Öküzün rengini dışında, insanın rengini içinde ara. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Bunlar çok özel taşlar. Herkes bilir çarşıda.İyi taş ancak Anton Ustada bulunur.Anton Usta sanatçı adam.Kaprisli biri her sanatçı gibi elbet.Benim ustam olur.On yıldır yanındayım.On iki yaşındaydım yanına geldiğimde. Çengelköy ‘deki villasına temizliğe giderdi annem.Karısı hayattayken başlamıştı işe ölünce de ayrılmamış devam etmişti. Yılların emektarıydı.Babam bizi terk edince ağabeyim ve bana bakmak için gündelikçiliğe başlamıştı. Bende sık sık okuldan kaçıyordum baktı okumaya niyetim yok Anton Ustanın eşref bir saatinde benden bahsetmişti, o da beni yanına aldı. Severim ustamı. Ters adamdır. Bazen saatlerce konuşmaz öyle gözleri bir noktaya dikili düşünür. Mutlaka bir kolye yüzük yada broş düşünüyordur.Öyle boşlukta asılıdır o mücevher gözleriyle çizer sanki modelini, gözleriyle yerleştirir taşlarını.Çoklarını kovmuştur mağazadan yeni yetme artistleri şarkıcıları sosyetik kadınları.Bilen bilir; öyle manavdan karpuz alır gibi alamazsın ondan mücevherleri. Diğer çıraklara hava atarım ben hep.Şu artist geldi şu sanatçı geldi satmadı kızdı ustam .Onlar bana sorarlar hep ‘’Yakından nasıl? Televizyondaki kadar güzeller mi?Deli oğlum senin ustan. Kovulur mu ulan o kadınlar.’’ Kovar oğlum benim ustam, derim bende onlara, sanatçı benim ustam. Son bir aydır ustam iyice garipleşmeye başladı.Daha önce onu bu halde hiç görmemiştim.Eskiden mağazanın en arka bölümünde ki ofisinden çok nadir dışarı çıkardı.Şimdiyse nerdeyse bütün günü benim masamda geçirmeye başladı.Benim masam dükkanın çıkış kapısına daha yakın diğer bütün mağazaları ve koridoru rahatlıkla seyredebilecek bir yerde. En çokta onu rahatça görebileceğim yerde. Üç ay önce açılan yeni mağazadaki kadını.Herkes ondan bahsediyor.Etkileyici bir kadın. Neşeli, umursamaz, güzel kadın. Herkesin ondan bahsettiğini çoklarının aralarında kendiyle ilgili açık saçık muhabbetlere koyulduğunu biliyor ama umurunda değil.Bazen nasıl da bakıyor insanın gözlerine hiç sakınmadan.Koridorda rastladığı küçük çırakların hayran bakışlarına yanaklarından makas alarak cevap veriyor sanki. Onlar da ellerindeki altın eritilmiş potalara zor sahip oluyorlar heyecandan.O ise gülüyor muzip ve çapkınca. Anton Usta da saatlerce benim masamda oturup öylece mağazanın içini seyrediyor.Onun çalışmasını müşterilerle ilgilenişini,yemesini ,içmesini.Kimi zaman elinde sigarası kapının önüne çıkıyor.Bir yerlere dalıyor bir şeyler düşünüyor sanki.Ustamda onu öylece seyrediyor yaptığı her hareketi bir an kaçırmadan ezberler gibi.Sigarası bitince daldığı yerden dönüp bakışlarını ona çevirip sanki ne düşündüğünü anlarmış gibi bir iki saniye bakıyor. Bir adam geliyor devamlı on beş gündür.Çirkince bir adam. Çoğunlukla akşama yakın geliyor mağazalar kapanmadan bir iki saat önce. Anton Usta rahatsız oluyor nedense onu görünce. Sıkıntılı bir dikkatle seyrediyor içerisini.Konuşuyorlar devamlı, adam ona bir şeyler anlatıyor.Kah gülüyorlar kah bir sessizlik giriyor aralarına. Sonra sinirli sinirli dolaşıyor adam mağazanın içinde. Anton Usta dikkatle izliyor.Yine o adamın ona bir şeyler anlattığı bir akşamda; çok gülmüştü mutluydu belli.Ustam viskisinden sağlam bir yudum çekip sanki benim orada olduğumu unutup ‘’Ne anlatıyor bu adam? Onu bu kadar mutlu edecek ‘’ dedi. Sonra garip ve üzücü bir sesle ekledi,’’yinede güldüğünü görmek güzel’’ Duymamış gibi yaptım. Dünya da hayran olduğum tek gerçek adamın gözlerimin önünde hiç konuşmadığı, dokunmadığı sadece seyrettiği bir kadına aşık olmasını izliyordum.Sessiz kalıyordum sadece izliyordum hiç tepki vermiyor hiçbir hayat belirtisi göstermiyordum.Korkuyordum tek bir kelime edersem her şey bozulacak ve benimle paylaşmayacaklardı yaşananları.Bu aynı ustamın yarattığı mücevherleri seyrederken ki sessizliğime benziyordu.Ben sadece onun ortam ayarlayıcısıydım.Merakla her sürecini; tasarısından son taşını yerleştirdiği ana kadar soluksuz izlediğim bir mücevher macerası gibiydi.Ustam son zamanlarda mükemmel takılar tasarlıyordu. Hiç bu kadar zevkle çalışmamıştı. Hele hala üzerinde çalıştığı bir gerdanlık vardı ki; bittiğinde her gelenin almak için yarışacağı bir şey olacaktı. Bir gün aniden o girdi mağazaya.Hiç yabancılık çekmeden.Çekinmeden. Merhaba, dedi. Kolay gelsin . Üzerinde beyaz bir elbise vardı. Uzun siyah saçlarını toplamamıştı.Güzeldi çok güzeldi. Ustam merhaba, dedi.Hoş geldiniz.Bunca zamandır tanışamadık kusura bakmayın, dedi kadın gülümseyerek.Ama size bir işim düştü.Hay hay dedi ustam yapabileceğim bir şeyse.Bir müşterim için özel bir parça arıyorum bir broş. Elişi bir parça sizde mutlaka vardır diye düşündüm. Ustam kasaya doğru ilerledi o sırada kadın tezgaha doğru yaklaştı. Tezgahın üzerinde Anton Ustanın yeni bitirdiği ama benimde daha son halini görmediğim gerdanlık kutuda duruyordu. Kadın yaklaştı ve kutuyu eline aldı.Kapağını açtı. Gözleri beğeniyle parladı. O gerdanlığa bakıyor; onun başka bir şeyle ilgilenmesini fırsat bilen ustam bu kadar yakın mesafeden onu seyretmenin heyecanıyla gözlerini ayıramıyordu ondan.Kadın’’ Mükemmel,’’ dedi. Sayıklar gibi. Sonra ustama baktı. Gerçekten dedikleri kadar var sanatçısınız siz. Takmak ister misiniz dedi ustam. Yok, dedi böyle bir güzellikten ayrılmak zor olur. Takmamak en iyisi. Acı acı güldü Anton Usta. Haklısınız belki de, dedi. Yine de takmanızı isterdim en azından bir bayanın boynunda nasıl durduğunu görmüş ve emin olmuş olurdum yaptığım işten. Kadın kutuyu yavaşça tezgahın üzerine bıraktı gerdanlığı çok dikkatli kutudan çıkardı bir eliyle saçlarını yan tarafına topladı gerdanlığı boynuna yaklaştırdı arkasını dönerek Anton Ustaya kilidi takması için’’ yardım eder misiniz?’’ dedi. O an oradan mümkün olduğu kadar uzakta olmam gerektiğini düşünerek sessizce ofise doğru ilerledim. Anton Usta büyük bir dikkatle gerdanlığın kilidini takmak için ellerini kadının boynuna doğru uzattı o anı çok uzatmak oyalanmak istediğini ona bu yakınlığı mümkün olduğunca korumak istediğini biliyordum; ama o bunu her şeye rağmen yapmayacak bir adamdı. Kadın yüzünü döndüğünde sadece boynuna; gerdanlığın boynunda duruşuna kitlenmişti gözleri. Ustamın tam arkasındaki büyük aynada kadın boynunda ki gerdanlığa bakıyordu çok güzel, dedi gerçekten çok güzel. İstediği broşu alıp mağazadan ayrıldıktan sonra gerdanlığı ustam büyük bir dikkatle kutuya yerleştirip kasaya koydu sonra bana dönüp bunu kimseye gösterme satılmayacak bu dedi . Günler sonra bir akşam mağazada yalnız öylece gözleri bir noktaya dikili ağlıyordu.Garip bir ağlamaydı bu yüzünde hiçbir mimik , acı ifadesi olmadan gözyaşları kendiliğinden akıyordu gözlerinden.Bak, dedi Anton Usta onu göstererek o da yüreğini vermiş birinin eline. O biride elinde ne olduğuna aldırmadan sıktıkça sıkıyor. --------------------------------------------------------------------------------
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aylin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |