Yazar Tanıtımı | Edebiyatın karın doyurmadığını bile bile aç kalma pahasına yazmaktan imtina etmeyen, hayal gücünden çok izlenim ve gözlemlerini yazmaktan büyük keyif alan, yazarken adeta orgazım olan sıradışı bir yazar |
Yazısının Özellikleri | Güneşin doğuşunu, suyun akışını, kuşların cıvıldayışlarını, emekleyerek yürümeye çalışan bir bebeğin korkmadan, çekinmeden sürprizlerle dolu hayatın üzerine üzerine gidişini… Gayri resmi bir düzensizlikte dolaşmakta olan kara bir düzene inat sokakları, in |
Edebi Etkiler | Roman, Hikaye, Şiir, Biyografi, Gezi |
Benzer Yazarlar | Knut Hamsun, Çehov... |
Özgeçmiş | ŞEVKET BAŞIBÜYÜK
1968 Kâhta doğumludur.
İlk, orta ve lise tahsilini Malatya’da tamamladı.
Muhtelif gazete ve dergilerde şiir, hikâye ve denemeler yazdı.
1997’de Malatya’da yayınlanan Hakk’a Özlem Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürlüğüne getirilmesiyle gazeteciliğe başladı. Ayrıca Medeniyet Gazetesi’nde Yazı işleri Müdürlüğü görevini yaptı.
Malatya Üniversitesi’nde uygulanan başörtüsü yasağını protesto gösterisinin yapıldığı Nisan 1999’da, haber yapmak amacıyla olay mahallinde bulunduğu sırada gözaltına alındı.
TCK’nın 2911 daha sonra 312 ve bilahare 146/2 maddelerinden idamla yargılandı. Cezaevi anlarını “Bir İdamlık Kent” adıyla kitaplaştırdı. İlk birinci ayında 2 bin 500 adet satarak bu alanda rekor kırdı. Tarihi belge niteliğindeki bu kitap hakkında hem soruşturma açıldı hem de yayın dağıtımı yasağı konuldu.
Yedi çocuk babası olan Başıbüyük hâlen Malatya’da ikamet etmekte olup yazı çalışmalarını sürdürmektedir.
Yayınlanmış eserleri:
1-Bir İdamlık Kent (Serriye Yayınları- 2000)
2-Bütün Ruhlar Sonsuza Uçar (Medeniyet Yayıncılık – 2001)
3-Büyük Doğu’nun Son Kalesi (Pınar yayınları – 2004)
4-Soğuk Süreç (Dua Yayınları -2006)
5-İstikbâl (Hayat (Popüler) Yayınları – 2008)
|
Bulunduğu Yer | |
|
Değerli dostlar,
Sizleri bilmiyorum ama ben her zaman sormuşumdur kendime:
Ne yapıyorum?
Ne için yazıyorum?
Niye yazmaya devam ediyorum?
Amacım ne?
Cevabım, zaman zaman farklı olmuşsa da genelde “bilmiyorum” olmuştur…
“Bilmiyorum” olmuştur anlatabiliyor muyum?
Peki aynı soruyu sizlere soracak olsam…
Siz, siz ey edip, şair ve eli kalem tutan/yazı yazanlar…
Sahi sizler niçin yazıyorsunuz?
Okuyup, seyrettiğiniz ya da düşünüp bulduğunuz, üzerinde fikir yürüttüğünüz konuları niye yazıya aktarıp duruyorsunuz?
Yazarken, insanlara “onu öyle yapma, böyle yap. Doğrusu böyle olmalı.” demek mi istiyorsunuz? Kendinizce, kendinizi bir şey sanıp insanlara fikir vermeye mi çalışıyorsunuz?
Hangi uzmanlık alanında hangi bilgiye sahipsiniz? İnsanlara hangi önerilerde bulunuyorsunuz?
Yazarken, ‘kimseye hiçbir faydası olmasa da yazarak biraz içimi döktüm...’ niyetiyle yazıyorsanız diyeceğim hiçbir şey yok. Çünkü, "yazmasaydım deli olurdum" demiş Sait Faik Abasıyanık….
Değerli dostlar,
Sahi siz neden yazıyorsunuz?!
Yazmak…
Ah yazmak!...
Tamamıyla içgüdüsel bir refleks…
Yani YAZMAK!
Evet, “Yazmasaydım delirirdim.’’ diyor Abasıyanık…
Ya siz?!
Siz yazan dostlar, siz de yazmasaydınız delirir miydiniz?
Sizi bilmiyorum ama ben delirmeseydim yazmazdım…
Olması gerekeni üretmeye/yaratmaya çalışanlara ‘deli’ denilen bu dünyada deli olduğumu bildiğim için yazmalıyım ve üretmeliyim, diye düşünüyorum.
Bir hareket, bir gülüş, bir yaşama sebebi, bir his, bir çığlık ve bir yokluk var ederek var olmalıyım, diye düşünüyorum.
Virgüllü konuşmaları sonsuza değin uzatabilirim ve eğer ki ‘sonsuz’a bir son koyabildiğimi biliyorsam ve ‘bir’ sıfatını ‘bin’ yapabiliyorsam yazı aracılığıyla , ‘yazmak’ denilen bu muazzam orgazma bütün hayatımı veririm!..
|
|