..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yı ayılttılar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Onur Özdemir




23 Ocak 2006
"Usta"ya...  
"elim sanata düşer usta, yürek acıya"

Onur Özdemir




:DDJG:
Ortaokulun adı fen bilgisi olan ve nihayetinde bana işkence gibi gelen derslerinde kulağımda bir walkman kulaklığı ile tanıdım onu. Daha doğrusu zaten tanıyordum, adını bilmeye ve resmini görmeye tanımak denirse. Sol kulağıma taktığım kulaklıktan kulağıma üç kere "dostum" kelimesi söylenmişti öğretmenin sindirim sistemini anlattığı sırada. Bir an için imam kulağıma sesleniyor sandım ama sonradan öğretmenin bizi sindirdiği sırada ben de bu şarkıyı sindirdim.

"Dostum dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe"

diyordu. O sıralar yaprak döken bir ağaç yoktu hayatımda. Ekmeğin elden, suyun gölden olduğu, bahar bahçe bir durumdaydım. Ta ki aşık olduğumu hissedene kadar. Artık bir başka parça anlatıyordu beni:

"Uyandım seni düşündüm
Birden bire duvar birden bire gece yarısı
Uyandım seni düşündüm hadi yar
Ay göğsümün, ay göğsümün sol yarısı"

Ve platonik bir aşkın çığlığı eşliğinde gidip kendime gömülme zamanım gelmişti.

"Artık sazım bağrım olur
Kimsenin bilmediği bir ağrımı
Gider kendine gömülürsün
Yoksa bu şehir, bu sokaklar
Seni alır kullanır, seni alır kullanır
Santim santim çürürsün"

Derken liseli döneminin hipodrom misali bizi koşturduğu yıllarda, koşuya inat eden 2 özgür tayla karşılaştım. Artık “biz üç kişiydik”. İsimleri her ne kadar Bedirhan, Nazlıcan ve Suphi olmasa da biz de üç kişiydik ve birbirimize bir Marksistin Kapital'e bağlı olduğu kadar bağlıydık.

Lise son sınıfın matbaadan yeni çıkmış test kitabı kokan günlerinde, artık sahte dostlukların "seni hiç unutmayacağım lise arkadaşım, hoşça kal" şeklinde noktalandığında üçümüzün ağzında aynı şarkı vardı:

"Yağmur yağsın isterdim bu sabah
Merhaba soylu sevdam merhaba
İpil ipil düşsün betona
Merhaba sevgili vatan merhaba
Ve üç gece güvercini
Nazlı nazlı uçsun buluta
Merhaba..
Bütün sabahların bu saati
En fazla sevdiğim vakit
Son kez merhaba.."

Ortaokulun platonik sevdasından sonra lisede platonik olmayan ve keşke platonik olsaydı diye düşündüğüm aşklarım da oldu. Onları

"Senin eşkin meni düşürdü dile
Ne çe aşığh olur bülbüller güle
Hasret çektir, könül verdim, seni sevdim men,
Hasret çektir, könül verdim, seni sevdim."

diye dilimi döndürmek için üniversite sınavından çok çalıştığım bir Azeri türküsüyle geçiştirdim. Ancak üniversite aşkı öyle olmuyor bunu öğrendim. "Büyüdük mü ne" diye artık daha sık sorar oldum kendime. Ve cevabı çok sert bir şekilde çarptı yüzüme:

"Büyüdün sende
Hasret sende sevgi bende
Akşamlar döner geceye
Geceler gebe gündüze"

Artık sevdalar daha başka kokar olmuştu. Sevda yüzünden uykusuz gecelerin, king partileri yüzünden uykusuz kalınan geceler karşısında değeri gün geçtikçe artıyordu. Artık değer kaybedense sadece aşka bakışımdı.

"Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar utangaç boynunun
kolyesi olsun
Buda benim sana
ayrılırken hediyem olsun."

Şimdi ise dilimizde tek şarkı kaldı, hayattan ve "O"ndan geriye. Varsın bu olsun bizim de şarkımız, varsın bu olsun anlamını istiap haddinden çok çok fazla taşıyan son şarkımız:

"Sakin göllerin kuğusuyduk
Salınarak suyun yanağında
Yarılan ekmeğin buğusuyduk
Gözüm yaşarıyor
Yüreğim yanıyor /kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle
biri saksımızı çiğneyip gitti
biri duvarları yıktı
camları kırdı
fırtına gelip aramıza serildi
biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri
her şeyi kötüledi
bizi yaraladı
biri şarabımızı döktü
soğanımızı çaldı
biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu
ciğerim yanıyor yüreğim kanıyor
olmasaydı, olmasaydı sonumuz böyle"
Gözüm yaşarıyor
Yüreğim yanıyor /kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle
Dağlarda çoban ateşiydik
Dolanarak mavzer yatağında
Ceylan pınara inişiydik
Göğsüm daralıyor
Yüreğim kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle
birer yolcuyduk aynı ormanda kaybolmuş
aynı çıtırtıyla ürperen birer serçe
hep aynı yerde karşılaşırdık tesadüf bu...
birer tomurcuktuk hayatın kollarında
birer çiğ damlasıydık
bahar sabahında gül yaprağında
dedim ya hiç yoktan susturuldu şarkımız
yüreğim kanıyor yüreğim kanıyor
bitmeseydi, bitmeseydi bizim öykümüz böyle
Göğsüm daralıyor
Yüreğim kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle"



29 08 2004, 17:39



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Aşkınız Ne Kadar Yeni?
Mavi Gözlü Gökyüzü
Karma ve Şık

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Adı Deniz Olmalı [Şiir]
Ekmek, Şarap, Sen ve Ben [Şiir]
Anne... [Şiir]
Kelebek [Şiir]
Şarap Şişesi [Şiir]
Sanal Aşk ve Yabancılaşma [Eleştiri]


Onur Özdemir kimdir?

Romantik, duygusal, esprili ve hiç büyümek istemeyen biriyim. Çalışma hayatının zorlukları öncesi son antremanımı yapıyorum. Arkadaşlarımın ısrarı üzerine yazmaya başladım.

Etkilendiği Yazarlar:
Cezmi Ersöz, Yılmaz Erdoğan, Ahmed Arif, Nazım Hikmet, Orhan Veli, Hasan Hüseyin


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Onur Özdemir, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.