..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Anlamak beğenmenin başlangıcıdır. -Spinoza
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Sinema ve Televizyon > Yudum ŞAŞMAZ




23 Kasım 2003
Tam Bir Karnaval;" Eski Açık, Sarı Desene"  
Yudum ŞAŞMAZ
Ve Galatasaray bir “ilk”e daha kalıbını bastı..


:BEEE:


Focus’un umursamaz dalgalanmaları, white-balance’ın tembelliği, kadraj’ın başına buyrukluğu, hazırlıksız yakalayan ışık patlamaları eşliğinde seyrettiğiniz kurgudan damağınızda kalan lezzet çokça gurura çalıyor. Daha iyisi çekilemez miydi? Çekilirdi evet, ama çekilmedi. Eleştirmek kolay, ortaya bir ürün koymak, ona hayat vermek zor. Güzel bir fikrin ifade yeteneğine duyulan kıskançlığı bir kenara bıraktım ve diyorum ki “sarıııııııııııııııı”.


Galatasaray Futbol Takımı'nın geçen sezon ve bu sezon hazırlık döneminde yapılan toplam 230 saatlik çekim iki aylık bir montaj operasyonundan sonra, 90 dakikalık bir belgesel sıfatında 10 Ekim'de tüm Türkiye'de 50'yi aşkın sinemada gösterime girdi. Dokuz kişilik bir ekibin projesi olan bu film için yurt içinde 17 bin 892 km, yurt dışında 32 bin 158 km yol kat edildi, toplam 52 maçta çekim yapıldı.

Kullanılan müzikler kadar, lig şampiyonluğu finalindeki sessizlik de iyi fikir. Nefesini tuttuğun o maçı başka nasıl ifade edebilirsin? Her ne kadar arkamda oturanlar bu mesajı alamamış olup, makiniste bulaşsalar da iyiydi. Bu iyi fikrin sahibi Cevdet Erek, yönetmen Kazma'yla birlikte futbol görselinin altına futbolun kendi sesini sermiş.
Aradaki konuşmalar tadında, sıkmıyor. Geçişler güzel. Tasvirler rasyonel.

Diyarbakır görüntüleri, jakuzide Hasan Şaş’ın yanık sesine Fabio Pinto’nun verdiği tepki, Suat Usta’nın Trabzon’da toprağına yakışan sevimlilikte tutturduğu türkü, Özhan Canaydın’ın “prezident” gibi karşılanması, Küçük Hakan’ın sahadan tanıdığımız rol kabiliyetine sakatlığı sırasında kısa tanıklığımız, Hıncal Uluç’un Galatasaray-Fenerbahçe rekabetine dair klasikleşen yorumu, Hasan Şaş’ın soyunma odasında seyircinin verdiği tepkiye “noluyo ulan, aaaaoow, bir şut kaçırdık hemen aaowww” diye isyan edişi akılda kalan ve kalacaklardan...

Uzun zamandır Galatasaray’ı seven sevmeyen herkesin hedefi Fatih Terim, bu görsel geçidin başrolündeydi. Grubun sahne önü adamı olmak zor, lider vasıfları şart. Saha kenarındaki, basın açıklamalarındaki Fatih Terim kolay bir hedef. Ama soyunma odasındaki, antrenmanlardaki Fatih Terim’i tanımak, hakkında konuşmayı, onu yargılamayı zorlaştıracaktır. Belli ki yenilgilerin gölgesinde sönmeyecek bir yıldız, ve ışığıyla ağır aksak; kutsuyor takımını... “Yenilsek de yensek de” sözünü tutamayan binlerce taraftar sırtını döndüğü zaman, oğullarının arkasında durmaktan vazgeçmeyen bir baba, dövse de sövse de!

Hürriyet’e verdiği röportajda Ali Kazma futbolcular için “Eski Roma'nın gladyatörleri modern zamanın futbolcuları oldu. Maça çıkmadan 10 dakika öncesine kadar normal insan gibiler. Şakalaşıyorlar, ama sonra değişiyorlar. Hava birden ağırlaşıyor. Yüz ifadeleri farklılaşıyor. Hepsinin kendine göre hazırlanma şekilleri var. Dizlik takmak sadece dizlik takmak değil, ya da parmaktaki yüzüğe bant sarmak. Tamamen törensel bir hazırlanış var burada. Ben o kranponları hiç yakından görmemiştim. Gerçek birer silah gibiler. İnsanın yüzüne geldiği zaman dağıtır. Ve her maçta gelebilir. Çok ciddi fiziksel bir risk taşıyan bir spor. Resmen onlar bir arenaya çıkıyorlar. 50 bin kişi bağırıyor. O yüzden de futbolcuların yaşadığı his gladyatörlerinkine çok yakın. Hangimiz her hafta 50 bin kişinin önüne çıkıp yaptığımız işte en iyi olup olmadığımızı başka bu işi yapan insanlara karşı test etmek durumundayız?”diyor.
Camianın sahne arkasına da çevrilmiş kamera; kulüp psikologu, çevirmeni, doktoru, amigosu... Ve onların sözcükleri de yine aynı noktada birleşiyorlar; “Seyretmekten öteye gidememişiz bu güne kadar.”

Fakat bir de eski futbolcular olsa ya... Bir Neuchatel maçının öncesi, sonrası... Ya da Cevat Prekazi’nin Monaco’ya hediyesi.. Hep yerüstünü gördük. Yer altını göremedik. Bu belgesel futbol dünyasının deplasman durakları arasında gezinen bir metro...

Tarafsız bir taraftar olacak objektifliği göstermem zaten mümkün değil ama böyle bir şenliği hissetmemek de insanlığa sığmaz. ‘Eski açık, sarı desene’ tam bir karnaval! Peşine takıldığınız bu alayın içinde yaşadığınız tüm duygu patlamaları da bir o kadar doğal. Kahkahalar da attım durmadan ağlarken.

Bu belgeselin gösterime girdiği tarih de pek beğenilmedi. “Tam da Galatasaray’ın süründüğü dönemde... Olacak iş mi arkadaş? Ulan UEFA’yı kaptığında süreceklerdi ki piyasaya, ah be...” şeklindeki serzenişler oldu. Belki şu sıralarda başlaması daha iyi... Hatta Galatasaray’ın son birkaç maçlık serisini filmin bilinçaltına nakşettiği hırsın nostaljisine yoruyorum. Öyle ya da böyle futbolcusu, hocası filmin galasında başka bir dünyaya yolculuk yaşadılar. Futbol oynadıkları zamanın yansıması haricinde bir aynadan kendilerine baktılar, duygulandılar.

Film İkinci Dünya Savaşı sonrasında Almanya’yı anlatıyordu sanki... Zafer ya da değil, bir şeyler yaşanmış. Şimdi başka bir köşesinden tutunmak lazım hayata. Ama yerlisiyle ama yabancısıyla...

.Eleştiriler & Yorumlar

:: yalnız bir dakika..
Gönderen: Kenan Duru / Adana
25 Kasım 2003
harika. bu filmi böylesine yorumlayan çıkmadı..yalnız başlıktaki spot biraz yarım kalmış sanırım. yazarın dikkatine..




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sinema ve televizyon kümesinde bulunan diğer yazıları...
Görsel Lynch Kılavuzu

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Creamfıelds
Siyah İnci İstanbul'un Boynunda
Dumanlı Hayal Kahvesi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Saat Dokuzu Geçmemeli... [Öykü]


Yudum ŞAŞMAZ kimdir?

bir denek gibiyim, hissediyorum. fakat kendini de bu lanet deneye, böylesine kaptıran var mıdır, merak ediyorum. ne ulaşmam gereken bir beyaz peynir sevdiklerim, ne de bir sarkacın peşinde gözlerim . . bu arada bir çift can sıkıntısı diliyorum; her gün başka bir ihtimalin kıyısında deliriyorum . .


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Yudum ŞAŞMAZ, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.