.
O yüzden hep, seviştikten sonra sarılmak istemediği kadınları sokuyordu hayatına, çünkü onları incittiği zaman üzülmüyordu.
O haklıydı diye düşündü. Zamanı geri çevirmek istedi. Şimdi zamanı bile geri çevire bilecek bir güce sahipti, çünkü çok büyük bir yükten kurtulmuştu.
''O'' nu bulmaya karar verdi, onu bulana kadar burda kalacaktı. Hemen ayağa kalktı ve borcunu ödemek için gözleriyle görevliyi aradı. Geldiği yoldan, iskeleye
doğru yürüdü tekrar, ve yüzüne çarpan akşam serinliğinde, zihnideki tüm anıları serbest bıraktı, nekadar dagınık saldırırlarsa saldırsınlar, artık korkmuyordu.
Sahildeki bir otele yerleşmeye karar verdi hemen, iskelenin önünden geçerken, bir kaç saat öncesini düşündü, iskeleye yanaşan bir vapuru izlerken. Vapurun
ismi 9 eylül vapuruydu, gençken özellikle o vapura binmek isterdi hep, tekrar bardakları denize atışı canlandı gözlerinde. Buraya gelirken gençliğindeki gibi yine
bardagı denize atmıştı, ve bunu nekadar yaptığını hesaplamıştı, 50 defa. Fakat görevliye, bardağı denize kendi isteğimle attım, diyememişti. Birden irkildi
tekrar, korkaklık yakasını bırakmıyordu anlaşılan. Fakat bu defa adam korkaklığın yakasına yapıştı, ve kalkamak üzere olan vapura doğru koşmaya başladı,
en son binen o idi. Herzaman ki yerini aldı, vapurun arka alt kısmında, görevli göründüğünde elini kaldırmadı bu sefer, çünkü korkmasına gerek yoktu artık,
tepsideki çaylar herkeze yeterdi. Görevli yanına geldiğinde, istedi çayını ve tabii hemen yaktı siğarasını. Vapurun nereye gittiğini bile bilmiyordu
bakamamıştı tabelaya koşarken, ama umrunda deildi nereye gittiği. Çayını bitiridi ve yine elindeki bardağı denize bıraktı. Görevli boş bardakları toplamaya
geldiğinde onu yanına çağırdı, anlatmaya başladı, gençken ve birkaç saat önceki seferde bardakları denize atışını, hepsini özetle anlattı ve şimdi hesap 52
olmuştu, hepsinin parasını topluca ödedi ve tarif edilemez bir mutlulukla indi vapurdan.
Artık iktirseler bile düşmezdi korku kuyusuna birdaha........................

















.Eleştiriler & Yorumlar

:: Elinize, yüreğinize, kaleminize sağlık
Gönderen: Didem / , Türkiye
2 Ocak 2010
Öykünüzde şu an tek tek sayamayacağım hoşuma giden dikkatimi çeken pek çok nokta var, hatta KORKU BİR KUYUDUR, HER DÜŞÜŞTE KANATIR YARANI cümleninizin üzerinde düşünüp, kendi yansımalarımı ortaya çıkarma isteği geçti içimden. Öykünüzü okuduğumda, bir film gibi gözümde canlandırabildim ve karakterin duygularını hissedebildim. Aşağıdaki cümlelerinizde;çok içten, gerçekçi ve önemli bir paylaşımı sade ve etkileyici bir dille aktardığınızı hissettim: Hep sebebini inkar etmişti, ve bu mutsuzluğa sebep olacak tehlikeyi, ''o'' söylemişti uzun yıllar önce. '' KORKU BİR KUYUDUR, HER DÜŞÜŞTE KANATIR YARANI'' demişti. Korkak olduğunu ilk ''o'' farkettirmişti ona. Korkak olduğunu biliyordu aslında, evet bazen çok korkak davranmıştı hayatta, ve yanlızlığa sürüklemişti bu korkaklık onu. Bunu biliyordu fakat yüzleşmektende korkuyordu hep. Yeni yazılarınızı merakla bekliyorum.Didem




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Cumba


ozan kimdir?

adım ozan. yazı yazmaya önce şiir yazarak başladım çünkü aşık olmuştum, aslında şöylede denilebilir, yazı yazmaya aşık olunca başladım. daha sonra izmirin aliağa ilçesinde yerel bir gazetede (www. aliagaekspres. com. tr) yaklaşık bir yıl makale yazdım. şimdide kısa hikaye ve roman yazıyorum. bu siteyi tesadüfen buldum ve gerçekten beğendim ilk denmelerimi burada paylaşacağım.

Etkilendiği Yazarlar:
yaşar kemal, nazım hikmet, aziz nesin, yılmaz özdil, bekir coşkun, yılmaz erdoğan,


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ozan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.