..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Avukatlar da bir zamanlar çocuktular herhalde. -Charles Lamb
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > Mert Þenyuva




20 Aðustos 2004
Kýz Kulesi ve Ýstanbul  
Mert Þenyuva
Dünyada her duyguyu barýndýran ender kentlerden biri olan Ýstanbul’da “Karþýlýksýz Aþkýn” semboluydu Kýz Kulesi …


:BFGE:
     Kýz Kulesi ve Ýstanbul

Bahar gelinc, rengarenk çiçekler açar Istanbul’da… Yazdan beri özlenen martý sesleri kulaklardadýr tekrar… Çocuklarýn annelerinden sonra en sevdikleri kiþi olan dondurmacý amcalar tekrar sokaklardadýr, iki çeþit dondurmasý ve iki tekerlekli bisikletiyle.. Uzun sonbahar ve kýþ boyunca sarý yapraklarýn, bulutlarýn ve yaðmurlarýn arkasýna saklanan güneþ, olanca ihtiþamýyla ortaya çýkmýþtýr… Ada vapurunun alaycý düdüðüyle birlikte sahile doðru salýnan dalgalarda bir toplanýr, bir daðýlýr… Isýnmayý unutmuþ olan evsiz hayvanlar daha bir güvenle gezinmeye baþlarlar sahilde, “akþamý nerede geçireceðim..” dertleri yoktur çünkü… Ýçlerine iþleyen o acý soðuk, yerini sýcacýk meltemlere býrakmýþtýr… Sadece hayvanlar mý? Ya insanlar?Ýnsanlar da baharýn gelmesiyle birlikte daha bir mutlulukla çýkarlar sokaða… Çoðu yaþadýðý bu kente aþýktýr zaten, benim gibi…Çünkü aþkýn ve acýnýn, mutluluðun ve üzüntünün, ölümün ve yaþamýn yan yana olduðu ender kentlerdendir Ýstanbul…

     Ýþte ayný bu anlattýðým gün gibi bir gündü ona rastladýðým gün… Hafýzam genelde pek iyi olmamasýna raðmen bu rastlaþmayý daha dün gibi hatýrlýyorum… Saat 14:25 civarý.. Amaçsýzca yürüyordum.. Yüzümde pek de gerekli olmayan bir gülümseme… Yürüyordum, Üsküdar’dan Salacak’a doðru… Bahar güneþini kemiklerimde, esen sýcak meltemi tenimde, onu tanýmamanýn yokluðunu ise yüreðimin en saklý yerinde hissederek ilerliyordum… Yokuþu indikten sonra bütün ihtiþamý ile Kýz Kulesi karþýmdaydý… O zamanlar fazla birþey ifade etmezdi fakat… Ýstanbul’u güzelleþtiren unsurlardan biriydi ama o kadar… Dostlarým arasýnda bu yapýya “aþýk” olanlar vardý, pek anlam veremezdim…Þimdi veriyorum…

     O bahar günü karþýlaþtým iþte onunla, saat tam 15:00 civarý, Kýz Kulesi’ne karþý oturmuþ çay içerken, birden girdi çay bahçesine… Saçlarý, parýl parýl parlayan güneþi, gözleri ise lacivertin en güzel tonuna sahip denizi kýskandýracak güzellikteydi… Rüya ile gerçek arasýnda gidip geldiðim o anlarda, kalbimin ta saklý köþelerinde hiç hissetmediðim bir þeyin doðduðunu hissettim … Sýcak fakat ayný zamanda acý veren bir duyguydu… Yanýna gidip konuþmak istedim, izin vermedi ayaklarým… Seslenmek istedim, beni görsün, farketsin istedim, bulamadým o cesareti… Kaybedecek hiçbirþeyim yokken, hayatta ilk kez yakaladýðým o duyguyu kaybetme korkusuyla, kalkamadým o sandalyeden … Fakat o, hayatta aþýk olduðum ilk insan, bir an bile bakmadan arka masasýndaki bana, telaþla kalktý masadan, çalan telefonu ardýndan ve ben o masada, hayatým boyunca unutamayacaðým, kalbime ve beynime kazýnmýþ bir resimle yapayalnýz kaldým… Aðlamak, belki karþýlardý bu duyguyu, yada koþmak arkasýndan fakat hiçbiri yeterli deðildi o an için … Ruhum onun arkasýndan koþarken, bedenim düþüncesiz ve duygusuz bir þekilde o masada oturmaya devam ediyordu…

     O akþamüstü ayrýlýrken Salacaktan, bir kez daha baktým KýzKulesi’ne ve bu sefer daha bir anlamlý gözüktü gözüme … Dünyada her duyguyu barýndýran ender kentlerden biri olan Ýstanbul’da “Karþýlýksýz Aþkýn” semboluydu Kýz Kulesi … Boðazýn ortasýna yapýldýðý ilk günden itibaren Ýstanbul’un olanca güzelliðine aþýk olmuþ fakat aþkýna asla kavuþamamýþ bir binaydý KýzKulesi … Kimse sormamýþtý ona ne istediðini… Duvarlarýndan damla damla duygular damlatmýþtý denize doðru, Kulesinde ise saklý kalbi çarpýyordu, aþký, Ýstanbul’u için… Denize döktüðü duygular, birer birer ulaþýyordu karaya Eminönü’nden, Beþiktaþ’tan, Kadýköy’den… O kadar büyüktüktü ki bu kent, farkedemiyordu onu, göremiyordu asla… Fakat asla umudunu kaybetmedi KýzKulesi… Gizli gizli derdini balýkçý teknelerine açtý… Kocaman tanker gemilerinin selamýna cevap verdi yaþlý gözüyle … Fakat asla vazgeçmedi, asla umudunu kesmedi…

     O günden sonra, her sabah, her öðlen ve her akþamýmý orada yaþamaya baþladým adeta… Tekrar çýkýp gelmesini istedim… Görmek istedim onu… Yine konuþamayacaktým belki, yada binlerce kez tekrarladýðým kelimeler uçup gidecekti aklýmdan fakat, yine görmek, kalbimdeki o heyecaný tekrar yaþamak istedim… Boþ çay bardaklarýnýn parýltýsýnda, umutsuz aþkýmla yoldaþ oldum KýzKulesi’ne… O anlattý, ben dinledim, ben anlattým, o dinledi… O kadar çok vakit geçirmiþim ki o sahilde, dikkatini çekmiþim yaþlý bir amcanýn…Yanýma yaklaþtý ve KýzKulesi’ni iþaret ederek ”Oraya gitmek istermisin?” diye sordu… “Tabiki isterim!” diye yanýtladým ve eski boyalarý dökülmüþ bir sandalla, en büyük dostuma, KýzKulesi’ne doðru yola çýktýk… Bir ömür gibi geçen bu yolculukta heyecandan kalbim atmaya yerinden çýkacak gibi olmaya baþlamýþtý… Adaya çýktýðýmda ise bir mutluluk, bir huzur sarmýþtý içimi ve o anýn büyüsünü bozmamaya çalýþarak yavai adýmlarla yöneldim KýzKulesine… Kapýyý çektiðimde ise içeride binlerce yýlýn hatýralarý, acýlarý ve mutluluklarý bir anda yüzüme çarptý ve beni baþka bir dünyaya götürdü adeta… Duvarlara deðdikçe hissettiklerim gözlerimde canlanýyordu….Umutsuz Aþkýn sembolu olan bu kulede kendi çektiðim acýlarý ve umutlarý yanyana bulmuþtum ve kalbimde o hissettiðim duygu tekrar canlanmýþtý… Üst Kata çýktýktan sonra sýrtýmý duvara verdim ve Ýstanbul’u seyretmeye koyuldum… Kendimi bu binayla bütüleþmiþ hissediyordum… Kalp atýþlarým yavaþlamýþ nefesim hýzlanmýþtý..Kapadým gözlerimi ve onu tekrar bulduðumu, onunla konuþtuðumu hayal ettim… Yaþlý amcanýn sesiyle uyandým o ayinden ve iþte o zaman nerdeyse içeri girdiðimden beri aðladýðýmý farkettim þaþýrarak ve toparlanmaya çalýþarak aþþaðýya indim… Halimden anlamýþcasýna hiçbirþey sormadý yaþlý amca ve beraber sandala binerek kýyýya doðru ilerlemeye baþladýk… Güneþ batmýþ, gökyüzündeki turunculuk yerini mavi bir geceye býrakmaya baþlamýþtý… Gökte tek tük yýldýzlar, yeryüzünde ise ýþýklar yanmaya baþlamýþlardý…

     Tam kýyýya yaklaþýrken, tekrar onu gördüm ayný çaybahçesinin kapsýnda… Kalbim yerinden çýkacak gibi atýyor ve nefes almamý engelliyordu…Amcaya “lütfen biraz daha hýzlý” diyebildim sadece, gözlerimi kýyýdan alamayarak… Ulaþtýðýmýzda ise kayalara bir sýçrayýþta çýktým kaldýrýma ve binlerce kez hayalimde yaptýðým konuþmayý hatýrlamaya çalýþarak yürümeye baþladým çaybahçesine doðru, onun gözlerine baktýðýmda unutacaðýmdan emin olmama raðmen… Çaybahçesinin kapýsýna geldiðimde ise, gözlerimdeki mutluluk yerini dayanýlmaz bir acýya, kalbimdeki sýcaklýk ise onu parçalamýþ olan hançerin soðukluðuna býrakmýþtý … Denizi bile kýskandýracak mavilikteki gözleri yanýnda oturan delikanlýnýn gözlerine sabitlenmiþ durumdaydý ve o adamýn elleri, onun, aþýk olduðum kýzýn, ellerini içine almýþtý… Tanrýdan onunla konuþmak için cesaret dilemeyi planlarken, hayatýmda ilk kez o anda ölü olmayý diledim fakat olmadý… O mavi gözleri, “Birþey mi vardý?” dercesine dönüp bana baktýðý anda ise inanýlmaz bir panik yaþadým ve geri geri yürüyerek kaçmaya baþladým oradan…. Yürüken o bahar akþamý evime doðru, sýcak meltemlerin tenimde gezinmelerine raðmen kalbime karlar yaðýyordu ve hiç bir insanýn üþüyemeceði kadar üþüyüordu içim… Bir gün içinde ikinci kez gözyaþlarýma hakim olamýyordum ve yürüyordum evime doðru … Bu acýyý yaþadýðýmýn ertesi sabahý, terkettim Ýstanbul’umu… Beni baðlayan çok þeyde yoktu zaten, alahaýsmarladýk demek için Kýz Kulesine uðradým sadece… Kýzmýþtý bana vazgeçtiðim için ve sanýrým onun için dalgalar daha bir sert vuruyordu kýyýya… Haklýydý belkide ama kalmaya ne gücüm vardý, ne de umut etmeye yetecek inancým…

     Dönmemeye, kalbimde bu acýyý tekrar yaþamamaya yemin etmiþtim halbuki o akþam sahilde fakat yýllar sonra bugun, ayaklarým beni tekrar Ýstanbul’uma, Salacak’a götürüyordu… Ýçimde eski bir dostu görecekmiþim gibi bir heyecan vardý ve tekrar inince o yokuþu, gözgöze geldim KýzKulesiyle, ilk anda tanýyamasa da, eminimki hatýrlamýþtý beni fakat kýzgýnlýðý geçmemiþti ki bana karþý bakmýyordu gözlerime… Kayalýklara oturdum ve kapadým gözlerimi, dinlemeye çalýþtým Ýstanbul’umu… Kýz Kulesi martýlarýn kulaðýna fýsýldýyordu Ýstanbul’a olan aþkýný ve onlarda teker teker uçup Üsküdar’dan Galata Kulesi’nin merdivenlerine anlatýyordu bu olayý..Galata Kulesinden haberi alan güvercinler SultanAhmet Camii’nin minarelerine anlatýyordu bu sýnýrsýz aþký… Fakat kibirli Ýstanbul farketmemekte direniyordu hala, belkide kaybetmekten korkuyordu oda …

Uzaklardan bir yerlerden bir þairin mýsralarý da geldi kulaðýma o anda … “Ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim…” Bu mýsralarý haykýrdým bende o kayalýklardan boðaza doðru… Þaþýrdý bir anda oradan geçen insanlar..Aþýk olduðum o kýz kimbilir ne olmuþtu þimdi…Kimbilir… Düþünmemek en iyisi belkide… Kafamý çevirdiðimde olanca sýcaklýðýyla KýzKulesi gülümsüyordu bana tekrar … Affetmiþti belkide beni… Bu bir iþaretti sanýrým, Ýstanbul’a bir þans daha vermem için…
Ertesi ay, tekrar döndüm Ýstanbul’uma… Her þeye yeniden baþlamak için … Her þeye …..

                                    Mert Þenyuva
           Mart2004



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aþk ve romantizm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Denizin Kalbi
Kronik Kalp Aðrýsý

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ali Kaptan


Mert Þenyuva kimdir?

17yaþýnda kolay kolay aþýk olmayan fakat olduðu zaman kendini kaybeden, bir kurtarýcý gibi kalemine sarýlan biri. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Can Yücel, Nazým Hikmet, Buket Uzuner


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mert Þenyuva, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.