"Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler." -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Hepimizin malumu...1999 depreminde İzmit asrın felaketini yaşadı.Fiziksel olarak yıkılmasının yanı sıra, binlerce can yitirdi bir anda.Fay kırığı toprağın değil,yüreklerimizin, ruhlarımızın derinliklerinde bıraktı en silinmez izleri. Oysa kaybettiklerimizle birlikte yaşıyorduk bu kentte.Ortak mekanlarda asla unutmayacağımız öyle çok anımız var ki içimizde saklı tuttuğumuz. Belki sırf bu nedenle, bazı mekanlarımızın çürüyüp yok olmasına katlanamıyor ve tarifsiz bir öfkeyle tepki veriyoruz. Bir gar binamız var(dı) sözgelişi. Hani ülkemizin pek çok yerinde olan ve tasarımı birbirine benzeyen o klasik binalardan.Buna rağmen,resmini nerde görürsem göreyim -İşte İzmit ! dedirtirdi. Ve nedense "asil bir hayat sürüp,güzel yaşlanmış" ay yüzlü bir kadın silueti yaratırdı düşlemimde. Yanına yenisi yapılınca unutuldu bir anda.Terk edildi,sokağa bırakıldı sanki.Hızla yıpranıp,viraneye dönen görüntüsü içimizi bir başka acıttı. Ama sessizce seyretmedi bu kent onu.Yeniden istedi ! Herkes çok iyi biliyordu ki, o bina bizim ortaklaşa geçmişimizin en güzel fotoğraflarından biriydi. Aldığımız son haberler yüreğimize gerçekten su serpti. Kocaeli Valiliği türlü olanaksızlıklara rağmen onu yeniden bu kent insanıyla buluşturmaya karar verdi.Bu kez, "uzayıp giden tren yollarının" ötesinde birtakım özelliklerle de donatılarak restore edilecek.Sanat olacak içinde,yaşama alanları olacak,müzeler olacak...Uygulamada son anda bazı (öngörülemeyen) olumsuzluklar çıkmazsa kısa sürede bitirilecek proje. Bitmiş halini düşünüyorum da,yüreğimde bir başka ilim başlıyor aniden.Tebessümlerim çiçeğe duruyor.Mavi bir yosun kokusunu taşıyor burnuma körfezden havalanan bir martının çığlığı. Ne tren gürültüleri,ne insanların bir yere yetişme telaşlarındaki kaotik görüntüler rahatsızlık vermiyor artık.İçimde bir tomurcuk patlıyor umut renginde.Deniz kenarında bir banka oturup saatlerce keyfini çıkarmak istiyorum güz güneşinin. Ve İzmit'i ne kadar çok sevdiğimi bir kez daha hissediyorum iliklerime kadar...Katlamalı bir sevinci yaşıyorum.Çünkü bu kentte korunan,yaşatılan her güzellik için "kaybettiklerimizin yerine de" sevinmek mecburiyetimiz var bizim. Sadece, -neden? diye sızlanmanın yaşamı derinleştirip anlamlı kılmadığını görmenin vakti geldi de geçiyor.Neden olmasın ? diye haykırmanın mevsimi artık. Haydi birlikte soralım ve önce kendimiz yanıt verelim... Neden olmasın?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © TURGUT ÇAKAR, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |