..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Güzel birþeyin fazlasý harika olabilir -Mae West
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Osman TÜRK




24 Mart 2002
Memduh Ve Londýra Yaðmurlarý  
Mikroçipte yeni geliþmeler...

Osman TÜRK


Mikroçip hadisesi...


:CDJC:
Memduh tüm dost ve kardeþ ülke ajanlarý gibi görevini büyük bir gizlilik içinde yapmayý seven, kendi halinde, kadirþinas bir görev adamýydý. Londýra'daki pek gizli görev kendisine tevdi edildiðinde ziyadesiyle mütehassýs oldu. Bu onun ayný zamanda ilk gurbet vazifesi olacaktý. Eðer bu vazifeyi alnýnýn beyazýyla, ovalamadan, durulamadan ve renklilerin rengini soldurmadan ifa edebilirse nice gurbet vazifeleri onu bekliyor olacaktý. Bu düþünceler içinde sigarasýný söndürdü. Uçaðýn merdivenlerini çýkarken son basamaða gelince birdenbire durdu. Filimlerde olduðu gibi son bir kez geriye dönüp vatan topraðýna hasretle baktý. Ardýndan gelmekte olan yaþlý beyamca onun bu vatan sevgisini yersiz bulup,
- Yürüsene be kardeþim, diye çýkýþtý. Memduh bir an durakladý, geriye döndü,
- Siz beyefendi, dedi, siz ve sizin gibiler ya sevin yahut terk edin bu cennet vatanýmýzýn...
- Yürü be kardeþim, manyak mýsýn nesin? Piyangodan mý çýktýn sabah sabah, diyerek Memduh'u uçaðýn içine doðru itti.
Uçakta sigara içilebiliyor olmasý Memduh için ziyadesiyle sevindirici bir durumdu. Piposunu özenle tutuþturdu. Bu pipo hiçbir zaman özen göstermeden tutuþmuyordu. Londýra'ya gider gitmez kendine mühim devlet adamlarýna yakýþýr güzellikte bir pipo almalýydý. Bu düþüncelerle her zaman yanýnda taþýdýðý þiir defterini çýkardý. Önce annesinin ve halasýnýn verdiði sipariþleri birer birer not etti; iki yüz gram hakiki Londýra kahvesi, iki büyük boy misafir havlusu, Livurpul'un meþhur cevizli lokumundan iki kutu...
Liste iþi bitince bu zorlu hadiseyi nasýl çözeceðini düþünmeye baþladý. Bu hadise bir düðüm olmaktan çok, bilhassa bir kördüðümdü. Hollandalý ajanlar Türklerden çaldýklarý bir çuval mikroçipi Londýra'da eþe dosta kelepir fiyatýna satmak istiyorlardý.
Uçak havaalanýna indiðinde Londýra'nýn sisli ve puslu havasý Memduh'u hüzünlendirdi. Derin bir iþtiyakla baktý gökyüzüne. Bu arada arkasýndan gelmekte olan bir yolcu da, ama farklý duygularla tabii, bakýnca çarpýþtýlar. Memduh'un yere düþüp açýlan valizinin içinden altý tane diþ fýrçasý ve üç tane diþ macunu fýrladý. Bu da Memduh'un aðýzda oluþan asitlere karþý ne kadar duyarlý olduðunu gösteriyordu. Olayýn fazlaca abartýlýp ülke gündemini iþgal etmemesi için hýzla yere düþen eþyalarý toplamaya koyuldu. Ýþte tam o esnada çarptýðý kiþinin pek güzel bir hanýmefendi olduðunu fark etti. Bu güzel bayan da Memduh'a bakýyordu. Aralarýnda bir his mübadelesi oldu. Memduh asil bir ses tonuyla,
- Önemi yok bayan, sizi affediyorum, dedi.
Kadýn ona dönerek,
- Öyle ise tanýþalým, dedi. Benim ismim Mukadder. Ýki “d” ile yazýlýr. Memduh piposundan derin bir nefes çekti ve öksürüðe boðuldu. Memduh hala sigara ile pipo arasýndaki farký anlayamamýþtý. Pipoyu, afedersiniz, öküz gibi içine çekiyor, sonra da öksürüðe boðuluyordu.
- Benim ismim de Memduh, dedi neden sonra. Ýki “m” ile yazýlýr ama “m” ler yan yana deðildir sizin isminizdeki gibi.
- Önemi yok, dedi Mukadder, gönüller bir olsun. Neden Londýra’dasýnýz?
Memduh bir an durakladý. Sonra birden bire uzatmalarda takýmýný bir sýfýr öne geçiren futbolcu edasýyla haykýrdý,
- Tarihi ve turistik maksatlý bir gezi, dedi. Casusluk görevini ustaca kamufle etmiþti. Fakat Mukadder’den de etkilenmiþti. Onu tekrar görmeyi arzu ediyordu.
- Bu akþam yemekte konuþsak bütün bunlarý, dedi. Mukadder bu teklife kayýtsýz kalamazdý. Oda Memduh’tan hoþlanmýþtý.
- Öyleyse buyrun. kalacaðým otelin adresi, diyerek bir kartvizit uzattý Memduh’a. Sað elinin iþaret ve orta parmaklarý yardýmýyla kibarca kavradý kartviziti Memduh ve hemen cevap verdi.
- Bu akþam saat yedi nasýl sizce?
- Âlâ, dedi, Mukadder. Saat yedide...
Memduh otele yerleþtiðinde hava kararmak üzereydi. Jeymis Bont tipi, su, kar, yaðmur ve fýrtýnaya dayanýklý ayný zamanda telsiz telefon, radyatör ve terlik fonksiyonlarý da bulunan saatine baktý. Saat tam altý otuzu gösteriyordu. Randevusuna tam otuz dakika vardý. Otelden çýkýp bir taksi bulmalý ve Mukadderin kaldýðý otele gitmeliydi. Bu düþünceler içinde sokaða fýrladý. Köþedeki telefon kulübesinin yanýnda durdu. Ahizeyi kaldýrdý, elindeki kartvizite bakarak numarayý çevirmeye baþladý.
- Alo!
- Dis iz King Otel, hav ken ay help yu?
- Alo! King Otel mi? Nasýl yani? Ben bu ismi bir yerden hatýrlýyorum.
- Alo, hav ken ay help yu?
- Bu benim kaldýðým otel yahu!
- Ay dont andýrstend yu!
- Þey, sayýn görevli, ben havaalanýnda bir hanýmla tanýþmýþtým. Güzel bir kadýn Allah için. Gerçi tanýþalý daha çok olmadý ama yine de...
Bu sýrada telefon kapandý. Memduh kibarca ahizeyi yerine koydu.
- Dediklerimi anlamadý galiba.
Memduh saat altý elli beþ sularýnda otelin lobisine indi ve beklemeye koyuldu. Saat tam yedide Mukadder otelin merdivenlerinde göründü. Üzerinde çok þýk bir gece elbisesi vardý. Memduh Mukadder’i görünce gayri ihtiyari mýrýldandý.
- Ulu Tanrým, fevkalade bir güzellik bu.
Birlikte oturdular yemeðe. Yemek boyunca Mukadder teyzesinin yeni aldýðý on sekiz programlý bulaþýk makinesinin bulaþýklarý ne kadar temiz yýkadýðýndan söz etti. Memduh ise Hollandalý ajanlarýn kaçýrdýðý mikroçipleri nasýl elde edeceðini düþündü. Bir çözüm bulamayýnca kendini þaraba ve Londýra peynirine vurdu.
Ertesi sabah uyandýðýnda kafasý, tabiri caizse ki caizdir, kazan gibiydi. Kendine güzel bir kahvaltý ýsmarladý, ardýndan sinekslalom traþýný oldu. Biraz çevre incelemesi yapmak için otelden ayrýldý. Ana caddeye çýkýnca hiç ummadýðý bir sima ile karþýlaþtý. Bu sima Mukadder’e aitti. Onu gizlice takip etmeye baþladý. Mukadder cadde boyunca vitrinlere baktýktan sonra köþedeki kafeteryanýn kapýsýndan içeri süzüldü. Memduh da hemen ardýndan elindeki gazeteyi kendine siper ederek içeri süzüldü. Hemen kapýnýn yanýndaki masaya oturdu. Mukadder çevresine meraklý gözlerle baktýktan sonra sarýþýn, uzun boylu ve ayný zamanda genç olan iki adamýn oturduðu masaya doðru yöneldi. Adamlardan biri elindeki evrak çantasýný masanýn üzerine býraktý. Mukadder de elindeki makyaj çantasýný masanýn üzerine býraktý. Uzun boylu ve sarýþýn adam,
- Çantanýz da pek eskiymiþ Mukadder haným, artýk Londýra’dan kendinize yeni bir çanta alýrsýnýz, dedi. Mukadder ona doðru dönerek,
- Bunlar fani iþler Klint bey, önemli olan mikroçipler, dedi. Memduh bu son cümleyi duyduðunda irkildi. Demek bir süre sonra gönülden baðlanmayý düþündüðü bu kadýn bir ajandý öyle mi? Hem de yabancý ülkeler adýna çalýþan bir ajan! Bu arada Memduh’un tuvaleti geldi.
- Hay aksý, dedi. Hangi macerada kahramanýn çiþi gelir? Ne talihsiz bir ajaným ben yahu?
Tuvalete gitmek demek bundan sonra olacak geliþmeleri kaçýrmak demekti. Bu yüzden çiþini tuttu ve olanlarý izlemeye devam etti. Mukadder ile adamlarýn sohbeti devam ediyordu. Böbreklerinin de katkýsýyla birden fikir deðiþtirdi ve silahýný çekerek haykýrdý,
- Hey, neler oluyor orada?
Hollandalý ajanlar ellerini kaldýrdýlar. Mukadder þaþkýnlýðýný gizleyecek zaman ve yer bulamadýðýndan haykýrdý,
- Aman Allah’ým neler oluyor? Memduh sen ha?
Kafeteryada çalýþan garsonlar neler olup bittiðini anlamadýlar ama onlar da Mukadder’in gazýna gelip baðýrdýlar,
- Ulu Tanrým, kahretsin, hey dostum sen çýlgýnsýn ha?
- Hayýr, ben bir görev adamýyým, dedi Memduh. Mukadder’e döndü ve devam etti,
- Evet benim ya, dedi, ben, devletini ve devletinin mikroçipini özünden çok seven, ülküsü yükselmek olan, 42 numara ayakkabý giyen ben!
- Güzel, dedi Mukadder, güzel. Lokantanýn patronu Patrona Vilyým dayanamayýp müdahele etti,
- Hey dostum, neler oluyor burada, nedir bu mikroçip olayý?
- Bu gizli bir görev dostum, sana açýklayamam. Bunlar Hollandalý ajanlar. Türkiye’den çaldýklarý mikroçipleri burada satýyorlar. Bu Mukadder denen kadýn da vatan haini. Fakat daha fazla üstüme gelme. Benden bilgi alamazsýn.
- Anlýyorum dostum. Ancak þunu merak ediyorum. Elindeki silahý kullanacak mýsýn? Kullanacaksan masa örtüsü kaldýrayým, kan olmasýn, malum kan lekesi zor çýkýyor...
- Sorun bu kadar yüzeysel deðil dostum. Ýrdeleme bazýnda eksik yaklaþýmýný fark ettim.
- Buyur!
Mukadder bu iç açýcý sohbete daha fazla dayanamayýp müdahele etti,
- Yeter be, ne olacaksa olsun, sýkýldým artýk. Patrona Vilyým sordu,
- Bu kadýn kimdi dostum? Memduh cevap verdi,
- Ajan dedim ya! Yahu Vilyým sen benden de salaksýn be! Hollandalý ajan,
- Abi kim salak?
- Hepiniz, hepiniz salaksýnýz. Susun yoksa hepinizi öldürürüm, dedi Memduh.
Kafeteryaya derin bir sessizlik çöktü. Çöken sessizlik bir hayli derindi. Memduh sol elininin dýþýyla alnýnda biriken teri sildi. Vilyým yeniden bardaklarý kurulamaya koyuldu. Hollandalý ajanlar uzun süreden beri havada tuttuklarý ellerini indirdiler. Mukadder uyuklamaya baþladý. Memduh yavaþça masaya yaklaþtý. Masanýn üzerinde duran mikroçip dolu çantayý aldý. Mukadder’in aþkýný kalbine gömdü. Usulca kafeteryanýn kapýsýndan dýþarý süzüldü.
Londýra sokaklarýnda yaðmur yaðýyordu. Yaðmur bereket demekti. Bereket mikroçipler kurtulmuþtu. Memduh, Hollandalý ajanlarlarý, Vilyým’ý ve Mukadder’i kaderleriyle baþ baþa býrakýp yeni bir maceraya doðru yola koyuldu.
                                                  Batman 1997






Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn gülmece (mizah) kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Memduh Ve Paris Cafeleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
olurlarýnýza arzederim [Þiir]
Kaya ve Oya okula koþuyor... [Þiir]
dün gece [Þiir]
þiyir [Þiir]
yeni þiyir [Þiir]
Vay Be! [Þiir]
ne lazým gelir? [Þiir]
welcome to hill [Þiir]


Osman TÜRK kimdir?

Varým, çok meþgulum!

Etkilendiði Yazarlar:
Reha Muhtar, Hýncal Uluç ve Modern Folk Üçlüsü.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Osman TÜRK, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.