İnsan bir içimlik su ise kendine layık dudakları bulmalı. İnsan aşk şarabıyla zikzaklar çizen bir ressamsa kendine elini titretmeyecek sevgili aramalı. İnsan bir aynaysa dünyanın en harika görüntüsü olan bir gülüşü kendine çok görmeyeni sevmeli. İnsan bir taraksa sevgilinin saçlarını derinden taramalı. İnsan ya okyanusta olmalı ya da derin bir denizde. Balıkların gözyaşları nasıl denizde fark edilmezse, insanın acılarını sadece derinden sevdiği sevgilisi anlamalı. Sevgili dediğin deniz gibi olmalı, sevdiceğinin ağladığını sadece o anlamalı. Denizin gözleridir balıklar, iç kıpırtısı, yaşama sevincidir balıklar. Sevgili insanın göz rengi olmalıdır, deniz gibi mavisi gibi. İnsan sevgiliyle göz göze gelince okyanusa düşen yağmur damlaları gibi olmalı. Bakışlarda hem derinlik olmalı hem de onunla göz göze gelince okyanusun uçsuz bucaksız sularının her karesine çarpar gibi yüreğin sınırsız duygularını harekete geçirmeli. Olmalı olmalı; ama olmamakta. Olmamalar içinde oldu bittiler yaşamakta. Limanların ucundayım dalgalar önümde ıslak eller gibi gel demekte bana. Denizin kara gözleri göz kırpmakta gözlerime. Denizi seyretmekteyim ölüm gemileri demir kancalarını saplarken yüreğime. Tıpkı sevmeye zorlanmalarım gibi yüreğim çekilmekte girdaplara. Boğulmaktayım acılara. Nefesimi tüketene kadar bağırmak istemekteyim martılara. Demek istiyorum onlara: Acıdan kıvranan benim siz neden çığlık atmaktasınız. Sizler beni öldürürken şarkılarınız, eğlenceleriniz çığlık çığlığa mı olmakta yoksa. Martılar çığlıklar atarken denizin üzerinde, acının pençelerine sıkışmış bir balık gibi çırpınmaktayım. Acılar keskin tırnaklar gibi saplanırken bedenime, yine suskun ben olmaktayım sizler martı çığlığı atar gibi dolanırken başımda. Katillim sizsiniz. Siz kim misiniz? Sizler gözünüze başkalarını kestirirken beni bir misket tanesi gibi en uzağa atanlarsınız. Sizler denizlere balıklama atlarken, benim gerçek bir balık gibi yaşamama izin vermeyenlersiniz. Sizler deniz olduğunuzu iddia etmenize rağmen, balıkların gözyaşlarınızı göremeyenlersiniz. Sizler yalancı gözyaşlarıyla ıslatılmış bembeyaz mendillersiniz ve ceplerinizde duygu sömürüleri taşıyan abdestli kapitalistlersiniz. Sahte aşıklarsınız. Yalancı dostlarsınız.