..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
En bilge insanlar bile arasıra bir iki zırvadan hoşlanırlar. -Roald Dahl
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Kesinlikle Karşıyım! > nuri sağaltıcı




19 Mayıs 2005
"Başarı"nın Etimolojisi ve "Başarısızlığımızın Etimolojisi"  
nuri sağaltıcı
Bilgiçlik, bilimin yerini alırsa toplumdaki bilgi karışıklığı, cehaletten daha büyük yaralar açar. Her konuda bilgili görünme sevdası, bilimleri ve doğruları ne hale getirir bakalım mı?


:BDBG:
Yalvaç Ural diyor ki: "Baş-arı olmadan bir kovan ailesi çoğalamaz, bal yapamaz ve soyunu devam ettiremez. Başarı, baş-arı olunca elde edilir. Başarabilmek için baş-arı olmak gerekir." Yalvaç Ural hızını alamıyor. Diyor ki: "Baş-er için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. Askeri rütbelerin adlandırılışı da arılardan esinlenilerek üretilmiştir. On kişinin başı olana onbaşı, yüz kişinin başı olana yüzbaşı, bin kişinin başı olana binbaşı dendiği gibi."
Asıl mesleği gazetecilik olup dilciliğe soyunan o kadar insan gördük ki, bu dostlarımız, bazen asıl mesleklerini unutup dil uzmanlığına soyunuyor, ahkam kesiyor. Elbette dil toplumun malıdır ve dille ilgili görüşlerini herkes söyleyebilir; ama kendinden geçercesine, görüş ve sanılarını kimse bilimsel doğrular yerine koyamaz.
Biz yine de söyleyelim: “Başarı” türemiş bir sözcüktür ve iki yapım eki alarak oluşmuştur: Baş-ar-ı. Aldığı ilk ek, addan eylem yapan ektir. Mor-ar, kız(ıl)-ar, sar(ı)-ar, iç-er, yeş(il)-er, yaş-ar...
“Sözcüklerin yapısı”nı incelerken öğrencilerime, içinde “sıcak” sözcüğünün geçtiği bir cümle yazdırmış ve bu sözcüğün yapısını sormuştum. Hepsi, bunun yapım eki almamış “basit” bir sözcük olduğunu söylemişti. Bu sözcüğün “ısı” kökünden –cak ekiyle türetildiğini, “oyuncak” sözcüğünün de benzer yolla oluşturulduğunu belirtmiştim.İkna olmadılar Eski öğretmenlerine ve tanıdıkları değişik öğretmenlere bunu soracaklarını söylediler. Aradan bir iki gün geçince bir öğrencim, sınıfta dedi ki :”Öğretmenimden bilgi aldım, diyor ki ‘sıcak’ sözcüğü basit bir sözcüktür. ‘ısı’ sözcüğünün ‘sıcak’la hiçbir ilgisi olamaz.” Hadi bakalım kolay gelsin öğrenciye... Şimdi kim doğru söylüyor? “ısı” ile “sıcak” arasındaki anlam ilgisini kuramayan bir Türkçe öğretmenine ne demeli şimdi? Zavallı öğrenciler kime inansın?
Bir gazetecinin bir yazısında okumuştum: “Türkçe sözcüklerin sonunda iki ünsüz bulunmaz.” diyordu. Hiç düşünmeden yazılan bu cümlenin ilk sözcüğüne dikkat edilseydi, “Türk” sözcüğünde bu düşüncenin yanlış olduğu rahatlıkla anlaşılırdı. Biraz daha düşünülseydi “alt, üst, art, berk, sert...” gibi pek çok sözcüğün bu düşünceyi yalanlayacağını görebilirdi yazar. Ama dile saygı ne gezer! Düşünmeden yazmak daha kolay tabii.
Üniversitede bile bazı öğretim görevlileri, duygusal ve bilimdışı bazı dedikoduları “bilimsel” diye yutturmaya çalıştıktan sonra... Şu rivayeti duymayan var mıdır? Güya Türkler bugünkü Amazon bölgesine geliyorlar. Amazon Nehri’ne bakıp: “Amma uzun” demişler ve “Amazon” adı böyle oluşmuş. Vay be, ne bilimler yapıyoruz bu mantıkla.
Edebiyat tarihimiz de tarihçilik anlayışımız da birçok eserde buna benzer dedikodularla örülmüştür. Yani uyusun da büyüsün ninni... Üniversite yıllarında Namık Kemal hakkında bir bilgi arıyordum. Yanlış hatırlamıyorsam, Nihat Sami Banarlı’nın bir kitabında ilginç bir not dikkatimi çekti: Namık Kemal’in ilk şiirini dört yaşındayken yazdığını belirtiyordu. Bunun hikayesi de şöyle: Güya Namık Kemal dört yaşındayken annesiyle sokakta yürüyormuş. Ayağı bir kaldırım taşına takılıp düşmüş. Mahcup olan Namık Kemal, ayağa kalkmış ve kaldırım taşına öfkeyle bir tekme savurmuş, demiş ki: “Anasını sattığımın kaldırımı/ Acıttın baldırımı.” Ve bu sözler onun, 4 yaşındayken söylemiş olduğu ilk şiir olarak kabul edilirmiş. Bu notu okuduğumda öyle gülmüş öyle gülmüştüm ki...
Hani bizde tarih incelemelerinde “belge”cilik Mehmet Fuat Köprülü’yle başlamıştı, hani tarihçilik anlayışımız değişmişti? Dedikoduyla tarih yapmaya devam ediyoruz ne yazık ki. Üniversitelerde ciddi kaynaklar edebiyat tarihine böyle yaklaşırsa, o bilgilerle yetişen öğretmen, tarihi nasıl anlatır acaba?
Bir gazetecinin dilciliği; bir mankenin ekonomi yazarlığı, bir doktorun mühendisliği, bir öğretmenin doktorluğu kadar komik olur. Sahi, bu ülkede neden herkes kendi işini yapmıyor?
Başarısızlığımızın etimolojisini sanırım burada aramak daha doğru olur. Bugün gördüğümüz manzara daha çok doğruluyor bu söylediklerimizi. Ama bir konuda konuşması gereken asıl kişilerin sustuğu bir ülkede de olur böyle şeyler, normaldir.
]



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
"Yarı Kaynaşmış Bileşik Eylem" ve "" Deyimleşmiş Bileşik Eyl
Latince Kimi Yeni Sözcüklerin Yazımı


nuri sağaltıcı kimdir?

Hayatta renklerden sadece mavi vardı aslında; ama onu kimi gözler siyah gördü, kimi sarı, kimi kırmızı. . . Kötü mü ettik? Asla. Çok renklilik de güzel. . .

Etkilendiği Yazarlar:
çağdaş düşünceli yazar tipleri


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © nuri sağaltıcı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.