..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Olgular görmezden gelindikleri için var olmaya son vermiyorlar. -Huxley
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İlişkiler > Tuğushan Özdener




16 Ocak 2002
Orada mısın ?  
Tuğushan Özdener
Orada mısın? dedim, Güldü -Buradayım elbette dedi aşağılayıcı bir tavırla. - Nerede olabilirim ki? Gerçekten de orada mısın dedim - Evet! dedi. Sol arkasından gördüğüm kadarı ile yüzü gerilmiş ve o kaşını kaldırmıştı ve kaşını kaldırmasından nefret ediyor


:BIEE:
Orada mısın? dedim, Güldü -Buradayım elbette dedi aşağılayıcı bir tavırla. - Nerede olabilirim ki? Gerçekten de orada mısın dedim - Evet! dedi. Sol arkasından gördüğüm kadarı ile yüzü gerilmiş ve o kaşını kaldırmıştı ve kaşını kaldırmasından nefret ediyordum. Bir an utandim ve aynı anda korkuyordum -Saril bana dedim -hissetmek istiyorum seni. Var gücümle kendime dogru çektim ve sıktım, göğüs kafesime sığdirmak istiyordum hapis etmek belki de bir daha çikamamasına. Bir zamanlar kaburgalarımın arasına köksalan sarmaşık gibi acıtmasını istiyorum canımı. Kollarını hiç açmadi gücü yoktu sanki belki de bu aptalca oyunu istemiyordu. Biraz önce sevişmiş ve sigaralarımızı yakmıştık ama eski sevismelerimizin yanindan bile geçemeyecek kadar kötüydü. Tatmin olamamıştık ikimizde belki de sırf bu yüzdendir diye düşündüm bir an. Kalakalmıştiı öylece durdum sigaramı yaktım. Kolumun üzerine basını koymustu alıştığımız gibi sırtını dönmüş kalçalarını erkekliğime dayamıştı gücü tükenmiş bir defne ağacının yıllanmış bir çınara dayandiığı gibi. Yüzünü göremiyordum ama benimki kadar gergin olduğuna adım gibi emindim. Pencereden isteksizce ayışığı akıyordu odadaki sonsuz karanlığa doğru hiç dolduramıyacağını anlamış gibi. Ayışığı ile sevişiyordu kızıl saçları ama ben göremiyordum ahengini. Bir rahatsızlık vardı halinde ben de farklı değildim aslında. Rahatsızdım bu yataktan, yanımda bir et parçası vardı sanki kasabın acımadan kestiği. Sesim çikamiyor, soluğum buz tutuyordu. Kalbimi hissedebiliyordum vuruşlardan yoksun bir buz parçasıydı kuzey kutbundan kopup buralara kadar gelen. -Olamaz dedim kendi kendime. -Bunu yapmış olamayız hani ben, hani sen, duygularım nerede ne vakit öldürdük onları? Kıskançlığım bile saklaniyordu köpek görmüş bir kedi gibi sinmişti ta derinlere. Üşüyordum halbuki yatağin yanibasinda elektrik sobası vardı ve var gücüyle döndürmeye çalışıyordu elektrik sayacını. Sayaç bile afallamiş, dönmüyordu. Yataktan bir daha kalktım kuruyan boğazımı ıslattım. Ardindan ahmakça bir içgüdü ile bir sigara daha yaktım. Sessizdik olabildiğince. Yerime geçtim sırtıma doğru rüzgar esiyordu sanki sırtım buz tutmustu. Gecenin sessizliğinde, çağlayacak bir delik bulamayan göz yaşlarım kapılarını zorlamaya başlamıştı, gıcırdıyordu fakat gözkapaklarımdaki kilitler açılmamaya yeminli idi. Sadece bir damla firar edebildi ve düştü yanağıma. Onu da tek el kurşunla kallesçe arkasından vurdum ve yanağımın en düz yerine kadar yuvarlandı. Kimse sahip çıkmadı eylemini gerçekleştirememiş bu militanin cesetine. Sessizce kaldı orada kanı bile akmadı. Kimsesizler mezarlığına bile götüreni bile çıkmadı. O arkasına bakmadığı için bunların hiç birini göremedi. Gece o kadar sessizdi ki firar eden gözyaşımı katleden tek el silah sesini bile yutmustu. Bir daha kalktım sıkışmıştım bu havasız odada. Hapistim ve kaçmak geliyordu aklıma ama yapamıyordum cesaretim kırılmıstı. Düşüncesi bile ürperen bedenimi karıncalandırmasına yetmisti. -Neden olmasın? dedim kendime. Ayak ucuma bir ateş değdi önce, çıra gibi tutuşmaya başladı her yerim. Birkaç volta attım yatağın ucu ile kapı arasında. İki elimin arasına aldığım kafamı Ömer Seyfettin' in kitabından çaldığım gümüş kaşağı ile taramaya başladım. O da rahatsız olmuş, odaya yayılan ateş onu da hareketlendirmişti. Aniden yanan lamba kör karanlığı bir kez daha hazırlıksız yakalamiş, karanlık kaçmak için kâh yatağın altı, kâh dolabınkapakları, kâh alel-acele çıkarttığımız kıyafetlerimizin altına saklanmak zorunda kalmıştı. Karanlığa alışan gözkapaklarını açmakta zorlanıyordu. Bir saldırı beklentisindeki acemi ve sabırsız kumandan edasıyla duruyordu karşımda. Birden gözünü kara bürüdü. - Nen var senin dedi. Dilim tutuldu konuşamadım iki elimin arasına aldığım kafamı kazırcasına kaşımaya başladım. Az önce beni yüreklendiren düşünceler savunmasız yakalanan bir ordunun askerlerinin çil yavrusunu andıran kaçışları gibi dağıldı. Birkaç kelime takılıp kalmiştı dilime. - Hissedemiyorum seni! Yok gibisin ne oldu bize anlayamıyorum dedim. Kaçışan düşüncelerin farkında olduğu için böyle bir cevabı beklemiyordu acemi kumandan. Sustu . Mıhlanmıştı bir süre kalakaldı. Apar topar giyinmeye başlayıp tek söz etmeden giyinip kapıya doğru hamle yaptım. Hiç düşünmeden dışarı attım kendimi. Soğuk bir Üsküdar akşamıydı bir yandan hafif kar yağıyor, bir yandan gözlerimin içine otomobil farları işliyordu. Boş bir taksi buldum. Bir sigara daha yakmak için cebime doğru uzandım. Son beyazımı aldım paketten yaktım. Evime gitmek için yolu tarif ediyordum ki bir el silah daha patladı kafamda. Benim evim ardımda kalmıştı kaçtığım benim evimdi durdurdum taksiyi cebimdeki son para anca yetmisti. Kadiköy iskelesinin yanina gitttim saat 2 sularıydı. Sıkı sıkı bağlanmış vapurlar mesaisini beklerken bir yandan dertleşiyorlardı. - hiç uyumaz mısınız? Dedim. Ses vermediler. Dertleşecek bir martı aradım ama çoktan uyumak için dalga kıranlara uzanmışlardı. Karabataklar vardı ortalarda. Vapurlardan birinin kaptan köşkünü bir süreliğine de olsa işgal etmişlerdi. Sabahin ilk ışıklarıyla eylemlerine ister istemez son vereceklerdi. Basın bildirisi bile yapılamayacak olan bu eyleme sadece ben şahit olmuştum. Ardımı döndüm ara sokaklara doğru yürürken bir çingenenin çiçek sattığı tezgahını gördüm. Bir tane gonca aldım ‘tukaş marka’ salça tenekesinden. - Yine alirmisin yanına? dedim karanlığa. - Sen gel hele dedi bana bozulmuş Türkçesiyle, anaç bir tavırla ekledi -Bakariz bir hal çaresine.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: hemen ayrıl!!!!!
Gönderen: meltem / istanbul
28 Haziran 2003
seni daraltan insanlardan uzak durman dileği ile......




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İlişkiler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Burada mıyım ?
BuğdayTenli Esmer Dilber
Anlayamıyorum
Ölmüşüm

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Karabataklar
Cehennemin Doğuşu
Mahkum
Seviyordum seni

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Akar.. [Şiir]
Sitem [Şiir]
Birşeyler var, [Şiir]
Beyoğlu'ndan Pera'ya [Şiir]
Vakit tamamdır dostlar [Şiir]
Rüya [Şiir]
Benim için üzülme ANA ben anarşist oldum [Şiir]
Ben ki [Şiir]
Fetih ! [Şiir]
Ah gözünü sevdiğimin sözcükleri [Şiir]


Tuğushan Özdener kimdir?

Yazdıklarımı beğnseniz de, beğenmeseniz de BEN-im. Ben buyum hüzünlü, umutsuz, acı çekmekten yorulmayan.

Etkilendiği Yazarlar:
Nazım Hikmet, Can Yücel, Uğur Özakıncı


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Tuğushan Özdener, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.