Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
İki gün önce, bir akşamüstü geliverdi hayatıma ansızın. Dizime kondu. Bir de baktım gelir gelmez bana gülümsemeye başladı. Bende ona gülümsedim, tabi ki!.. İlk başlarda çok yüzsüzdü, şımarıktı arkadaşım. Bakmayın sonradan onu bu kadar çok sevdiğime. Gelir-gelmez, her yere girip çıktı izinsizce. Sonra da benden kaçmaya başladı. Kısa bir süre sonra da, iyice alıştı. Bu kez de, ne yiyip içiyorsam, o da yiyip içmeye yöneldi. Kendi tabağını ellemiyordu bile!.. Kızdım, hem de çok kızdım ve patlattım bir tane!.. Tokadın etkisiyle, sersem sersem dolaştı ortalıklarda. Ben bir sigara yakınca, onun kokusundan biraz kendisine geldi, "demek ki o da sigarayı seviyor" diye, düşündüm. Onun, yediği tokada gösterdiği çekingen tavırlardan, hassas birisi olduğunu anladım. Artık, ona karşı daha dikkatli davranmaya karar verdim. Fakat öğlen uykusuna yattığımda, henüz daha tam uykuya dalmamışken gelip beni uyandırdı. Neymiş, ilgiye ihtiyacı varmış. Üstelik uyandırması da öyle normal uyandırmalardan değildi. Sinir bozucu bir tarzı var onun. Ama olsun, alıştım işte. Ha, adını mı merak ediyorsunuz. Adı Vızvız. Bana da garip geldi, ama sorduğumda öyle dedi, kendisi. "Çoluğun, çocuğun yok mu?" diye, sorduğumda, hiç oralı olmayıp, dolabın arkasına sakladı kendini. "Utandı herhalde, yalnızlığından" diye, düşündüm. Uykum, Vızvız sayesinde, gelmeden kaçtığı için, ben de televizyonu açtım, başucumdaki kumandayla. Hayatında hiç televizyon görmemiş herhalde, şap diye yapıştı televizyona. "Vızvııız" diye, bağırdım. "çekil oradan, hiç bir şey göremiyorum" dedim. Sesimin sert tonundan etkilenmiş olacak ki, bu kez de ayağımın dibine geldi, oturdu. Müzik kanalını açtığımda öyle bir dans etmeye başladı ki, görmeliydiniz!.. Havada yok olacak zannettim. Gözlerimin atikliği bile yetmiyordu onun dansını takip etmeme. Oradan, oraya dönüp duruyordu, çılgıncasına. Korktum bir an, bir şey olacak , bir yere çarpacak, canı acıyacak diye. Daha, "dur, yeter" diyemeden, olan oldu, duvara çarptı. Duvara bir şey olmadı. Vızvız, yine mahzunlaştı, o çarpışmadan sonra. Öylece oturdu, kımıldamadan bir süre daha. Baktım nefes alıyor, hiç dokunmadan, üstünü örttüm. Oracıkta uyuyup kaldı. "Halımız Allah'tan kaliteliydi de, kalktığında beli ağrımayacaktı" diye düşündüm o mışıl-mışıl uyurken. "E bütün gün böyle koşturursan, yorgun düşersin işte" dedim, içimden Vızvız'a. Akşam üzeri, bir baktım, yorganın altından çıkmaya çalışıyor. Hemen yardım ettim ona. Arkadaşız ya, yardım ederiz işte, biz birbirimize. Sofrayı hazırlarken hissetmediğim yardımsever arkadaşlığını tabaklar sofraya konunca nihayet hissedebildim. Arkadaşlığının büyüklüğünü gösterdi, yalnızlığıma yoldaş olarak. Ama hiç kendi tabağından bir şey yemedi. Hep, tabağımın kenarından uzanarak doyurdu karıncığını. Yemekte, havadan, sudan olmayan türden bir sohbet ettik. Çünkü, hayatı boyunca havada, suda gezen biriyle havadan, sudan sohbet etmenin onu sıkacağını düşünmüştüm. Ondan bundan konuştuk işte. Ben sofrayı toplarken yine hiç yardımcı olmadı ama gazete okuması beni sevindirdi. “Kültürlü biriymişsin be Vızvız” dedim, güldü. Gazetenin içinde kaybolacak zannettim, hararetli hararetli gazete okumasından. Sonra nasıl oldu, farkında değilim, tam buzdolabının kapağını kapatıyordum ki, bir de ne göreyim Vızvız orada oturuyor. “Ulen Vızvız, donmaya mi niyetlisin orada buzbuz. Gel hemen buraya.” Dedim. Sertleşen ses tonumla, biraz korkutmuş olacağım ki, oradan havalanarak doğruca salona gitti. Peşinden bende salona geçtim ama o, ortadan kaybolmuştu. Bütün gün görmeyince, “küstü mü acaba?” dedim, kendi kendime. Baktım ortalarda yok, “banyoya girip de, duşumu alayım bari” dedim. Banyodan çıktığımda, canım sigara çekti. Duş, sanırım nikotinlerimi de alıp götürmüştü, kısmen de olsa. O da ne, Vızvız ortaya çıkmış yeniden, koltuğun üstüne kurulmuş gazete okuyor, “Gel bakalım Vızvız, bir sigara içelim” dedim. Kafasını bana doğru çevirip, “zııızzz” dedi. Onun bu söylediğini, ben, “içelim, efkarlanalım be arkadaş” olarak yorumladım. Çünkü hemen yerinden kalkarak, gelip omzuma konmuştu işte. Balkon kapısını açtım, hava güzeldi. “Hadi gel balkonda sürelim sigaranın keyfini” diyerek, balkona çıktım, omzumdaki Vızvız’la. Sıcak havayı bulunca hemen başladı güneşlenmeye. “Esmer güzeli canım arkadaşım” dedim, ona gülerek. Yine başladık, ondan bundan konuşmaya. Bir ara, bana çok güzel bir şey söyledi; "ssseni ssseviyorumzzz" dedi. Bunu duyduğumda çok mutlu oldum ve “sağ ol be Vızvız, ben de seni” anlamında, omzuna vurmak istedim. Bir de baktım gitmiş. Panik bir halde, aradım, taradım, bulamadım. Seslendim, bağırdım, çağırdım, bir “Vız” bile yoktu. Üzüldüm, ama ağlamadım. Çünkü, o beni seviyordu ve bir gün yine sevdiğine dönecekti işte... A.Ç.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aylin Çiftçi, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |