Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
belirlediğimiz bir ucu Kadıköy, bir ucu Üsküdar, bir ucu eminönü, bir ucu ulus olan birçok yerinde pek çok farklı zamanlarda kimi zaman ardarda durmadan, kimi zaman gizli kimi zaman alenen terlerimizin döküldüğü, kimi zaman kahkalarımızın seviştiği, ayaklarımızı yakomozların yıkadığı bu iki parça şehirin bu belkide en rahatsız tepesine. Uzanmışım kıçıma batan binaları yok saymışım, kulaklarımız yırtan klaksonları susturmuşum. Vermişim kendimi kimsesizliğin sigara dumanlı rüyalarına. Kah polis peşime düşmüş, çatışmışım hüseyin bakkal' ın köşesinde, kah kaçmışım 1946 model bir desoto kamyonetin arkasında. Koşmuşum, koşmuşum yorulmuşum. Durmuşum nefes alma gayretinde bütün uzuvlarım donmuş. Ölmüşüm, gömmüşler beni buralara. Bir çapalayan olmamış mezarımı hoca bile çok görmüş iki kul huvallahu bir elham' ı bana. Su dökenim olmamış. Ismarlama yağmurlar büyütmüş yüreğimdeki gelinciği. Kök salmış kaburgalarıma, yeşermiş bir zamanlar umut tohumları serptiğimiz, vatan bildiğimiz hudutlarımıza karşıcılar gelmiş. Bir grup şehir ozanı " Yurduma faşistler doldu vurun kardeşler vurun " demiş, susturmuşlar onları. Ses edememişim ölüymüşüm oracıkta. yatıyormuşum. Kimsecikler bilmiyormuş. Her attıkları yeni bir temelde kanıyormuş bu şehir. Susuyormuş Sultan Ahmet, Aya Sofya bitiyormuş, benimle ölüyormuş. Ve kanalizasyonlara katılıyormuş gözyaşları ruhumun. Hüzünlü sonbaharmış en sevdiğim. Ismarlama yağmurlardan çok onlar iyi gelirmiş kökleri kaburgalarına bağlanan çiçeğime. Bahar yağmurları altında yıkanırmış. Her geçen kopartmak istermiş, her seferinde beyazından bir yaprak gidermiş. Bir gün gelmiş beyazı kalmamış. Bükmüş boynunu, uzanmış yanıma. Kalıvermişiz, susmuşuz, sevişmişiz. Kurumuş yeşili çürümüş. Ölmüş benim gibi. Ağlıyamamış benim gibi hıçkırıkları kavuşmamış göklere, duyamamış kimse. Aşıkmış oysa o da İstanbul' a. Yüzyıllar geçmiş kavaklar, defneler büyümüş üzerimizde bir parça toz olmuşuz. Tam Fethi Paşa korusundaymışız ve neden bizim adımız koyulmamış bilmiyormuşuz. Köşe bucak sevişecek yer arayan bir çiftin üstüne başına bulaşmışız. Burmuşuz onları. Çürütmeye başlamışız oları da içten içe.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Tuğushan Özdener, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |