Materyalist bir dünyada yaşıyoruz, ve ben de materyalist bir kızım -Madonna |
|
||||||||||
|
Kollarında müziğe eş ederken bedenim kendini, masada durmaya devam ediyordu iki kadeh ve bir yarım şişe şarap. Notaların ahenginin kattığı büyüyle odaklandığım bir sevginin tam içinde olduğum bir saatti. Akrep de yelkovan da saatin saniyesi de kalakalsın istedim o anda. Müzik devam etsin sadece. Tatlı bir sarhoşluğa teslim ettiğim başım dönüp dursun dünya durduğu sürece. Ve yeniden doldur sen kadehimi, mücevher kırmızısı şarapla… Müzik sürdü, gece yolculandı sabaha doğru. Trenler ayrıldı her şehrin garından, mutlu pembe bulutlar kapladı gökyüzünü. Oysa o gece hiç bitmesin istedim ben. Kollarında sonsuza kadar kalayım, müziğin ritmine kapılıp gideyim ve o yarım şişe şarap hiç bitmesin. Doldurdukça kadehlerimizi, yeniden demlensin. Mükemmel geceye yakışan mükemmel bir sen. Gözlerinde en bakmaya kıyamadığım med-cezirler. Sonsuz gökyüzü, her şey sonsuz bu gece. Sevgi, sen, ben… Tabii ki bir de iki kadeh, kalabalık masanın üzerinde duran, bir yarım şişe de şarap. Bir türlü kuramadığım sevgi cümlelerinin aydınlık öznesi, güzel günlerin umutlu düşleyişi ve yazdığım yazıların sonsuz masal kahramanı… BEN SEVDİM SENİ… Ve öyle bir şehrin öyle bir sokağına geldim ki, herkes yabancı kaldı bana senden başka. Girdiğim ilk dükkanın tezgahında duran neydi biliyor musun? İki kadeh ve bir yarım şişe şarap. Sen olmasaydın eğer, kırmızı şarap sarhoşluğu getirirdi aklıma yalnızca. Ama sen varsın diye sen oldu her damla kırmızı şarap, kadehteki bir dudak izi. Çok uzaklarda da olsan, an be an geçmez de olsa saatler, o gecenin ritmini duyuyorum hala içimde. Senli bir sevginin sonu ne olursa olsun canı cehenneme! Ayrılık da olsa adın, ihanet de olsa sokağın, dönülmez bir yol da olsa arşınladığın, BEN SEVDİM SENİ… Yanında olmanın her şeye değdiğini söylediğim her an, en çok da seninle kırmızı şaraplarımızı yudumlarken kristal kadehlerimizden, ayrılıktan uzak, sevgiye tuzak, yalana yasak sözlerle yazdığımız şiirlerden bir gülüş yerleşti gözlerime. Ve sen… Rengini bulamadığım gözlerinle ezberlerken yüzümün her zerresini, masanın beyaz örtüsünün üzerinde kandan bir damla gibi duruyordu bir yudum kırmızı şarap… Satırlar yazılmaz oldu. Sen şarap oldun, ben kırmızı. Masa örtüsü beyazdan ala döndü, sevgimiz buzdan suya. Ayrılığın sihrini bıraktı içime, özledim seni. Döneceğini bildiğimden gülümseyişe döndü yüzümdeki silik hüzün. Hala iki kadeh duruyordu masanın üzerinde, bir yarım şişe de şarap, Anlatmayı beceremedim derdimi, BEN SEVDİM SENİ…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Elif Demiröz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |