"Anka kuşu gibi yalnızlığı adet edin! Öyle hareket et ki, adın daima dillerde dolaşsın ama seni görmek olanaksız olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Koşuyordum durmadan son sürat koşuyordum, ardıma bile bakmıyordum bana kimin bakıp bakmadığı umurumda bile değildi, bana bu kız aklını kaçırmış bir deli belki de bir ucube ne derlerse desinler umursamıyordum, kim bakarsa baksın ve sanırım herkeste bakıyordu... 13:45 24.08.2009....................................... Ne demek istediğini tam olarak anlayamamıştım ama baktığımda en fazla benden bir yaş büyük gibiydi, hayata onunda kırgınlığı var gibiydi. Bunu zaman zaman beni dinlerken düşüncelere dalmasından anlayabiliyordum. İçimden ne istediğimi, ne olduğumu, ya da ne yapmam gerektiğini bilmediğimi sürekli olarak kendime anlatmaya çalışıyordum. Hayat çok garipti, doğru düzgün tanımadığım bir insan şimdi beni hayata döndürecekti... 20.46 06.09.2009 Yeniden doğmak istiyordum. Hayatıma yeniden başlamak istiyordum başıma gelen bütün kötü şeyleri unutmak istiyordum. Çok hassastım belki de çok fazla kırılıp inciniyordum. Hayatımı ve çevremi sorgulamadan edemiyordum. Belki de böyle olmamalıydım... Tuvaletten ağlayarak çıktım lavabo başında konuşan kızlar şaşkın şaşkın suratıma bakıyorlardı. Aralarından geçip zorla dışarı attım kendimi. Çok üzgündüm o bardan çıkarken dans etmeye devam eden Cansu çarptı gözüme, hayatına devam ediyordu. Ve ben tükendiğimi hissetmeye başlamıştım artık. herşey beni fazlasıyla boğuyordu saat gece yarısı olmuştu. Barın dışında biriken grup, kavga eden gençler, telefonundaki müziğin son sesini açmış dinleyen o tuhaf adam. Her şey çok garipti ve korkunçtu. Ben bunda eğlenceli bir yan göremiyordum. Bardan hızla uzaklaşmaya başladım laf atan o çocukları saymıyorum bile sadece karanlığa doğru ilerliyordum. Sanki koca dünyada çırılçıplak kalmış gibiydim. Nerede olduğumu bile bilmiyordum. Sadece büyük bir cesaretle yürüyüp bütün o karmaşık insanlardan kurtulmak için çabalıyordum. Etrafımdan hızla geçen arabalar ne yapacağımı bilememe neden oluyordu. Sonra ani bir karar değiştirip cesaretsizliğime de yenik düşüp uzaklaştığım bar'a doğru yürümeye devam ettim. Cansu’yu bulmalıydım, ne yapardım yalnız başıma, zaten her şey beni korkutuyordu, çirkinliğe batmaktan o sefil hayatı yaşamaktan korkuyordum. Böyle bir zamanda insanların başına neler gelebiliyor az çok farkındaydım vee korkuyordum,nihayet Cansu’nun arabasının yerini görmüştüm ağlayarak arabanın yan tarafında Cansu’nun gelmesini bekledim. Arabanın yanı karanlıktı, sonra bir ses duyduğumu fark ettim arabanın içinden, emindim cama doğru baktığımda Cansu’nun arabanın içinden gözlerime baktığını fark ettim. Tuhaf bir surat ifadesi vardı, ağlamaklı bir halide vardı. Arabanın kapısını açtı ve arabaya binmemi istedi... 16.50 21.08.2009 Uyumuştum güzel bir rüya görüyordum, Annem Babam, Ablam Ceyda ve Ben bir arabaya doluşmuş tatile nereye gidelim diye birbirimize fikirlerimizi sunuyorduk. Ben New York, Annem İstanbul topkapı sarayı, Ceyda ise peri bacaları diye tutturmuştu, babam bir şey söylemiyordu. ama onları o kadar çok inceliyordum ki, yüzümde tarifsiz bir sevinç ve yaramazlık ifadesi vardı bunu arabanın dikiz aynasından görebiliyordum,,, çok geçmeden annemin burnunun tıkandığını fark ettim sürekli burnundakileri içine çekmeye çalışıyordu, çok gürültülü bir şekilde yapmaya başlamıştı, anne yeter artık içim gıcıklanıyor ya diye bağırdığımı hatırlıyorum ona ve uyanıp gözümü açtığımda hıçkırıkların asıl sahibi olan Ceyda nın arkamda olduğunu ve ağladığını fark ettim, dönüp ona neden ağlıyorsun diye sormam gerekiyordu ama bir türlü dönüp soramadım, içimden hadi dön, dönsene gerizekalımısın, kız niye ağlıyor bir sorsana diye söylenip duruyordum ama bir türlü dönüp soramadım. O ağlıyordu belliki. Masanın üzerinde duran saate takıldı gözüm. Saat gece yarısı üçü yirmi (03.20) geçiyordu. Bir türlü yüzümü ona dönüp neden diye sorma cesareti bulamadım kendimde. Ve birden kalktığını fark ettim lavobaya gidiyordu sanırım, o kalktığında hemen arkamı onun yattığı yatağa yastığa çevirdim gözümü, yastığa dokundum yastık neredeyse sırılsıklamdı belliki çok ağlamıştı. O andan sonra beni inanılmaz bir pişmanlık sardı. Belkide artık ben teselli etmeliydim, bu gerekliydi diye düşünmeye başladım, ama belli edememiştim duygularımı onu bile becerememiştim. Sinir olmuştum kendime, ablamın geldiğini fark ettim hemen arkamı döndüm ve bir şey duymamışım gibi uyumaya devam ettim. Geldi ve yatağa yattı ofluyor poffluyor bir sağa bir sola dönüp uyumaya çalışıyordu belliki, içimden seda sen geri zekâlısın dön sorsana ablanın nesi var ya bir şeyler yapsana durmasana diye kendimi yemeye başladım. o dakikalardan sonra bir dahada gözüme uyku girmedi ama ben uyuma numarası yapmaya devam ettim. Hava aydınlanmaya başlamıştı Ceyda’da uyumuştu ama ben uyuyamamıştım, pencereden doğan güneşin içeri bıraktığı ışığı kestirmiştim gözüme ışık perdeninde hareket etmesiyle bir sağa bir sola vuruyordu sanki. Saate baktığımda yedi'ydi (07.00) ondan sonra uyuyakalmışım. Sabah ablamın beni kahvaltıya çağırmasıyla uyandım Hemen lavaboda elimi yüzümü yıkadıktan sonra salona geçtim. Masa yine hazırdı ablamın yüzünde yine o şefkat dolu ifade vardı, ve kahvaltıya başladık. .................................................................. .......................... -Ceyda: hepimizin iyiliği ve huzuru için bu şart, babamında benimde en önemlisi seninde düzelmen gerek oraya sadece tatil amaçlı gittiğini farz et iki üç ay sonra dönersin hem o zamana kadar okulumuzda bitmiş olur ondan sonrasını düşünmek daha kolay, anlıyor musun seda beni. Dedikodulardan bıktık, orada tanıdık bir psikiyatrist'ten tedavi göreceksin hepsi bu, ya da son çare senide isteyen ve seven Denizle evleneceksin başka çaremiz yok, sürekli konuşuyorlar mağdur iken suçlu durumuna düşüyoruz... ...................................................... ................................................................................................................................................................. Romanımdan-Böyle başladı 2009 itibari ile ve devam etti ara ara, şuan 80 sayfa kadar ama henüz son bulmadı ve henüz tam anlamıyla bir ismide yok buna karar kılmadım ama idareten başlık Koşuyordum Olacak ,çok büyük aralar verdim sanırım, tam anlamıyla yönelemedim,hep erteledim,bazı bölümlerden kısa kısa ekledim buraya,günün birinde yazmış olmayı umduğum romanımdır bundan sonrasına gelince artık yazmada Tanrı Yardımcım Olsun diyorum... O gücü en kısa sürede bulacağıma inanıyorum... Yazan-Edibe Toğaç...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Edibe Toğaç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |