|
 • İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) |
1
|
|
|
|
Gazete de böyle bir ilan gördünüz mü, ne yaparsınız? Apışıp kalırsınız, hatta apışıp kalmak da kesmez sizi, hayretleriniz bile şaşar da, fena mena olursunuz... Tabi böyle bir ilanı da hiç bir gazete basmaz, basmak istemez, direk erkeklerin kişilik haklarına saldırı olduğu için. Lakin bizim yan komşumuz Afitap Abla, kocasından bıktığından mıdır, nedir, böyle bir ilan hazırlamış da, gazeteler bunu basar mı basmaz mı diye bize danışmaya gelmiş... |
|
2
|
|
|
|
Soba zaten yılların sobası her tarafı dökülüyor. Önce kömür üstüne biraz odun, biraz çıra. Kibritler elimizde de elimizde olmaya, ıslak meretler. Bu kibritlerle sobayı herhalde öğlen namazına varacağımız zaman yakarız, belki de ikindiye bile kalır... En iyisi bir yerlerden çakmak bulmak. Öyle ya, bu devirde kibrit mi kaldı? |
|
3
|
|
|
|
Akıllı makıllı değil telefonum. O zaman demek ki ben ondan akıllıyım. Öyle ya insanoğlu olarak o telefonu ben yaptım. Teşbihte hata olmaz, ben yaptım dediysem, siz de anlayın işte benim insan kardeşlerim alamanlar, ingilmanyalılar, amerikanyalılar, yaptı... |
|
4
|
|
|
|
Arabamız gıcır gıcır, yeni gelin gibi. Hani derler ya ''Gelin ata binmiş ya nasip.'' demiş. Bizim araba da beyaz renkte olduğundan ben geline benzettim, hemen biz de koltuklarına oturup kısmet, ya nasip desek, zararı mı olur ki? İnanın insan el sürmeye de kıyamıyor, koltuklarına oturmaya da. Hani yabancı biri elini filan değse alıp ayağımın altına yer misin yemez misin deyip ezeceğim o hayta her kimse... |
|
5
|
|
|
|
Bütün kedilerin adına konuşan Sarman ’’Biz kediler, kedicikler bu durumdan haliyle çok şikayetçiyiz kardeşler, herkes dönüp dolaşıp bizi buluyor, sonrada sermayeyi kediye yükledik diyorlar hem de yüklüyorlar, biz bu kadar ağır şeyleri, nasıl taşıyalım ağalar, miyav da miyav, miyav da miyav yahu biraz anlayış bekliyoruz.’’
|
|
6
|
|
|
|
Neredeyse bir hafta var Ramazan Bayramına, çocuk olduğumuzdan ve de okula gittiğimizden biz ancak cumartesi ve pazar günleri tekne orucu tutuyoruz. Yani Hoca öğle namazında Allahu Ekber dedi mi biz homini gırtlak sofrada ne varsa götürüyoruz... |
|
7
|
|
|
|
Çok kalabalığız bu sıralar, ben diyeyim beş yüz, siz deyin altı yüz yedi yüz ya da bin. Amaaaan neyse ne yahu! Kalabalık olduk mu bir potada eriyoruz adeta, yaptığımız hizmetlerde çok seviliyor hem de çok. Her zaman demleniriz demlenmesine de sabahın serinliğinde de pek bir güzel oluyor bu demlenme, hele de sabahçı kahvelerinde... Demlenmeden çok önce, güzel kızlar geliyor yanımıza, hepsi birbirinin tıpkısının aynısı, nutuk çekmeseler de bize, hepimizi bir araya topluyorlar... Topladıktan sonra yıkayıp paklayıp, yolluyorlar yurdun her köşesine... |
|
8
|
|
|
|
Söze öbür taraftan Yaşar ne Yaşar ne Yaşamaz girdi... ''Aaah kardeş ahhh! Ben de aynı dertten sıkıntılıyım sormayın gitsin. Benim de çok okurum var. Ama gel gör ki bana da çok haşin davranıyorlar hele de bu çocuklar. Orta yaşlılar ve yaşlılar ile bir sorunum yok, onlar biliyorlar benim kıymetimi de bu çocuklar sayfalarımı hemen kıvırıyorlar. Araya kağıt koysalar oysa, ben de yıpranmayacağım. Kütüphane duvarına bile yazdılar da anlamıyorlar.'' |
|
9
|
|
|
|
- Evet hakim bey... Ama bir sor, sor niye yaptım.
- Hah tam üstüne bastın kaldır ayağını... Biz de onun için buradayız. Soruyoruz şimdi sana niye yaptın?
- Şeytana uydum Hakim bey... |
|
10
|
|
|
|
Efendiiim uzun uğraşlardan sonra Mafya dedelerinden Rükrullah Topuğasıkar ile beraber olup bir röportaj yapacağız... Mafya Dedesi Rükrullah Topuğasıkar ile görüşme randevumuzu oğlu Mafya Babası Sinancan Topuğasıkar'dan aldık. ''Babam ile görüşebilirsiniz tabi yalnız çok da üstüne gidip eski yediği hurmalardan soru sormazsanız iyi olur o eski yediği hurmalar biliyorsunuz ki babamın ...çını tırmalar.'' |
|
11
|
|
|
|
Benim gibi sizin de uyku probleminiz varsa, üç beyazın size de çok kıyakları olacaktır. Deneyin bakın pişman olmazsınız... Yoğurdu biliyorsunuz zaten biz Türklerin dünya mutfağına en büyük armağanı. Biraz sulandırdınız mı ayran oluverir. Ayran oldu mu, sizde ’’Ayranım bile yok içmeye.’’ diyemezsiniz. Hanım da bildiği için üç beyaz tutku mu, mutlaka evde bulundurur... |
|
12
|
|
|
|
İşte yine bir teşaşür yarışması... Sarı saçlı İgorski ’’Ben bu teşaşurü bir yaparım pir yaparım, benden uzaklara kimse küçük su dökemez, hatta teşaşür yaparken küçük suuuda gördüm seniiii şarkısını bile söyleriz.’’ Uzaktan İgorski’nin teşaşürünü seyreden Baydırmen ’’Hıh! O da bir şey mi ben bu İgorski’nin paçasını aşağıya alır, hem de ondan daha da uzağa şeyderim, şeyderim derken, anlayın işte teşaşür yahu teşaşür.’’ |
|
13
|
|
|
|
Geçenlerde köye gittim. Arkadaşımı ziyaret ettim. Tabii meşhur ağacımızın altında oturup sohbet etmek istedim. Ama ne göreyim, dut ağacımız adeta yerinde yoktu. Neredeyse tamamen kesilip budanmıştı.
Arkadaşa “Bu ne hal? Ne oldu bu ağaca?” dedim. Arkadaşım güldü: “Hiç sorma! Bir bilsen ağacın başına neler geldi.” dedi. |
|
14
|
|
|
|
Bir de kabak çıktı mı karpuz, o zaman işte insanın başından aşağıya kaynayan kaynamayan bütün sular dökülüyor. İyi de kardeşim zurnada peşrev olmaz ne çıkarsa bahtına, karpuzda da durum aynen böyle billahi... Hayır elime alıyorum karpuzu, tık tık vuruyorum, ne iş oğlum kabaksan söyle diyorum, onda tık yok. |
|
15
|
|
|
|
Şimdiye kadar denemediğim kilo verme yöntemi kalmamıştır herhalde. Stresli ve gayet hareket kabiliyeti az olan bir işiniz varsa, oturarak çalışıyorsanız, sıkıntıdan durmadan boğaza yükleniyorsunuz eee sonra ne oluyor, bunlar size tabi ki yol su elektrik olarak dönmüyor da, kilo, kolesterol, şişmanlık, sinirlerinizin bozulması olarak geri dönüyor. |
|
16
|
|
|
|
Selamın aleyküm.
- Aleyküm selam.
- Buralarda ucuz bir otel filan var mı?
- Var hemşerim buraların hemen hemen hepsi otel.
- İyi midir o gösterdiğin otel. Senin memleket nere hemşerim?
- Ankaralıyık kardeş
- Ankara'nın neresinden?
Neresini söyleyeyim şimdi sana Ankara'nın...
|
|
17
|
|
|
|
Üç arkadaş ortak sigaraya giriyorlar, ama pahalı sigara öyle basit bir şey değil 25-30 lira gibi bir fiyatı var. Otuz lira olsa üç arkadaş, içinde yirmi tane var, adam başı yedi tane sigara düşer, bir kişi altı alır, diğerleri yedi yedi alır cebine koyar. Hem de ciğerleri bayram eder, bu devirde pahalı sigara ancak böyle içilir... Ciğerlerinin bayram edip etmediği aslında şüpheli... |
|
18
|
|
|
|
Mayıs ayının ilk günlerinde iki tane mini mini güzel güvercin tellerin üzerinde salına salına güneşleniyorlardı... Uçmak ne güzeldi, kanatlarıyla rüzgarı tokatlamak, güneşe göz kırpmak, baharı ciğerlerine çekmek... |
|
19
|
|
|
|
Ooooo bakın karşıdan kim geliyor... Şimdi ismini söyleyeceğim siz de hemen hadi ya bu O mu gerçekten diyeceksiniz...
- Sayın Sosyal Medya fenamenlermiz... pardon fenomenlerimizden Suat Asosyal bey...
- Evet, siz bakmayın soy adımın asosyal olduğuna ama ben bir sosyal medya fenomeniyim, hatta en fenomen benim, benden başka en büyük fenomen tanımıyorum. |
|
20
|
|
|
|
Çok sakıncalı bir durum gerçekten, üç beş tane işi ayrı ayrı yapmaya kalkıyorsanız zaten çok yoğun bir insansınız demektir. Gazetenin spor sayfası, her ne hikmetse biz Türk erkeklerini çok cezp eder. Fenerbahçe berabere kalmış, Kartal yabancı saha da galip, Trabzon berabere, sonra televizyonda ki o popüler diziye bakılacak, dizi enflasyonu var beyaz cam da, daha sonra da şiirler beni bekler dört gözle, bir de sitem ederler geç kalırsam ‘'Nerede kaldın Ahmet ağabey ya, yorumsuz bırakma bizi'' diye. Tırnaklarını da sonra boş bir zaman da kesiver. Hey dostum, kardeşim Ahmet'im şunları tek tek yapsan da işleri birbirine karıştırmasan. Sadece bunlar ile kalsa iyi. Bir gün dolmuşa bindim. Orta sıralarda oturdunuz mu arkadan paralar tek tek ileriye iletilmek üzere gelir, şoföre ulaşır, şoför para üstü verir, o paralar tekrar geride ki kişilere ulaşır, ayakta gidiyorsanız ve trafik polisine denk geldiyseniz, şoförün talimatıyla bir de çökersiniz, o arada kendi paranızı vermeye ve paranız bozuk değilse üstünü almaya çalışırsınız. İşte size aynı an da yapılan iki üç iş...
|
|
|
|