Şahin bakışlı, ahu gözlü, şirin davranışlı ve tatlı sözlü idi. -Fuzuli, Leyla ve Mecnun |
|
||||||||||
|
İnsanları inandıkları bir şeyden vazgeçirmek, bir şeye inandırmaktan daha zordur. R. Renan Hiç bir siyasi dünya haritasına baktınız mı ? Okul çağlarımızdayken coğrafya derslerinde karşımızda devamlı asılan, her ülkenin farklı renklerde gösterildiği harita. Ne kadar hoş görünürdü o harita bize değil mi ? O zamanlar isim-şehir adlı oyun oynardık . Başkentleri ve şehirleri bu harita üzerinde öğrenirdik. Sanırım artık çocuklar ve gençler bu oyunu oynamıyorlar. Ne kadar yazık ! Bugün yaklaşık 200 cıvarında siyasi ünite var. Her sene yeni yeni devletler ortaya çıkmakta ve bu sayı giderek artmaktadır. Bu durumda siyası haritalar da giderek daha renklenmekte tabiki. İnsanlıık bir araya gelip, bütünleşeceğine, gittikçe parçalanıyor, birbirinden uzaklaşıyor. İşte bu yazıda bir siyasi dünya haritasını karşımıza alıp, onun hakkında biraz düşünce üretmeye ne dersiniz ? İnsan fiziksel, zihinsel, duygusal bakımından birbirine benzeyen bir canlı türüdür. Homo Sapiens de denilen bu canlı türü, akla sahip olması ile övünür. Övünür ama, aklın yolu birdir deyişini daima gözardı eder. Bir, yani bütün olma fikrinden gittikçe uzaklaşır. İnsanlar bütünü gözardı etti, sadece parçaya odaklandı. Bütün, parçalanır, küçülür, ufalır ve darmadağın olur. Ama o bunu farkında değildir. Her parça kendini daha üstün kabul eder. Bu üstünlüğünü kabul ettirmek için , güç kullanmaya bayılır. Güç , karşı gücü doğurur. Güç demek ordu demek. Yani silahlı bir güç. Profesyonel öldürme yetkisi verdiğimiz kişiler grubu. Diğer bir deyişle yasal katiller grubu. Ve tüm ülkeler bu güçleri ekonomilerinin büyük bir kısmı ile desteklemek mecburiyetindedirler. Tüm teknoloji ve bilim sanki öldürme gücünü artırmakla meşgul. Nükleer silahlar bırakın ülkeleri, dünyayı birkaç defa yokedebilecek kapasitede. Olaya tüm dünya çapında baktığımız zaman, konunun korkunç boyutunu görebiliriz sanırım. Tüm bu silahlı güçlere harcanan paralar, insanlık için kullanılmış olsa, açlıktan ölen milyonlarca insan, sefalet, hastalıktan acı çeken milyonlarca insan, kurtulmaz mı ? Şimdi tekrar soruyorum ! Bu kadar devlete gerek var mı ? Havada, suda, karada kısaca doğada asla sınır denilen bir şeye rastlayamazsınız. Ama akla sahip olmakla övünen insan, dünyayı yapay sınırlarla parçaladı. Her parça kendi içinde de parçalı bir yapıya bürünmeye başladı. Her parça diğer parçayı düşman olarak kabul edip, elinden geldiği an onu yoketmek için fırsat kollar hale geldi. Bumu aklı ile övünen insan ( ! ). Bitki, hayvan olarak küçümsediğimiz diğer canlılardan ne farkımız var. Bu durumda onlar insanoğlu yanında çok daha saf , masum olarak kalmıyorlar mı ? Yaşam kutsaldır. Politika uğruna, millet adına, din adına, ırk adına, para uğruna insanlar birbirlerinin gırtlağına sarılıyorlar. Parçalanma arttıkça kin, nefret, yoketme arzusu da artış gösteriyor. İşte bu nedenle karşımızda duran “Siyasi Dünya Haritası” ındaki renkli devletlerin varlığı en büyük tehlike Homo sapiens ler için. İnsanoğlunun, en kısa zamanda dünya haritasındaki tüm renkleri ortadan kaldıracak bir yola girmesi tek bir çözüm yolu olarak görünüyor. Şimdi, çok renklilik, çok çeşitlilik bir zenginliktir denecektir. Tek renklilikle kastettiğimiz, sadece siyasi güçlerin ortadan kalkması ; bunun sonucunda ordulara gerek duyulmamasıdır. Böylece silahlanmaya sarfedilen maddi manevi her türlü katkının başka alanlara kaydırılmasıdır. Siyasi bakımdan tek renkli bir dünya birliği. Bu dünya birliğinde binlerce kültürel farklılıkların varlığı, işte asıl zenginlik ! Açlıktan ölen insanların olmadığı, hastalık sefaletin kol gezmediği bir dünya. İşte, akla sahip olduğunu savunan insanoğlunun yaşadığı dünya bu olmalı. Sadece bir örnek şu anki durumu tüm çarpıcılığıyla yansıttığından yazmak zorundayım. Hindistan ! Bir milyarı aşan nüfusun büyük çoğunluğu açlık, sefalet çekerken, nükleer güce ayrılan çok büyük bütçeler... Tek renkli bir dünya hayal gibi geliyor bizlere. İnsanlar kabul etmekte zorlanıyorlar. Bugünkü düşünce yapısındaki insan ile böyle bir huzurlu dünyanın yaratılması olanaksız görünüyor. İnsanoğlunun teknoloji ve bilimde eriştiği bu seviyeye karşılık, ne yazık ki zihinsel evrimini geliştirmede başarısız kaldı. O halde tümden bakış açısını değiştirmek zorunda. Milliyetçilik insanları ayırdı, dinler birleştirici rolden çok ayrıştırıcı rol oynadı. Ayırım ,parçalanma, kin ve nefreti de beraberinde getiridi. O halde tüm geçmiş dogmalardan kurtulmak gerek. Siyaset ve ekonomik anlayışı iflas etti. Yeni bir insan nesli yetiştirmek zorundayız : Dünya vatandaşı (!). Sınırların, devletlerin, orduların olmadığı bir dünya. Değişim önce birey bazında, sonra aile, sonra ülke bazında olmak zorunda. Her ülkede bu değişim gerçekleştikten sonra, ülke sınırları ortadan kalkarak, tek dünya yönetimi kurulabilir. Bilim ve teknoloji, silah geliştirme yerine tüm gücünü daha sağlıklı, daha iyi beslenebilen, eğitilebilen. , kültürel zenginliklerle dolu bir dünyaya hizmet edebilir. Altı milyarı aşan nüfusu, bu nüfusu besleyebilmek için, havayı, suyu, toprağı kirletip, kimyasallarla zehirlediğimiz zavallı yerküremizin bu trajedisinin yanında, bir de nükleer silahlar, nükleer atıklar işin cabası Tercihimizi yapmak zorundayız artık. Yukarıda veciz cümlede de belirtildiği üzere, insanları inandıkları bir şeyden vazgecirmek, bir şeye inandırmaktan daha zordur. Ama zoru başarmak zorundayız.Ya akıl galip gelecek, Irklar, milletler, dinler yüzünden insanlar ölmeyecek. Dünya cennet dönecek ( Cennet ulaşılacak bir yer değil, yaratılacak bir şeydir: O da bize, insanoğluna bağlıdır). Ya da dünya yokolacaktır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © sedat Yalçın, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |