Herkesin derdi başka. -Orhan Veli |
|
||||||||||
|
Sabahtan beri hava bir başka kasvetli bugün yine. Dün de soğuktu ama hiç değilse bu kadar iç karartıcı değildi. Gün aydınlık ama güneşten bir eser yok. Üzerine ölü toprağı serpilmiş sanki tüm şehrin. Caddeden geçen saç yığını araçların ara gazı ve korna seslerinden başka güzel bir sesde gelmiyor kulaklarıma. Zaten barıştan ve sevgiden uzak günler yaşadığımız ortamda, şarkıların bile hüzün kokacağı endişesi taşıyor yüreğim. Elim varmıyor karşımda kırmızı düğmesi yanık duran televizyonun uzaktan kumandasına. Keşke sadece bende olsaydı diyorum bu tutukluk bu durağanlık. Ama nereye baksam, kimi görsem hep aynı manzara. Buruk, üzgün, düşünceli insanlar. Gitmek geliyor içimden, alıp başımı gitmek... Uzaklaşmak buralardan. Kim bilir belki bir kuş sesi duyarım, bilmem hangi makamdan maşuk’una seslenen diye. Ya da belki yüzü gülen birine rastlarım, belki o bana neler olduğunu açıklayabilir umuduyla. Bir kaç saatten dönerim diyerek çıkıyorum büromdan. Nereye gittiğimi ben bilmiyorum ki, soranlara söyleyin diyebileyim. Değişik bir güzergahtan gitmeliyim bugün diyorum. Belki bu karamsarlığın nedeni hep aynı zamanlarda aynı yolu kullanmam diye düşünüyorum. Ve nadiren kullandığım bir sokaktan ana caddeye çıkmak üzereyken bir Ambulansın siren sesleriyle irkiliyorum birden. Her zaman olduğu gibi “can derdinde” olan birisini hastaneye yetiştirmek için gayret gösteriyorlardı. İşe bakın ki, bugün gördüğüm en insancıl manzarayı bu telaş oluşturuyordu. Bu olayın etkisinden kurtulup arabamın direksiyonunda olduğumu hatırladığımda, gözüme radyonun düğmeleri ilişiyor, ama ben, bugün içimdeki bu garip his nedeniyle onu da açmak istemiyorum. Galiba huzur bulacağım tek mekan Seyid Burhaneddin Hazretlerinin türbesi ümidiyle dönüyorum Kiçikapı kavşağından Nuh Naci Yazgan caddesine doğru. Keşke halimi anlatabileceğim yada konuşmadan bile beni bakışlarımdan anlayacak birileri olsaydı yanımda diyorum. Yok, yok doğrusu böyleydi belki de. Kimseyi rahatsız etmemeliydim. Ve koca şehrin hemen yanı başında olmasına rağmen, kuru gürültü ve patırtı seslerinin işitilmediği, sadece uhrevi bir havanın teneffüs edildiği türbenin kapısındayım şimdi. Tesadüfe bakın ki, türbedarlardan Yusuf efendi de orada. Onu görünce bir tebessüm beliriveriyor yüzümde. Çünkü Mevla’sıyla ve piriyle bir çok insandan ayrı bir üslupla dialog kurmayı başarabilen nadir insanlardan birisi Yusuf Efendi. Ve gözlerim türbenin hemen yanında bulunan mezarlıktaki eski mezar taşlarına kayıyor birden. Kim bu dünyadan bir şey götürebilmiş ki diyorum kendi kendime. Ve bir an evvel türbenin içinde bulunmak arzusu kaplıyor yüreğimi. 2 şerli, 3’erli grupların sessiz sedasız girip, dua ve niyazda bulunduktan sonra da rahatlamış bir vaziyette çıktıkları o mübarek havayı teneffüs ediyorum şimdi. Kalbimden geçenlerin mühim olduğunu düşünüyor, dudaklarımı kıpırdatmıyorum bile. Hazretten derdime medet ummak değildi bu aslında. O uhrevi havada gönlümün ıstırabını dindirmek için bulunuyordum. Bir yan da “İster Mecusi, ister putperest, istersen tövbeni bin kere bozmuş olsan da gel… Gel, ne olursan ol, yine gel!..” diyen Mevlana, diğer yanda ; “Gitme, o her önüne geleni çağırır, gitme, gitme de kendini bir de böyle sına…” şeklinde yüreğime ateş düşüren ve “Dışarıdaki canavarı görüp de şaşma, içindeki canavara bak!..” diyen hocası Seyid Burhaneddin Hazretleri… Gelirken üzerimde taşıdığım bütün karamsar düşüncelerden arınmış olarak kalkıyorum yerimden ve kapıya doğru umutla yöneliyorum. Kendim ve şahit olduğum binlerce umutsuz insan adına; özlemle beklediğimiz şu bahar geliverse de, sevgiye ve muhabbete aç yüreklerimizi taptaze ümitlerle doldursa diyorum... Mümtaz Beğen
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mümtaz Beğen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |