Bir gün karşıma biri çıkacak ve bana: "Herşey olması gerektiği gibi olmaktadır, efendim" diyecektir. -A. Ağaoğlu, Yazsonu |
|
||||||||||
|
Böyle boynu bükük, böyle tesellisiz bekleyişlerdesin.. Ağlaman da vermiyor fayda.. Hoş, ağlamayı isteyipte beceremesen de.. Sonunda gözyaşların da tükendi seninle.. ve bir hüznü yaşıyor bedenin.. O’na tam olarak, layıkıyla yaklaşamamanın üzüntüsü bir damla ruhunda.. terkediyorsun artık bedenini.. ruhunla yaşamalısın. Hislerini terkediyorsun.. hiç bir his bağlamamalı seni.. senin heveslere kanmış ve kederleri yük edinmiş bedenine.. Bir mevta diyorlar bu haline.. ne derlerse desinler. Çünkü, artık bir yanın hür, bir yanın tutsak.. hiç dinmeyen çelişkilerle, hislerin kaldı geriye bedeninle.. şimdi hiç bir heves yok ve bir cehennem ateşi yakmakta, kavurmakta sanki ruhunu.. İçten kemirmekte sanki her bir zerreni.. Bir ızdırab değil ruhunu eriten.. Envai çeşitleri tüketiyor ruhunu.. eriyorsun.. ve, eridiğin ân, yeniden diriliyorsun.. Nedenler.. niçinler kaplamakta içinin gök kubbesini.. Sesler, haykırışlar, binbir figân..azabla karışık.. düşünce diyemeyeceğin idrakin okyanusunda sarmalıyor benliğini.. şimdi görüyorsun yaşadığın yerleri.. her şeye dıştan bakmak gerek denirdi ya.. hayata da öyle imiş, anlıyorsun.. o yüzden hiç tasvir edememişin hayatı bugüne dek.. hiç dıştan bakamamıştın.. çünkü hiç gidememiş, gittiğinde ise bir daha dönememiştin.. Sen değil, hiç kimse dönememiş.. Ne kadar salt bir yaşam, ne kadar vurdum duymaz bir hayat yaşamışsın.. Değeri düşük, değersiz ilkelere paha biçilememiş.. asıl değerler ayaklar altında çiğnenmiş.. Bir çokları bilememiş işin aslını.. aynen senin gibi.. bilmek istememiş.. hasıl pişmanlık duyanlar olmuşsa da.. bir türlü hakkıyla inanan olmamış.. Herkesin kendi derdine düşmüş olduğu güne gelsin dendiğinde.. o an geldiğinde gerçek değerler anlaşılacak.. ama geç olmayacak mı..? diye düşünmektesin, bir çokları için.. Gözyaşları sular seller gibi çağlayacak.. ama bir kıvılcımı bile söndüremeyecek.. hiç bir şeye faydası olmayacak.. ağlamaların, sızlanmaların, eyvahların, feryatların.. herkes kaçacak herkesten.. kimse kimseyi tanımak istemeyecek.. bir düşün bu denli büyük dehşeti.. evlad annesinden.. baba oğlundan.. kaçmaya çalışıyor.. bu ne müthiş bir manzara.. akılların bir karış değil binlerce karış hava da olduğu bir manzara tasavvur et.. bir canlandır gözünün saydam derinliklerinde.. göremiyorsan yine de bir hayal et.. bir hayal et ne kadar aciz olduğunu.. kaçmaya… İnkara bile şansın yok.. hiç bir şey yapamayacağın.. hiç bir şey hissetmeyeceğin.. yanılgılarının yüzüne binbir katmerli şamar gibi indiği.. ve o izi hep suratında taşıdığını düşün.. bir düşün.. elbisen var mı yok mu hiç farkında değilsin.. milyar içinde milyar insan.. yine de yalnızsın.. kimden kaçacaksın, nereye kaçacaksın.. bu bir rüya mı diye uyanmayı bekleyen sen misin.. bekle ne kadar bekleyebiliyorsan.. sıran gelene kadar.. ama bil ki.. bu uyanışın hiç olmayacak.. hem de hiç.. hiç.. hiç.. hiç.. çünkü gerçekler her zaman acıdır.. hayal aleminde yaşayanlar için.. Hiç bir şeyin teselli olmadığı.. hiç kimsenin pişmanlığını dindiremediği bir ızdırab düşün.. bir sevgiliye olan sevgi değil .. bir düşmana olan nefret değil.. bir hüzne dökülen gözyaşı değil.. bir değişik acizlik.. bir gizlilik yok hiç bir yerde.. her yer dümdüz.. ve açıkta.. ardına gizlenilecek, saklanılacak hiç bir şey yok.. ve çırılçıplak boşluklardasın.. kim sana yardım edecek.. Toplan.. gel buraya diye bir nida .. koşmak istiyorsun, kaçmak istiyorsun... ama ayakların.. onlar koşmuyorlar.. onlar sakin sakin yürümekte, kaçtığından yana.. ne kadar utanıyorsan boğazına kadar ter basmış.. boğazında kuruluk var.. ve sesin hırıltılı.. Sen gözyaşlarının tükenmesiyle kan ağlamaktasın.. hiç bir kurtuluşun yok.. Hesabının sorulduğunu düşün.. hiç hesabının sorulmasını istemediğin şeylerin.. ve yine baktığını çevrene uyanırmıyım diye.. bir düşün.. hiç hatırlamadığın olaylar.. kalblerini kırdıkların.. yuvalarına incir ağacı diktiklerin.. ve daha hatırlamadığın bir düzine mahcubiyetin.. merhametsizliğin.. şehvetine yenik düştüğün manzaralar.. bir bir gelmekte gözler önüne.. kendine bile itiraf etmekten kaçındığın ezikliklerinin gün gibi aşikar olduğunu düşün.. bir düşün.. Ağlamanın faydası yok.. ve bir sıcak ateş bastırmakta her bir tarafından.. hırıltılı sesin de kesilmiş.. hiç bir inilti yok.. sanki milyar kere milyar insan sana bakmakta.. ve sen tamamıyla utanç içinde ayak ucuna gark olmuşsun.. kalem utanç kavramının karşısına, utanç kelimesinin karşılığı olarak ismini yazmış bir düşün.. bir düşün.. ne tür kepazelik.. ne tür pişmanlıklarla alaya alındığını.. Bir düşün bunların olduğunu bir başlangıç olarak.. ne ibretli bir manzara.. ne yapmalı peki.. şayet böyle olacaksa.. şimdiden değişmeli.. şimdiden hazırlanmalı.. şimdiden düşünmeli ve şimdiden ağlamalı değil mi?? şimdiden ağlamalı.. gözyaşlarını şimdiden tüketmeli.. pişmanlıkları şimdiden yaşamalı.. bir düşün..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Arslan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |