Sürülerin Koruyucusu
(Özgür Kavaz) 7 Ocak 2011 |
Çeviri |
| |
Fernando Pessoa modern Portekiz edebiyatýnýn kurucularindandir. Portekiz gazetelerine yaptýði Ýnglizce`den çevirilerden sonra deðiþik isimler altýnda baþladýðý yazma hayatýnda, ürettiklerinin farklýlýklarýyla modern dünya edebiyatýna yeni bir yapýda kazandýrmýþtýr. Bu bahs edilen degisik isimler sadece birer isim degil, baslibaslarina birer özne, birer yazar. Önemli pseudonymleri: Alvaro de Campos, Ricardo Reis, Alberto Caeiro, Bernardo Soares ya da Fernando Pessoa...
|
|
Bana Anlat...
(Özgür Kavaz) 25 Mayýs 2004 |
Öyküsel |
| |
Bana çocuklarımın adını söylersen /
sana gözyaşı olurum /
nemli dudaklarında |
|
Sisler Altinda Bir şehir
(Özgür Kavaz) 23 Mayýs 2004 |
Modern |
| |
İçindeki sızı ancak bu böyle uslanırdı. Bütün bunları hatırlamaya hiç gerek yoktu halbuki! Birazdan, buz gibi kaygan asfaltın üstünde bir oyana bir bu yana savrulup, demir bariyerlere çarparak duracaktı araba. |
|
Aşk Mektubu
(Özgür Kavaz) 15 Ocak 2004 |
Soyut |
| |
„Aşık olmaya ne kadar da hazır olduğumuzu bilmelisin“ demişti dedem. Ve anlattığı aşk masallarında, hep kendimi aradığımı, şimdi biliyorum. |
|
Mektup
(Özgür Kavaz) 18 Eylül 2001 |
Soyut |
| |
Bir kaç kelime bulup, bunlarý kalbimin ve ruhumun derinliðindeki renklerle karýþtýrýp, çocukluðumdan beri kendimle taþýdýðým hüznümün süzgecinden geçirerek sana seslenmek istedim. |
|
Masal ve Yalnýzlýk
(Özgür Kavaz) 16 Eylül 2001 |
Modern |
| |
O sabah uyandýðýnda kafasý karmakarýþýktý. Önceki geceden, uykusundan, yolculuðundan ve rüyalarýndan kalmasý gereken acýlarý yoktu. Hiçbir þey yoktu! |
|
17 Mevsim
(Özgür Kavaz) 14 Eylül 2001 |
Modern |
| |
(baska bir dilde anlatsam sevsem öpsem...) |
|
|
...
Henüz yirmi yaþýndayken, bu yolu gidip gelmeye baþladýðýmda, sigara bile içmeye baþlamamýþtým. O kadýnla tanýþtýktan sonra artýk sigara içmek kendini farklý hissetmenin bir göstergesiydi. Günün birinde, yine bu yolda giderken, hayatýmý deðiþtirecek gercekleri bulacaðýmý bilmiyor ve herþeyi bu kadar farklý görmüyordum.
Her sabah ayný saatte ayný trene binip meslek eðitimi yaptýðým iþ yerine giderken, en çok garipsediðim þey; bu kadar çok yaþlý insanýn uyumuyor olmasýydý. Yaþlý insanlar sanki hiç bu saatlerde dýþarýya çýkmýyorlarmýþ gibi geliyordu bana eskiden. En rahat ve en huzurlu insanlarýn yaþlýlar olduðunu anlamam için pek fazla zamanýn geçmesi de gerekmedi. Onlarý tanýdýkça içimde bir an önce yaþlanmak için inanýlmaz bir istek doðuyordu. Yolculuklarda dinlediðim, yaþamla ilgili gerçekleri çizgisiz defterime not þeklinde yazýyor, hikayeleþtiriyordum. Sonrada bunlarý yine onlara okuyor ve övgülerini alýyordum...
|
|