Bir zamanlar, çok uzaklarda yaşayan, genç bir delikanlı varmış. Bu çocuk, bir kabile şefinin oğlu olarak dünyaya gelmiş. On üç çocuğun, tek okula giden üyesi imiş. Mezun olduğunda, ülkesinin ilk avukatı ünvanını almış. Ve kısa bir zamanda “Dünyanın en ünlü mahkumu” ünvanını da almış. Neden mi çünkü bugüne kadar kimsenin, bu kadar cesurca yapmadığı bir şeyi yapmış. Siyah ve beyaz ayrımını reddettiği için katıldığı Afrika Ulusal Kongresi’nin önce üyesi sonra başkanı olarak ırkçılığa savaş açtığı için Robben Island’ta 27 yıl yatmış. 1980 ‘li yıllarda, tüm Afrika’ lıların idolü olmuş. 1990 yılında, cezaevinden çıktığında, 71 yaşındaymış. Ve nihayetinde, tüm çektiği sıkıntılar çiçek açmış, 1992 yılında, siyahlara, eşit vatandaşlık hakkı tanıyan yasa, halk oylaması ile kabul edilmiş. 1994 yılında, yemin ederek ülkesinin ilk siyah devlet başkanı olmuş. Nobel barış ödülü de olmak üzere birçok ödül almış. Güney Afrika'nın efsanevi lideri Nelson Mandela, 95 yaşında hayatını kaybetti. Kadın hakları için, özellikle engelli kadınlar için, erkek ve kadın eşitliği için çok şey yaptı. 05.12.2013 tarihinde ise barış dolu gözlerini hayata yumdu.
“Yapılana dek, her zaman imkansız gözükür.
Büyük bir tepeyi aştığında insanın bulacağı şey, daha aşılacak çok tepelerin olduğudur.
Hiç kimse ten renginden, geçmişinden ya da dininden dolayı bir diğerinden nefret ederek dünyaya gelmez! İnsanlar nefret etmeyi öğrenirler ve eğer nefreti öğrenebiliyorlarsa o zaman onlara sevmeyi de öğretebiliriz.
Özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok, Ruhunuzu satmayın yeter.
Ben acı çekmedim. Günü yaşamanın önemini ve yarını çok düşünmemek gerektiğini öğrendim.
Dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü silah eğitimdir.
Hayattaki en büyük zafer hiçbir zaman düşmemekte değil, her düştüğünde ayağa kalkmakta yatar.” Nelson Mandela
11.12.2013