İnsanlığın hangi filizi köreltilmek istenmişse, tersine o filiz daha gür büyümüştür. -Freud |
|
||||||||||
|
HALATLAR İnsanlar, tüm ömrü boyunca iş, güç, aile, hobiler, dostluklar, hülâsa her konuda zaman zaman bir çok zorluklarla karşılaşırlar. Herkesin derdi az da olsa birbirinden farklıdır. Hobiler farklı olduğu gibi, mutluluk duyulan olaylar da kişiye göre biraz değişir. Bazen çevrenin, veya bir iki arkadaşın, veya aileden birinin tesiri ile yanlış ve yersiz adımlar atılabilir. Neticede hak edilmedik zorluk ve sorunlarla karşılanabilir. Parantez içinde kalan mutluluklar bile bu yüzden ıskalanabilir. Kontrolun elimizde olması, mecazi anlamda iplerin elimizde olmasına, akıllı, bilgili, bilinçli, dikkâtli ve tedbirli ve de sabırlı olmamıza bağlıdır. Çok konuşmamamız, zaaf ve alerjilerimizle , kötü niyetli olan kişilere koz verip, bizi istediği gibi yönlendirmelerine izin vermememiz gerekir. Aksi halde art niyetli kişiler, Hacivat-Karagöz oynatır gibi kendi ipleri ile saf insanları oyum oyum oynatırlar, küçük düşürürler, hatta ezerler. Hayat boyunca hangi iplere ve halatlara asılmamız veya asılmamamız gerektiğini, insanlar ve olaylar karşısında, ip ve halat misalini simge olarak vererek konuya derinlik vermek istiyorum. Herkesin bildiği gibi, dev gemiler en büyük demir-çelik kalın halatlarla rıhtıma bağlanırlar ve demir atarlar. Vatan, millet sevgisi, inanç, sağlam aile bağları, sağlam dostluklar, başarılı olduğumuz meslek, genel ahlâk kuralları, örf ve âdetler, bu dev gemiler gibidir. Bu vazgeçilmez değerlerin sağlam halatlarına asılarak, ömür boyu destek vermemiz gerekir.Üstelik bu bir görevdir ve sorumluluğumuzdur. Ömür boyu süren, bizi mutlu eden karşılıklı bir aşkın halatlarına da asılmak, ve var gücümüzle onu korumak da gerekir. Fakat neticesiz, karşılıksız aşk, sevgi, dostluk ve her türlü diyalog ile, başarısız olduğumuz meslek, başarısız okul hayatı v.s ise, olta atıp balık tutma yerine, suya atılmış eski ve yırtık terlik çıkartmaya benzer. Rezil olmadan, yenilgi ve üzüntülerle yıpranmadan bu işe son vermek, halatın veya ipin ucunu akıllı bir şekilde ve zaman kaybetmeden bırakmak gerekir. Bazı şeylerden vazgeçişimiz, bazen o kadar isabetli olur ki, hiçbir şey kaybetmemiş hatta kazançlı çıkmış gibi oluruz. Ucunun ne olduğunu görmeden, bizi nereye sürüklediğini anlamadan hiç bir halata asılmamamız gerekir bence. Hayırsız ve başarısız bir iş, bir teşebbüs, hatta neticesiz bir hobimiz için, gayrete, vakit ayırmaya, para harcamaya, hiç gerek yoktur. İnsan şansını ve şansızlığını, biraz da kendisi yaratır. Çekeceğimiz iplerin, halatların, cinsi, kalınlığı, uzunluğu ile, çektiğimiz zahmet, ayırdığımız zaman, ettiğimiz masraf; halat ve iplerin öteki ucundaki ödüle, kıymete, ve değere değen, yani külfet-nimet dengesi şeklinde olmalıdır. Piyango biletini bile belki para çıkar diye satın alırız. Boşa kürek çekmenin, boş yere halat çekmenin, boş tabakta nimmet aramanın kime ne faydası vardır ? Tabi ki, kuyudan su çekerken, yarı yola kadar çektiğimiz su dolu kovayı da, elimizden bırakıp, tekrar kuyunun dibine gödermemeli, neticeyi az çok görmüş olduğumuz başladığımız işi de bitirmesini bilmeliyiz. Yoksa buna benzer durumlarda da, biraz daha gayretle başarılı olacakken, sabırsızlık, tembellik ve usanma yüzünden, başarısız duruma düşeriz. Verilen emek ve kaybedilen zaman da boşa gitmiş olur. Pamuk ipliği ile bağlı dostlukların ve aile bağlarının hiçbir kıymeti yoktur. Neticesi bol bol hüsran, hayâl kırıklığı, stres ve üzüntüdür. Olması gereken, ya bu ipleri kuvvetlendirmeli(kopmaz halatlar hâline getirmeli) ya da inceldiği yerden kopsun misâli, herkesi kendi hâline bırakmalı, herkes kendi işine bakmalı. Elimizi kesen, kabartan-yaralayan ipler ile elimizi-kolumuzu bağlayan, bizi esir olmuş gibi pasifize eden iplere ise, (diğer ucunda ne olursa olsun) asılmamalıyız (hayat kurtarmak hariç tabi). Bir ipin ucunda bazen bir tehlike de olabilir. Denize açılmış acemi bir balıkçının oltasına, yaralı bir köpek balığı takılsa, belki de korkudan dilini yutabilir. O nedenle iplere, halatlara asılırken her şeyi hesap etmek gerekir. İplerin nerede kopabileceğini hesap ederek ona göre tedbirli olabilmek de ayrı bir hünerdir.Halk arasında, ipini koparan, ipsiz sapsız, ipliği pazara çıktı gibi olumsuz anlamda biraz da argo bazı tabirler dolaşır. Kaytaran biri için ipe un serdi derler. Bir de fırsatı kaçırdı, kontrolu kaybetti anlamında “ipin ucunu kaçırdı” sözü var. Uçuruma, yangına, iflasa, her türlü yenilgilere, başarısızlıklara ve mutsuzluklara bizi çeken ipler, halatlar olabilir. Bu tür iplere takılmamaya dikkat etmeli. Yoksa hain insanlar, tehlikeyi görmeyenleri dikiş ipliği yapıp, kefen bile dikerler. Boğaz köprülerini dev çelik halatlar, iki ucundan çeker ve taşır. Tüm gemiler ve sandallar halat ve iplerle rıhtımlara ve kıyılara bağlanırlar. Kervanlarda develer arasında ipler vardır (dağılmasınlar ve kaçmasınlar diye), esirleri iple bağlarlar, îdam mahkûmlarını iple infaz ederler. Uçurtmayı ve balonları ipi ile tutarız. Paraşütlerin ipine asılarak yere inilir. Kuyulardan iple su çekilir. Bir çok şeyi, tüm paketleri,denkleri iple bağlarız. Bütün kamyonların, tırların brandaları, iple bağlanır. Ve tüm bayraklar, göndere, iple çekilir. Görüyorsunuz ya sayın okuyucular, ip, hayatımızda ne kadar önemli. Nerede pamuk ipliği, nerede dikiş ipliği, nerede yorgan ipliği, nerede sicim, nerede halat, nerede çelik halat kullanılacağını ve ne kadar, ne için kullanılacağını ve ne çekileceğini iyi bilmek ve ipin ve halatın öteki ucunda kimlerin olduğunu görmek ve bilmek gerekir. Herkese sağlam, netice alıcı ve mutluluk getiren güçlü halatlar ve güçlü bilek kuvveti dilerim. Erol Güngör
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Erol Güngör, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |