Egoistlerin en güzel yanı başkaları hakkında konuşmuyor olmaları. -Lucille S. Harper |
|
||||||||||
|
Çağların ötesinden süzülen,insanın önemsenmediği,duygu,tutku,eğilim kelimelerinin olmadığı bir diyar,bilginin bilgisizlerin kucağında boğulduğu... Çocukların çocuk dünyasında oynadığı,her zaman mutlu olmayı becerdiği sokaklar... Temizliğe gitmişti Şerife Kel kafası, büyük gözleriyle kamyon şöförü güçlü kollarıyla yakalamıştı Şerifeyi ,nefes nefese hırıltılar çıkararak sahip olmuştu.Duyulmuştu kasabada, evdeki büyükler konuşmaya başlamışlardı,suçlar mahiyette değersiz ve dilsizdi kadınlar,kadın kadının düşmanıydı büyük lokma her zaman erkek çocuğunundu,bilginin kaynağı bazen otoriteydi,bazen içgüdüler çocuğu olmayanların hergün uğradığı kolların iple bağlanıp yukarı doğru çekiştirildiği belli ritüelleri uygulayan yaşlı kadınlar,yada sarılık hastalığına tutulanların gittiği dil altlarından belli yerlerin kesildiği kan tükürerek çıkan insanların sürekli geldikleri kişiler bilginin kaynağıydı . Rüyaları yanıyordu selimin,ateş topu şeklinde ,yaklaşıyordu kendisine kartal bağırdığı halde duyuramıyordu sesini sadece sesinin kısık olduğunu görüyor kan ter içinde rüyasını yaşıyordu alev altın renkli kartalla sürekli mücadele ediyordu. O Anda bir kadın getiriliyordu yüzünü seçemediği duygularına yenik düşüp bıçağı defalarca saplıyor olduğu yere yıkılıyordu. Tarım dersinde beşten aşağı alanların tahtaya çıkmasını istiyordu derse giren müdür yardımcısı.Dört kişi dışında bütün sınıf tahtaya diziliyor Harbi hocaları eline aldığı fırca sapını tüm gücüyle çocukların kaba etlerine kollarına indiriyor,sırası gelmeyenler ağlıyor dersin ortasına doğru sopa kırılıyor,nefes nefese kalan Harbi hoca yoruluyor kalanlar daha az bir sopayla kurtarıyordu.Selim büyümüş göz bebekleriyle izliyordu. Bir gün sonra müdür derse giriyor kocaman cüssesiyle,zayıf incecik vucuduyla ezildiğini hissediyor Selim, iri cüssesiyle Selimin sıra arkadaşına hiddetle neden güldüğünü soruyor,beni o güldürdü diyerek sıra arkadaşını işaret ediyor.Kalk bakalım diyen müdür sorgulamadan bir tokatla sıranın altına savuruyor selimi çok canı yanıyor bu sorgusuz iklimde Bugünkü yansımalarında ,''oğlum niye güldün'',hocam beni o güldürdü dediğimizde ''oğlum sen ona göbekten mi bağlısın ''veya gülmedim masumum dediğinizde ''bu sınıfta kimse gülmedi,herkes masum şeklinde geçiştirilebilmekte,bu espiriler ögrencilerin hoşuna gitmekte ders dinlenmeyen ,zor ders anlatılabilen sınıflarda ''Susun hoca espiri yapacak'' denilerek bütün sınıf pür dikkat kesilmektedir. Battıkları bataktan çırpındıkları oranda çıkanlar yok muydu?Kazandıkları oranda kaybettiklerini anlayanlar,sanırım yıllar sonra paylaşılan bir çocukluk fotoğrafının altına o dönemdeki hocalarından birinin düştüğü not ışık tutacaktır.Saf,temiz,masum,yalansız yüzlerin olduğu piknik resminin altına ''Geleceğin Aziz Sancarları'' notu düşülmüştü. Öldürdüğü yüzünü seçemediği kadını arıyordu Selim,büyük bir parkta gelen geçene soruyordu tam da tarif edemeden,ilgisiz bakışlarla tanımadıklarını söylüyordu insanlar,nasıl tanımazsınız,yuvarlak yüzlüydü ,orta yaşlıydı,saçları kıvrılıyor gözünde şehlalık,sürekli yükseltiyordu sesini''Tanımıyorum beyefendi,tanısam söylemezmiyim bir süre sonra bağrışmalar içinde kendini adamın boğazına sarılmış halde bulurdu.Ne yapıyorsunuz delirdiniz mi sesiyle ellerinin farkına varıyordu.Parkta dönmeye devam ediyordu. Parktan geçen iki kişi gel kadını bulduk ,diyerek oto yıkama yerinin o gün kesim yapılan yerine götürüyor kan içinde,çizmeleriyle kaçak at kesiminin yapıldığı önce balyozla kafasına vurularak sersemleştirilip,sonra hemen bıçağa sarılıp kafaları koparılan at,eşeklerin olduğu yere getirilen Selime bak aradığın bu olabilir mi diyerek kesilmiş gövdeler gösteriliyor.Selim bir süre sonra arkasındaki gülüşmelere aldırmadan dışarı çıkıyor. Parkta dönerken aynı yerden geçtiği hissine kapılıyor,kaybolduğunu düşünüyor.Çocukluğunun geçtiği evde evinin mutfağında ufak pencereye ancak sandalyenin üstüne çıkarak ulaşıyor.Karşıdaki dut ağacını görüyor,komşunun avlusunu beslediği birkaç keçiyle bazen sütünü aldığı hiristiyan yaşlı komşusunu görüyor.Ağır hareketlerle çeşmede tencereyi yıkayıp daha sonra sağdığı sütü ölçü olarak kullandığı silindir şeklindeki kaba boşaltıp getirdiği kaba döküyor.Çocukluğunun rutin işi sandalyeye çıkıp izlediği bu dut ağacı gizemli gördüğü tek başına yaşayan yaşlı kadın komşusu.. Gerçekle ilgili ilk şoku mahallede oyun oynarken yaşıyor,çocuklar çeviriyor etrafını, büyüklerine öykünen çocuklar,''kamyon şoförü annene saldırdı''diye gülüyorlar etrafında dönüyorlar,Selim bütün saflığıyla saldırmanın ne olduğunu kavrayamadığı yaşıyla''Sizin annenize saldırdı kamyon şöförü diyor ,o kel kafası büyük gözleriyle,yuvarlak yüzüyle gözünde canlanıyor kamyon şöförü ama ne yazık ki büyüdükçe bu gözler kabusu oluyor,iç dünyasının yıkımı gerçekten kopuşu... Her yerde bir şeyini unutmaya başlıyor.Ruhunda ki parçalanmayı yaşıyor,insanların yüzüne bakmaya utanıyor,çıplak hissediyor kendini,sözler büyüyor kulaklarında ''kel şöför annene saldırdı.'' Çılgın gibi parkta koşturmaya başlıyor,ardında mahallenin çocukları,gözleri kocaman yuvarlak yüzlü kamyon şoförü,kendisini soru sormadan masanın altına yıkan dev cüsseli okul müdürü,o dönemde tarım dersinde öğrencilerin üstünde sopa kıran yardımcısı,rüyalarında ateş topu gibi üzerine gelen kartal, gittikçe adımları büyüyor.Duvarı yıkılmış sadece bir bölümü kalmış hiristiyan komşusunun evindeki dut ağacının altı kana kesiyor yüzünü seçemediği kadının, komşunun evine sığınmış annesi olduğunu olduğunu görüyor.Elindeki kanlı bıçağa bakıyor.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ALİ YÜKSEL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |