Geçmiş ölmedi. Henüz geçmedi bile. -William Faulkner |
|
||||||||||
|
EVLİLİK Geçenlerde arka arkaya tamamen tesadüfen evlilikte mutluluk ve kadınların yapması gerekenler üzerine birkaç yazı okudum. Baştan söylüyorum hiç hoşuma gitmedi. Ben de oturdum düşündüm: Şimdi bu yazılara göre biz ölmüşüz de haberimiz yokmuş.– biz burada kadın milletini temsil ediyor-. Efenim öncelikle tüm zamanların en büyük klasiği ile başlamak istiyorum! Eşe kahvaltı hazırlamak! Hazırlamayın efenim. Erkek dediğimiz şeyin de bizim gibi iki eli, iki ayağı, bir beyni ve aç olup olmadığını anlamasına yarayacak vücut sıvıları var. Madem sabah kahvaltısı yapmak istiyor. Kalksın kendisi hazırlasın. Neden? Nedeni çok basit hanımlar-beyler, bir insanın kendi ihtiyaçlarını tek başına karşılama meziyeti ile yetişkin insan kavramı arasında doğrudan bir ilişki vardır: Erkek dediğimiz şey oğlumuz değildir. Ona bakmakla yükümlü filan da değiliz. Sabah erken kalkmayı sevmiyorsanız- ki bu insani bir huydur- kalkmayın. İnsanların kendini zorlayarak ve değiştirerek başkalarını mutlu ettiği sistem; anne-çocuk ilişkisine ait bir ritüeldir. Bunu başka alanlara uygulamaya kalkmayınız. … Gelelim şu bakımlı olma meselesine. Buradaki iki yüzlülük tarihin en önemli iki yüzlülüklerinden birisidir kanımca. Her şeyden önce siz bakımlı ve güzel olmak istiyorsanız olunuz. Eşiniz de güzel ve bakımlı olmak istiyorsa olsun- karışmayınız. Kıyafet seçimi- duş jeli vb. konularda gerekli bilgileri verip, onların doğru alışveriş yapmalarını sağlamak; karışmak anlamına gelmiyormuş gibi düşünün. Bütün gün işyerinde çalışıp, akşam eve geldiğinizde, doğruca mutfağa koşup, çorbası salatası, sebzesi şeklinde bir mönü hazırlama gayretine girmeyin. Boşuna uğraşmayın! Birincisi eminim sizin de eşinizin de vermesi gereken birkaç kilo vardır. O arada onları verin. Ne diyor Çin atasözü; akşam yemeğini düşmanınıza verin! Kocanızı ve kendinizi seviyorsanız, akşam yemeğinde ton balıklı salata yiyin, geçsin gitsin! İlla acıkırsa gitsin mutfağa canının istediğini yesin. Bunu engellemeye çalışmayın! Ama siz sevgili kocanıza bu kötülüğü yapmayınız. Açıklamanız, ona olan biricik sevginiz olsun. Buna yürekten inanın ve sonsuza dek uygulayın. 1 yılın sonunda salata yemeği öğrenmiş, fazla kilolarından biraz olsun kurtulmuş ve diğer erkeklere göre daha az göbekli bir erkeğiniz olmuş olur– ki göbeksiz erkek cidden önemli bir değerdir arkadaşlar! … Çamaşır ve bulaşık ve ütü konusunda gerekli iş bölümünü yapmaktan çekinmeyin. Eğer ütülenecek tek bir şeyiniz bile yoksa, ütü yapmaya girişmeyin! Her gün gömlek giyen ve bu anlamda her hafta 5 gömlek ütülemek zorunda olan erkeklere geçmiş olsun! Bunu kendi kendine yapmasını sağlayın. Bir gün işe ütüsüz gömlekle gitsin, kıyamet kopmaz. Dilerse kendisi için ütü yapacak bir kuru temizlemeci bulsun. Dilerse eve gelen temizlikçiye bir iki kuruş verip, ütüsünü yaptırsın. Ne halt ederse etsin! Dilensin yalvarsın! Ağlasın bağırsın kızsın. İstifinizi bozmayınız! Gülümseyip, kafanızı çevirin. Bu konuda vereceğiniz en ufak bir taviz, hayatınızın sonuna kadar ütüye yapışık gezmenize sebep olacaktır. Bunu unutmayınız! Nasılsa kızınızın, oğlunuzun ve kendinizin ütülerini siz yapacaksınız. Dolayısıyla sadece kendi gömleklerini ütüledi diye erkeğinizin herhangi bir yerinde herhangi bir eksilme olmaz, endişe etmeyiniz! … Elektrikli aletlerin çoğunluğuna meraklı olduğu söylenen erkeklerin iş sözkonusu aletleri kullanmaya gelince ortaya çıkan beceriksizliklerine inanmayın. Gerekirse çamaşır makinesi bozulsun ama kendi çamaşırlarını yıkayabileceğini ona gösterin! Bu ne demek, ben ne anlarım şeklindeki oyunlara boşu boşuna kurban gitmeyin! Moda ve erkek kurtarıcısı olan, bozulan ampulü değiştirme, conta yenileme vs. gibi neredeyse 10 yaşında çocukların yapabileceği ve yılda bir yahut iki kere olabilecek işler ile haftada 2 gün çalıştırılan çamaşır makinesine yönelik işleri bir tutmaya kalktığında; onun işlerine derhal talip olunuz! Erkeksen gel de bu ay çamaşır makinesini sen kullan, ben 1 yıl boyunca tüm diğer işleri yapmaya talibim, deyin. Sonuna kadar şartları zorlayın. Öyle evliliğin ilk aylarında her kadına bulaşan Türk filmlerinden çıkmış mükemmel kadın pozları ile bir yere varamazsınız. Bu yola hiç girmeyin. Girdiyseniz çıkın. Ne oldu derse, şaka yaptım diyin geçin! Böyle bir insanın yeryüzünde olmadığına ona inandırın. Kendi annesini örnek olarak vermeğe kalkarsa, ona geçmişini hatırlatın! Babasının annesine haksızlık ettiğini düşündüğü anları hatırlamasını sağlayın. Zayıf yerinden vurun, acımayın! .. Türk filmlerine özenen ve bunu uzun yıllar yapmış propagandacı- kendi çektiği sıkıntıların dünyanın genel kuralı olduğuna inanarak ömrünü tüketmiş – başka türlüsünü kurgulamamış kadın arkadaşlarınızdan derhal ayrılın. Onların en büyük amacı dünyaya gelen her kadının kendileri kadar eziyet çekmesini sağlamaktır. Bu numarayı yemeyin. Onlar, yaptıkları ve yapmadıkları seçimlerle hayatlarını heba etmiş olanlardır. Kendi kaderlerine katlanabilmek için her kadının bunları yapmasının Allah’ın emri gibi kesin olduğunu ölümüne savunurlar. Boş verin! Kaale bile almayın! … Tüm kadınların doğuştan ana olduğu yolundaki saçma yargıları bir kenara bırakın. Dünya üstünde bir sürü insan var. Sizin doğuracağınız da üç aşağı beş yukarı size benzer bir şey olacak. Çektiklerinizi düşünün ve bırakın! Hayatınızı otuzunda gelmeden bitirmek istemiyorsanız çocuk mocuk yapmayın. İlla yapacaksanız mümkün olduğunca erteleyin. .. Gelelim şu naneli meseleye. Bütün kadın dergilerine göre biz kadınların manyak seksi, yatakta harikalar yaratan muhteşem kadınlar olmamız gerekiyor. Bu klişeler ile ömür geçmez. Kocanız pijaması – eşofmanı ile etrafta dolaşırken, tüllü ponponlu donlar giyip kendinizi komik duruma düşürmeyin. Erkeğiniz istese bile, bunu yapmayın! Neden mi? Tarih varolduğundan beri varolan bu saçma süslenme merakımıza sürekli karışan ama iş “iş”e gelince yolun yarısında uyuklayan, sorsan dünyayı getirip götürmüşlüğü olan erkeklerimizin standart sıkıcı ritimlerini dünyanın en olağan üstü yaratığı ile birlikteymişçesine yüceltmenin bir anlamı yok. Ne kadar ekmek o kadar köfte ! Kural bu kadar basittir. Sizinle birlikte olmak için emek harcamayan ve bunu doğal bir parçası gibi yapan erkeğinize haddini bildirmenizin vakti geldi de geçiyor bile. Zaten şu dünyada tek keyfimiz orgazm, onu başarmadığı sürece bir erkeğe erkek demek gereksiz bir tanımlama çabasına girmek olur, unutmayın. … Gelelim kıyafet mevzuuna. Eğer siz ona sürekli bu kıyafet bana yakıştı mı, yok şuram çıktı mı buram çıktı mı diye soracak olursanız, alacağınız cevaplara da hiç boşuna kızmamalısınız. Ya kendi göz zevkinize güveneceksiniz yahut eziyet çekeceksiniz. Merak etmeyin, yeterince güzelse onun da dikkatini çekecektir. Eteklerin boyu meselesinde gerçekçi olun. Uçmayın. Önce kısa etek giyip, ötenizi berinizi çekiştirip, kendinizi küçük duruma düşürmeyin. Yok ila giyecekseniz risk almayı bileceksiniz. Hayat bazen seçimler yaptırır insana. Demem o ki yetişkin insana. Bunu kabulleneceksiniz. Ay çok kilo aldım diye ağlamayın- ya diyet yapın ya yiyin. Seçimlerinize de sonuçlarına da katlanın. Ağlayan olmayın. … Bir şeyi bin yüz elli kere sormaktan vazgeçin. Gidip yakıştığını düşüyorsanız alın. Yok düşünmüyorsanız almayın. Bu sizin seçiminiz. Ondan onay alıp kendinizi aklamaya çalışmayın. Sizi sürekli bir yerlere taşımak zorunda değiller. Çünkü erkek milleti dünyaya bize şoförlük yapsınlar diye gönderilmediler. Bunu isterseniz, karşılığında bir şeyler vermeyi kabul edin. Unutmayın! Eğer siz ondan klasik bir kadın gibi saçma şeyler isterseniz, o da sizden erkekçe şeyler isteyecektir. … Ben futbolu acayip servim ama diyelim ki sevmiyorsunuz- size dünyanın en aptal şeyi gibi geliyor. Merak etmeyin izlediğiniz çoğu dizi de erkeklere aptalca geliyor. Gerilmeyin, eve küçük bir televizyon daha alın ve bu sorunu net olarak çözün- İnsanların sürekli stres altında gezdiği bir alemde yaşıyoruz artık. O maçını izleyip sövüp saysın, siz kendinizce ağlayıp rahatlayın. Bu da sevişmek kadar gereklidir insan için. … Siz onun anasından hoşlanmıyorsanız yahut babasından! Onun da sizinkilerden hoşlanmama hakkı vardır. Adil olun! Ananız fazlaca karışkan bir tipse ve eşiniz söyleniyorsa haklısın diyin. Kızılacak şeyler yapar aileler ve bunun kimden olduğu önemli değil. … Farklı şeylerden hoşlanıyorsanız hoşlanıyorsunuzdur. Sırnaşmayın. Sırnaştırmayın. Bazen hepimiz gıcık olabiliriz kendimize bile. Eşinize- hiç sebepsiz gıcık olma hakkınız olduğunu düşünüyorsanız- onun da vardır. Siz yapınca iyi mi? Değil. Kim yapsa kötü. Ama kötülük bizimle hep ve bu hep böyle olacak. … Erkek milletini anlamaya çalışmayın. Beyhude bir çaba olur. Trafikteki saçmalıkları, maç sırasındaki coşkuları, ananı diyen tüm küfürleri nedense acayip kaale alışları, horozlanarak rahatlamayı sevmeleri, kaba ve kalabalık olmaları vs. Onları anlamaya çalışmayın. Kendinizce onlara daha derin anlamalar yüklemeye çalışmayın. Seks konusunda takdire şayan özgüvenleri ve kronometre ile ölçülebilir başarıları(!), mazeretleri ve yeniden mazeretleri, anneleri ve başkalarının anneleri, büyük meme takıntıları, küçük ayak takıntıları, sıkı kalça özlemleri, geniş bedenleri, yağlı gövdeleri, ayarsız ağızları, porno merakları, yeniden porno merakları ve yeniden porno merakları, patronları ve araba hastalıkları, cep telefonu manyaklıkları, yeniden porno merakları, yeniden araba hastalıkları ve kadın şoförlere hastalıkları… Onları anlamaya çalışmayın. Beyhude bir çaba olur! Kendi sevgililerinin/eşlerinin mazbut kadın, kendilerinin elli yaşında kazanova olacağına dair hayalleri, para ile birlikte oldukları kadınları bile övgüyle anlatmaya yeltenmeleri, bunun bir alışveriş değil de kendi arzuları olduğuna yönelik sapkın anlayışları, kendilerini bu nedenle marifetli adledmeleri … Boşuna uğraşmayın? Televizyon dizilerindeki aşık ve şapşal erkekler güzel ama hiç boşuna hayal kurmayın. Siz öyle sevmediniz ki öyle sevilesiniz. Dünyada bu tür şeyler oluyorsa da sınırlı sayıda üretilip tüketiliyor. Endişelenmeyin! Azınlıkta değil çoğunluktasınız! Adil olun! .. Selilüt denen şeyin kötü bir görüntü oluşturduğunu söyleyen tüm reklamları unutun! Dünyada böyle bir tür yoktur. Erkeğiniz selilütten hoşlanmıyorsa- ve karnı boğum boğum kaslı değilse- iddiaya girin! Sen bunları şu hale getir ben de selilütlerimi bırakıyım deyin. Siz belki ama o asla. Unutmayın! … Romantizm illa kırmızı şarap, mum ve siyah bir elbise demek değildir. O bir reklamdır. Vapur ince ince süzülerek boğazı geçerken, faturalarınızı düşünmeniz suç değildir. İtiraf edin, gitsin. Ay ne güzel şeklinde sululaşmayın! Ay ne soğuksun diye kudurmayın! Boşuna uğraşmayın! Rasyonel gerçeklik bir kılıç kadar keskindir çoğu kez. Kim ne isterse o zaman hislerine yoğunlaşsın! Siz duygusallaştınız diye onun da duygusallaşmasını beklemeyin. Aksi takdirde şampiyonluk yarışı- farklı skor vb. konularda da aynı şekilde duygusallaşmalısınız. Yapamıyorsanız suçlamayın! .. İki yetişkinsiniz İki yetişkin gibi davranın. Ona yetişkin gibi davranın. Kendinize yetişkin gibi muamele edilmesini sağlayın. Onların istekleri sonsuz, sizinkiler gibi. .. Ha! Korunmak(bu da ne demekse? sanırsın hepisi rambo.) ve bu şekilde mızıldanmak hoşunuza gidiyorsa, derhal eve gidin ve yemek yapmaya başlayın. Size diyecek bir şeyim yok. Ancak iki insan birlikte olabilir. İki yetişkin birbirini sevebilir – saygı duyabilir. Önemser, değerler. Aksi takdirde bir salon oyuncağı gibi bildik bir senaryonun daha teknolojik versiyonunda başrol oynarsınız. Yıllar sonra üzülmek istemiyorsanız, dediklerimi yapın. … Erkeklerin bir başka takıntısı da kadınların erkeklerden konuşmasıdır. Kendilerinin her an bu konu hakkında geyik çevirme hakları varken sizin olmaması insani değil. Cillop bir çocuğa bakıp iç geçiriyorsanız öyle olsun! Boşuna horozlanmasın! Kendi baktıklarından birine saysın. Sizinkisi pek masum kalacaktır sonunda. Bunu olağan bir dille açıklayın: güzele bakmak sevaptır aşkım, sevap artırıyorum diyin. Kredi kartlarınız ya sizin olsun ya da onun İkisini birbirine karıştırmayın. Kudurmayın ki kudurmasın. Ama illa bir saçmalık yaptıysanız bedelini ödeyin. O yapınca da ödetin. Mükemmel olmayın Güzel olmayın Adil olmayın … Bildiğiniz gibi olun. Hani şu hepimizin en iyi kendini bildiği gibi olun! Bakın bakalım neler oluyor? .. Mutfakta yemek hazırlamak için soktuğunuz adam, stratejik bir akılla mutfağın altını üstüne getirirse, temizlemesini sağlayın! Kendinizi yenin ve orada öyle bir dağınıklık yokmuş gibi davranın. Evin temizliği sadece sizi ilgilendirmeye başladı ise, temizlememeye başlayın. Ya burası çok dağınık derse, yoo diyin kafanızı çevirin! O bir şeyleri toparlamaya gayret etsin. Sadece kendi çamaşırlarınızı katlayın. Onunkileri -üniversite yıllarında olduğu gibi- yatağın üstüne bırakın- yatarken onun tarafında kalsın, ister yere atsın, ister dolaba tıksın. Umursamayın. Evin kölesi olmayı seçmek dışında seçenekleriniz var. Unutmayın. En eski numaralarını bize hala yedirdiklerini anlamaya çalışın. Siz değişmeden onun değişmesini beklemeyin. Temiz bir kadın olmakla falan övünmeyin. Ben çok titizimdir şeklindeki manyaklıklara prim vermeyin. Gerek yok diyin, geçin gitsin. Yani camların size bakan yanı, kapılar, evin içindeki tozlar falan… Bitmez ve o bunlardan hiç rahatsız olmuyor. Kendinizi biraz pisliğe alıştırın. O da belki biraz olsun temizliği özler. Siz yaptıkça ona asla sıra gelmeyecek. Ben olsam ben de yapmazdım! O kadar! Her şeyi binlerce kez gözden geçirmeyin. Sizi eleştirmesine izin verin ama aynı anda eleştirmeyi unutmayın! Bu konuda açık olun. Katlanamayacağınız bir eleştiriye katlanamayacağı bir eleştiri ile karşılık verin. Ve bundan hoşnutsuz olursa- aynı şeyi sizinde hissettiğinizi söyleyin. Bunu karşılık olarak değil, ne hissettiğinizi anlatabilmek için yaptığınız söyleyin- gülümseyip geçin! … Mükemmel değil azıcık mantıklı olun! Eve köle değil sahip olun Ona sahip değil arkadaş olun! Olsun bitsin! … Herkes hakkettiği muamele ile karşılaşır bu hayatta üç aşağı beş yukarı. Önce klasik mükemmel kadın olacağım diye göbeğiniz çatlatırsanız olacağı budur Bırakın rahatlayın! … Elime mi yapışır zihniyetindeki tüm kadın türevlerine sesleniyorum. Şerefsizim yapışır. Hayat o kadar anlık ki hayat o kadar basit ki, yeniden ve yeniden üzerinde düşünmek zorundasınız. Ev temizliği, ev işleri, ayak işleri, zart işleri, zurt işleri diye kendinizi heba edip, işe gidip gelip, arada çocuk bakıp, yeniden çocuk doğurup, sıkça diyet yapıp, ütülerine, çamaşırlarına her bir şeylerine özenip, altına yatıp, üstüne çıkıp, idare etmeye çalışmakla bir ömür geçmez! Unutmayın! … Kendinizi yanlış kurgulamayın! … DÜŞGE
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © düşge su, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |