..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Sevgi ve Nefret > Ahmet B.çulhacı




12 Şubat 2005
Sözde Sevgi...  
Ahmet B.çulhacı
Çünkü yaşam denilen bu pazarda, alan değil, veren kazançlıdır her zaman…”


:DHAH:
“Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu
Birinciliği beyaza verdiler.”

Özdemir Asaf’ın bu kısacık şiiri dolanıp duruyor bugünlerde beynimin kıvrımlarında…Ve beni kelimeler dünyasına götürüyor; kendimce bir uyarlama yapıyorum:

Bütün kelimeler aynı hızla kirleniyordu,
Birinciliği “sevgi”ye verdiler…

Bu güzelim kelimenin nasıl kirlendiğini, içinin nasıl boşaltıldığını düşünüyorum…

Ucuz şöhretlerin, buğulu bakışlarla, yarım ağızla söylediği sözler çınlıyor kulaklarımda: Canlarım benim, sizleri çok seviyorum…

Hayvanları çok seviyorum diyen bir bayanın, kendi mutsuzluğunun intikamını alırcasına zavallı köpeğini nasıl şekilden şekle soktuğu geliyor gözümün önüne… Tüylerini yol yol kırptığı, kulaklarına kurdeleler taktığı, cicili bicili giysiler giydirdiği… Hayvanı kendi doğasından uzaklaştırıp nasıl insanlaştırdığı…

DJ’lerin, VJ’lerin “Sevgi” kelimesini nasıl sakız ettikleri,
Yeşili seviyorum diyenlerin, saksıdaki çiçeği susuz bıraktıkları,
İşimi seviyorum diyenlerin, kaytarmak için fırsat kolladıkları,
Çocukları seviyorum diyenlerin, nasıl onları görmezden geldikleri,
Ülkemi, ulusumu seviyorum diyenlerin, rant ve çıkar peşinde koştukları,
İnsanları seviyorum diyenlerin, bencillik ve kıskançlık denizinde yüzdükleri geçiyor aklımdan birer birer…

Ve bir de bir soru geçiyor aklımdan sevgi konusunda…Cevabını şu kısacık halk öyküsünde buluyorum:

“Sevginin yalnızca sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?” diye sorarlar bir bilgeye…
Bilge, büyük bir sofra hazırlar ve sevgiyi dillerinden eksik etmemelerine karşın, onu günlük yaşamlarında hiç kimseye göstermeyen kişileri yemeğe çağırır…Sofrada herkes yerini aldıktan sonra, önlerine birer tas sıcak çorba, sonra da sapları bir metre uzunluğunda özel kaşıklar koyar ve bu kaşıkları nasıl tutmaları gerektiğini de söyler: “Herkes kaşığının ucundan tutmak zorundadır… Konuklar, uçlarından tuttukları bir metre uzunluğundaki kaşıkları güçlükle taslarına daldırırlar, fakat kaşıklarına çorba doldurup, ağızlarına götüremezler…

Yemekten kalktıklarında, karınlarını doyuramadıkları gibi, kaşıklarından dökülen çorbalarla da sofranın üstünü kirletmişlerdir…

Bilge, ertesi gün ikinci bir yemek daveti verir… Bu kez, sevgiyi gerçekten bilen ve her gün sevgiyle yaşayan kişileri çağırır… Yüzleri aydınlık, gözleri sevgiyle gülümseyen kişilerdir bunlar… Sofrada yerlerini aldıktan sonra, Bilge, onların da önüne birer tas sıcak çorba ve sapları bir metre uzunluğunda kaşıklar koyar… Kaşıkları, saplarının ucundan tutmaları gerektiği uyarısını yaptıktan sonra, “Buyurun, afiyet olsun!” der…

Sofradaki herkes, önündeki kaşığı, sapının ucundan tutar ve karşısındaki kişinin tasına daldırıp, kaşığına aldığı çorbayı, yine karşısındaki kişinin ağzına uzatır… Herkesin karnı bir güzel doyar…Yemekten kalktıklarında da, sofranın üzerinde, dökülmüş tek damla çorba yoktur…
…………………..
Sevginin yalnızca sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? Sorusunu soranlara bu uygulamayla yanıt veren bilge, bir de öğütte bulunur:
“İşte” der, “Kim ki yaşam sofrasında yalnızca kendini görür ve yalnızca kendini doyurmayı düşünürse, o kişi aç kalacağını da bilmelidir. Ve kim ki başkalarını da düşünür ve onları da doyurmaya çalışırsa, bir başka kişi tarafından o da kesinlikle doyurulacaktır.

Çünkü yaşam denilen bu pazarda, alan değil, veren kazançlıdır her zaman…”


.Eleştiriler & Yorumlar

:: Çok bilgece.....
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
14 Şubat 2005
Merhaba Sevgili Çulhacı; Çok bilgece.....Keşke yazdıklarınıza katılmadığımı söyleyebilseydim.Ama maalesef katılıyorum..."Ele verir talkını, kendi yutar salkımı," hesabı; bize herhangi bir konuda öğüt verenler, örnek olması gerekenler bile, değerlermizi yok etmeye ya da kirletmeye devam ediyorlar.....Hayvanları koruduğunu söyleyen bir bayanın - televizyonda-, belediye başkanının odasına nasıl zorla girdiğini, "sigara içilmez" ibaresine rağmen, sigara tüttürdüğünü, ağza alınmaz küfürler hatta tekmeler savurduğunu hatırlıyorum.İnsana saygısı olmayan kişi, hayvanları nasıl koruyabilir!.........Güzel bir yazıydı....Sevgiyle kalın....Kâmuran ESEN




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Avlulu Evlerin Çocuğuysanız Eğer...
Sen Bana Niçin Vurdun Baba?..

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İsyanım Kendime... [Şiir]
Neyinim Ben, Kendim?.. [Şiir]
Gitme Desem... [Şiir]
Dörtlükler... [Şiir]
Ben Bugün İzinliyim Anne... [Şiir]
Biliyorum... [Şiir]
Hüzün... [Şiir]
Bay Casper... [Öykü]
Suskunluğum: Baş Kaldırış... [Öykü]
Bırakıp Gitmelere Dayanamıyorum... [Deneme]


Ahmet B.çulhacı kimdir?

Çokça okur, zaman zaman da yazarım. . . Yazdıklarım beni anlatsa da sizin yaşadıklarınıza benzer. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Sabahattin Ali, Ahmet Hamdi Tanpınar, Oğuz Atay...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ahmet B.çulhacı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.