düşünce ,
ürkek belki de çekingen
nedenci ve nasılcı
yağmurun altında
alık gözlerle sebepsizliğine gülen

düşünce ...
ellerini koyup başa
lüleli saçları karıştırıp
ince telli saçları karıştırıp
karanlıktaki aleve yönelen düşünce. ...
ayrılıkları mıhlayıp tozlu raflara
nasıl olsa dönüyor diye
liyakatini kayda almadan
ıslak ve nemli gözlerle çıkmak sabaha

o şey yine düşünce ...
lakin
sessizce bir köşede
açıp ta gözlerini geceye
yalana dolana açıp
dünyadan bu yalan dünyadan
ırayıp kaçıp...

yine düşünce...
umursamazlıkları
varlıkları, yoklukları , ayrılıkları
rüyaları sentezleme
lakin
alık gözlerle
karanlığın seyrini izleme.

o şey yine düşünce...
lama cimisiz
mana vermek hecelere
ayırt etmek gündüzü geceden
zamanı; aylardan , senelerden
dünya dönecek yine
ırayacak ; sizden, bizden

sebepsizde olsa düşünce
ellerini dayayıp başa

vardan yoğa doğru
ilerleyip durmak geri viteste
lakin
eskiye askıntı olmadan
niçin’ i olmayan bir seste

ve düşünce...
esmerliğine,
faniliğine,
ayrılıklarına,
laleye ve güllere ve de
ıraklığına

o şey yine düşünce...
lakin
sessizce bir köşede
açıp ta gözlerini geceye
yalana dolana açıp
dünyadan bu yalan dünyadan
ırayıp kaçıp

sualsizce düşünce...
emsalsiz ve timsalsizce
varlığın ötesine
eskisine
nasılına niye sine
lakin ,
emeline ümidine
rüyasına, hayaline ...

ağlarken bir köşede
lalelerin boynunun büküklüğüne
ağlayıp ta
manasızlıkların sebebine
ağlayıp ta dünyanın haline
zayi etmeden düşünmeleri
dünya yuvarlak diye
ıslanıp ta yağmurun altında
ağlamak düşünmeye.
...


Mustafa Çelebi ÇETİNKAYA
16 Mayıs 1999 (21:10)