Bir insan bir kaplanı öldürmek istediğinde buna spor diyor, kaplan onu öldürmek istediğinde buna vahşet diyor. -Bernard Shaw |
|
||||||||||
|
Mehhebet-i leb’e yazabilmirem Mihr-ü mah şeb-î yavan dağları Vuslat-ı dide’ye dözebilmirem... (S.Özbek) Ayrılıklar öğütür beni. Kavuşmalara her seferinde yüreğimle nöbetçi kalıyorum! Oldum olası sevmem ayrılıkları. Öyle ki; ayrılanları dahi gördüğümde bir garip olurum, acılar yumruk gibi iner yüreğime. Ayrılığın insanlara yüklenen anlamıyla, ayrılık arefesinde başlar yüreğimin sızıları ve ayrılık gününe dek ıslak mendil gibi sıkılır kalbim. İlkin annemden ayrılmıştım. Henüz çocuk denecek bir yaşta, ona doyamadan, anne kız ilişkisinin ne olduğunu bilemeden başlamıştı ayrılık vedamız! Annemin peşim sıra el salladığını, ağlayarak, «hoşça kal Sevgili» değişini hâlâ görür gibiyim. Aklımdan o an, sanki, «ayrılığın anatomisi bu anne! » yankıları oluşmuştu. Ve bir daha kavuşamamak yazgısıyla, ayrılığın anatomisinden ebedî ayrılmıştık. O günden beridir hep ayrılıklarla biter en güzel anılarım ve o günden beridir sevmem ayrılıkları… Yaşamın ve şartların gereği, sanki hayatın nabzında atıyor ayrılık. Yaşamın gereği yine ayakta kalması için, havayla, suyla, nefes alıyor gibi ve biz bunlara alışıyoruz. “Ah! Kavanoz dipli dünya! ” Kimi zaman bahaneler hazır gitmelere... Kimi zaman gurbet yolculukları... Kimi zaman ay yükselir, geceler yarılır. Hasretler özlemlere malik! Kimi zaman ömrün faslı düşmeyen eylül, cismi griye ramak... Artık göz yaşları rehber olur, zamana sabırı teşrif eder! Ayrılıkların hepisi acıdır, hepisi acıtır! Yüreğiniz göysünüze dar gelir. İçiniz ağlamaklı, tuz kayaları nemli... Hüzünlere halef, kederlere yaslıdır bekledikleriniz! Güneş çoktan yakmıştır alışmanın şamdanlarını… Vedalaşmalar vurulmuş, rüzgârın kanatları kırılmıştır, şarkılar susmuş, serçeler uçmuştur. Uzakların ekosuna gider sesleriniz. Seslerin yankısı geri dönerek takılır saçlarınıza. Kaybetmek korkusu ayrılığın tam göbeğine oturur faylarla! . Bir deprem oluşur, bir zelzele, bir fırtına eser. Zaman, ayrılık yollarında nöbetçi kalarak, bekçilik yapar! Bütün bu ayrılıklar olağandır, daima vuku bulur. Ama asıl zor olan ayrılıklar, fikir ayrılıklarıdır! Kişiliğinin, fikrinin hiç bir önemi yoktur, uslanmadan acı çekmeğe devam edersin. Emek verdiğin beraberlikler bitecek ve sen kendi hayallerinde, kendi kişiliğini yaratacaksın… Zihnin yorgun, zekân iki mektup... *Ay ışığına batmış, karabiber ağaçları gümüş tozu, çünkü ayrılık da sevdaya dahil, çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili… (A.İlhan) 30 Haziran Kars 2011 Sevgili Özbek
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Sevgili Özbek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |