Bazen kendimi hiç kimsenin çözemediği bir matematik problemini çözen matematik dahisi gibi hissediyorum. Bazen ise kafasındaki düşünceleri toparlayamayacak kadar dağıtmış bir ayyaş hissediyorum kendimi. Bazen şiir delisi, bazen müzik manyağı, bazen resim çılgını hissediyorum kendimi. Bazen bir orkestra şefi, bazen hapishane kaçağı, bazen ise güneş karşısında tutulmuş ay gibi hissediyorum kendimi. Keşke herkes gibi olaydım: Sadece bir kanguru olaydım kesesinde kendi egosunu taşıyan. İnsan nasıl bir yerde yaşamak isterse hayalindeki kişi de odur. Örneğin ben, bir göl kenarında yaşamak isterim. Suyun durgunluğu, yağmurun sesi, yaprakların hışırtısı yeter bana. Fazla ses istemem doğrusu. doğa güven verir. Güven isterim. Doğa renk dolu. Renk isterim. doğada yapaylık yoktur, mış gibi hayat bana göre değil. Hayatımdan yapaylık uzak dursun. Güneş isterim, içimi ısıtsın. Balık isterim yüreğimde çırpınsın. Taş isterim, yerinde ağır olsun. Ve bereketli bir toprak olsun bastığım yer. Her adım başı beni şaşırtsın. Böyle bir yerde yaşamak isterim. Hayalimdeki kişi de siz karar verin. Sizce benimle kimler hemhal olsun?
Sanki hayat kara tahta. İnsanlar da beyaz tebeşir. Hep bembeyaz şeyler yazıyorlar da yazarken çıkardıkları o gıcırtı var ya tüm başarılarını berbat ediyor. Sessiz başarılar en büyük zaferdir. Lütfen sessiz olunuz. Sessiz ve derinden yaşayınız. Sessiz seviniz ezan vermeyin, müezzin değilsiniz; sadece aşıksınız. Sessiz iş yapınız, dozer değilsiniz, yol açmıyorsunuz. Dünya ne zaman sükunet bulursa o zaman mutlu olacağız unutmayınız. Ve ben sadece sükunet arıyorum.