Öðrenci olmak kuzu kuzu okula gitmektir. Sonra sýraya girip hizaya girmektir. Saçýnda þu var, gözünde boya var, elbisende leke var, var oðlu var sözlerini duymaktýr. Öðrenci olmak hasta kabul edilmektir. Bir muayeneden geçer gibi kontrol edilmektir. Öðrenci olmak sýraya adýný yazmaktýr, duvara dayanmaktýr. Bütün nemli düþünceleri mendiliyle kurutmaktýr. Öðrenci olmak yazýt olmaktýr. Oku oðlum yaz kýzým seslerini duyarak bilgilerin beyne kazýnýlmasýna çalýþýlmasýdýr. Öðrenci olmak adýn ne olursa olsun sus soyadýný taþýmaktýr. Ayþe Sus, Melisa Sus, Orhan Sus gibi... Öðrenci olmak gibi olmaktýr. "Oðlum niçin Ali gibi akýllý durmuyorsun?" örneðinde olduðu gibi. Öðrencilik hiç kolay deðildir bir sýnýfýn içinde dakikalarca konu mankeni gibi durman gerekir. Ondan sonra hoca sorar: Kýzým konuyu anladýn mý? Nasýl anlayayým hocam þu an mankenlik yapýyorum diyemezsin bile. Saçýný baþýný yolarlar. Baþýn belaya girer yani. Öðrenci olmak bir devlete ait olmaktýr. Kurallarla, kanunlarla karþýlaþmaktýr. Kedinin pisliðini örtmesi gibi, gizliden gizliye kopya çekmektir. Öðrenci olmak koca koca yüzler varken on almaktýr. Sonra kýrmýzý don gibi utançtan kýzarmaktýr. Yani kýrmýzý donun utandýðýna ilk defa þahit olmaktýr. Öðrenci olmak saðcý olmaktýr, solcu olmaktýr; fakat adam yerine konulmamaktýr. Öðrencilik bangýr bangýr baðýrmaktýr; ses telleriyle saz çalmaktýr. "Telgrafýn tellerine kuþlar mý konar. "deyip polise sapanla taþ atmaktýr. "Yürü oðlum içeri, dýþarýsý sana çok gelir; bak bakalým içerdeyken ziyaretine kim gelir." þarkýsýný polisten duymaktýr, öðrenci olmak. Öðrenci olmak, aþýk olmaktýr. Sevdiceðiyle okuldan kaçýp kaçamak yapmaktýr. Kaçarken geride bir ajan býrakmamaktýr. Çünkü Türkiye'de sevmek namus meselesidir. Sevince ne zaman meþru olmayan çocuðu doðuracak diye beklerler. Sanki sevmek anne olmak baba olmaktýr. Sanki anneler babalar birbirini çok severler, yine de her gece beraber yataða girerler. Sevmek el ele tutuþmaktýr. Sevmek bulutlarý yatak yapmaktýr. Dünyanýn bütün dertlerinden oluþan bir tostu, dost ile paylaþmaktýr. Öðrenci olmak dostluk kurmaktýr. Bir zeytini, bir dilim ekmeði güler yüzle tatlandýrýp, güle oynaya yemektir. Öðrenci olmak dert çekmektir, tarlaya bol bol patlýcan ekmektir. Her ikisi de mordur. Her ikisi de sýkma candýr. Öðrenci olmak ihaneti görmektir. Cüzdanýndan paran çalýnýr, dolabýndan donun alýnýr. Bunca ihanet içinde öðrenci olmak karakol gibi saðlam durmaktýr. Kimseyi suçlamamaktýr. Davayý hakime býrakmaktýr. Yaþamak, herkes için aynýdýr. Sadece baþkasý olmak vardýr. Baþkasý olmak herkesten ayrýlmaktýr. Öðrenci olmanýn baþka bir tadý vardýr. Öðrenci olmak dostluðu, arkadaþlýðý, aþký doya doya yaþamaktýr. Öðrenci olmak vedalaþýrken utanmadan aðlamaktýr. Ne utanç verici deðil mi? Aðlamaktan utanýr olduk, sarýlmaktan utanýr olduk, yan yana gelmekten utanýr olduk. Öðrenci olmak, noktayla virgülü yan yana getirip, noktalý virgül yapmaktýr. Ve bundan utanmamaktýr. Öðrenci olmak göz önünde olmaktýr. Toplumun gözü kocamandýr. Hep seni gözetler ama baþýna bir þey gelse, bir damla kirpiklerinden yaþ gelmez. Bu yüzden öðrenci olmak zavallý olmaktýr. Çünkü zavallýlara, ekmek verilir, yemek verilir, para verilir ama bir damla gözyaþý verilmez. Öðrenci olmak kör vicdanlara kalmaktýr. Öðrenci olmak onurlu kalmayý öðrenmektir. Ve þu hayat okulunda hepimiz öðrenciyiz aslýnda. Her þeyi öðrendik de onurlu yaþama öðrenemedik.Onurlu yaþama konusunda hepimiz sýnýfta kaldýk. Ne mutlu onuruyla yaþamasýný bilene. Ne mutlu ekmeðini onuruyla kazanýp, onu bir baþkasýyla paylaþabilene.