Müzik söylenemeyeni, ama sessiz de kalınamayanı anlatıyor. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Yaşadığımız güzel ve çirkin alışkanlıkları bize mutlak zamanın içinde öğreten bazı değer verdiğimiz önemli kişiler vardır. Sizlere bir şeyler kattığı için kendini düşünmeden bize kendi ruh halini yansıtmak ve en önemlisi bizleri yoksul düşüncelerden,mantıksız hareketlerimizden önce bize yardım ettikleri için önemlidir.Takdire laiktir o bahsedilen kişiler. Yaşanan güçlü aşklar ne içindir ki? Bu soruyu bazen sormasak da sürekli bizi irdeler ve yanıt vermemizi engelleyecek derecede kinayeli bir sorudur. Ben çok sevmiştim demek bile zor bu hayatta ve aşkta ki yönünü belli etmek gerekir. Sevmiştim demek ile ben karşımdaki nesneyi seviyorum demenin arasında bir maddesel dünya kanunun olduğunu unutmayalım. Hatırlarsak insanların zorlu bir durumda kaldığı anda karşısına bir kahraman çıksa da beni bu çıkmazlardan çıkarsa deriz.Ve çoğunda hayaller çöp kutusuna atılmış birer yığın olur. Artık tabuların yıkıldığını ve gerçek aşkların yani duygusal aşkların başladığını anlamalıyız. Bizlerin kalbinde sanatın doğuşunun aşka bağlı olduğunu anlamak zor olmamalı.Herhangi bir hayvan resmi çizerken,müzik türlerine yakınlık gösterirken,el sanatları ile uğraş içinde olduğu muz o ufacık saniyelerin içinde bile aşkı sevmek isteriz. Bu bizim doğamız aşkı sevmek için daha da fazla aşık olmalıyız.Bizlerin tanımına gelince o sandığımız hayattan yani maddelerin hakim olduğu o karanlıklardan bizleri çekip alan ve cennetin o eşsiz toprak türlerinden sadece bir avuçluk olan kısmını ama bizim için dünya’nın anlamı demek olan toprak türüne her vakit sahip çıkmak istiyorsak. Toprağın kurumamasına ve onun senin gönlünde her zaman olacağı na kendine ona ve hayallerine sahip çıkmamalısın.Unutma belki dün senin hayatında hayal kuracak bir evin,araban,onun gözleri ve en önemlisi o olmayacaktı.Sana bunları o öğretmişti. Sen daha fazla sevmelisin ki aşkındaki kudret gün ışığına çıksın.Ve mutluluk içinde öl… Şimdi gün ışığındayız.Mutluyuz ama kendimize de söz verdik.Beraberliğimizce hayat tan tat almayıp sonsuzluk süresince hep yan yana olduğumuzu bildiğimiz sürece bu yaşamdan tat almalıyız. Devam eden cümleler bize aşkın sadece pencerenin dışından bakıldığında şeffaf olma yacağını ve her zaman o topraktan tat alan kişiler olduğumuz sürece bize aşk’ın ne kadar saf hisler olduğunu anlayacağımızı belirtir o beyaz masum topraklar…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SERDAR TAHTALI, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |